Konuşabiliriz traducir inglés
3,505 traducción paralela
Peki, burada konuşabiliriz.
Then we can talk here.
Sonra konuşabiliriz ama şimdi...
We can talk later, but right now...
Ve istediğin her zaman onun hakkında konuşabiliriz, tatlım.
And we can talk about her any time you'd like to, sweetheart.
Sessiz bir yer var gidip sadece konuşabiliriz.
There someplace let we can go and just talk?
Bunu konuşabiliriz, bacım.
We can talk about this, sister.
Bunu konuşabiliriz.
Let's talk about this.
- Tamam, ahbap. Bak, konuşabiliriz.
- Okay, pal, look, we can just talk, okay?
Bir kere onu alınca mantıklı bir şekilde konuşabiliriz.
Once we've got her, we can talk some sense into her.
Burada konuşabiliriz.
We can talk in here.
[Chuckles] zaman sahte hipnoz o konuşabiliriz miş benim komada nişanlı ve sonra beni hortum çalışır para için, ben tür duyuyorum.
When a fake hypnotist pretends that he can talk to my comatose fiancé and then tries to hose me for money, I kind of am.
Merkeze gidip bunu konuşabiliriz.
We can all go downtown and talk about it.
Apartmanda kapıcımla konuşabiliriz.
You can talk to my doorman at the building.
O şekilde konuşabiliriz.
That way we can talk.
İçki olmadan bu konuları nasıl konuşabiliriz?
How are we having this conversation without booze?
Bak ne diyeceğim, hemen şimdi Pyron Corps'a gidelim, tüm gün oturabilir ve Bölüm 6 hakkında konuşabiliriz.
Tell you what, let's drive over to Pyron Corps right now, we can all sit around and talk about Section 6?
Lütfen Alec ile konuşmama izin ver. Söz veriyorum, sonra Sam hakkında konuşabiliriz.
Please, let me speak with Alec, and I swear we can talk about Sam.
Epey geç oldu biliyorum ama biraz konuşabiliriz diye umuyordum.
I know it's late, but I was hoping we can talk.
Burada olduğumuz sürece, tedavin hakkında konuşabiliriz.
Well, as long as we're here, we might as well talk about your recovery.
Senin odana gidip orada konuşabiliriz.
Or we can go to your room, talk there.
Konuşmak istiyorsan konuşabiliriz.
No. You want to talk, we can talk.
Ofisimde konuşabiliriz.
We can talk in my office...
Çalışırken konuşabiliriz.
We can talk while you work.
Dolayısıyla hem oynayıp hem de konuşabiliriz yani.
But enough to keep the ball going, so we can talk.
Bunu daha uygun bi yerde konuşabiliriz.
You know, there are better places to have this conversation.
Dışarıda da konuşabiliriz.
We could, uh--we could just talk about it out here.
Bundan fazla sürerse konuşabiliriz.
Anything more than that we can discuss.
Evet, onu kreşe yazdırdıktan bir yıl sonra belki üçüncü çocuk için konuşabiliriz.
Yeah, and then after he's enrolled, a year after that, then maybe we could start talking about our third.
Burada konuşabiliriz.
I can talk here!
Ailesiyle konuşabiliriz.
We can talk to the family.
Val ile, şu gönderdiğiniz depodaki adam hakkında konuşacağım. 15 dakika için konuşabiliriz.
I'm gonna meet with Val about that warehouse guy you had to let go, and you and I will talk in 15 minutes?
Şey belki konuşabiliriz diye düşünmüştüm.
I, uh... thought maybe we could have a conversation.
Belki biz, bilirsin işte konuşabiliriz.
Thought maybe we could, uh, you know, con-verse. Oh.
Kevin'in durumu tamamen yanlış yorumlaması sayesinde, elimizde öyle bir avantaj var ki, o yüzden artık şu "F" hakkında konuşabiliriz.
And now, thanks to Kevin's complete misreading of the situation, we have our moment of maximum leverage, so let's just talk about this "F".
Böyle şeyleri konuşabiliriz.
We should be able to talk.
- Şimdi konuşabiliriz.
Well, we can talk about it now.
Tamam öyle olsun, şimdi konuşabiliriz.
Okay, you know, fine, we can talk now.
Şurada konuşabiliriz.
We can talk out here.
Arkadaşlarından uzakta konuşabiliriz.
Maybe we could talk without your friends.
Bak tatlım, başka bir yere gitmek istiyorsan,... bunu konuşabiliriz.
Look, honey, if you wanna go somewhere else we can talk about it.
Eğer verimli olursam, önümüzdeki ayı konuşabiliriz.
And, uh, if I'm effective, next month we can discuss.
Belki yetkili biriyleriyle konuşabiliriz.
Maybe, it couldn't hurt if we were talking to the responsible clerk?
Belki daha sonra buluşup ayrıntıları konuşabiliriz.
Um, perhaps we could meet afterwards and discuss details.
Bunu sonra konuşabiliriz.
We can talk about this later.
Sokağın sonunda bir bar var orada konuşabiliriz.
There's a bar down the street, we can talk there.
Sorun değil. Konuşabiliriz.
It's okay.
Hayır, bunu konuşabiliriz.
No, we can talk about it.
Buluşmak istedim, böylece dostane bir şekilde sorunlarımızı konuşabiliriz.
I wanted us to meet so that we could, uh, talk things out in a friendly fashion.
Eğer söylediğiniz kadar büyük bir tehditse o zaman konuşabiliriz.
If he's as big of a threat as you say he is, we can discuss it. Right.
- Chris, şimdi de konuşabiliriz.
- Chris, we can talk now.
Bana kızımı kimin vurduğunu söylerseniz, ancak o zaman birşeyler hakkında konuşabiliriz.
When you can tell me who shot my daughter, then we'll have something to talk about.
İstersen telefonda da konuşabiliriz.
Or we can chat on the phone if he'd like.
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuş benimle 497
konuşmak istemiyor musun 16
konuşsana 113
konuşmuyoruz 17
konuşacaksın 18
konuşur 18
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuş benimle 497
konuşmak istemiyor musun 16
konuşsana 113
konuşmuyoruz 17
konuşacaksın 18
konuşur 18
konuşuyoruz 54
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabilir miyiz 236
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabilir miyiz 236