English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ K ] / Kova

Kova traducir inglés

1,436 traducción paralela
- Kova getirin.
- Get a bucket, get a bucket.
Burada bi'ton temizlik malzemesiyle kova falan vardı, kim bilir nereye kaldırdı.
I had a whole fuckin'bucket of cleaning supplies in here, and now who knows what the hell she did with any of it.
Jacob Grimm, seni yatağına işeyen kova!
Jacob Grimm, you bedwetting piss bucket!
Bir kova dolusu.
By the bucketload.
Ölmüş akrabalarımdan bir kova görüyorum!
I see a bucket of dead relatives!
git bir kova su getir!
Get a bucket full of water!
3 süpürge, 1 kova ve tuvalet kağıdını 99 sente alabilirsin.
You can get three brooms and a bucket for 99 cents, with some toilet paper.
Hanımlar, birileri hastalık kapmadan size sünger ve kova bulmanızı ve bu odayı temizlemenizi öneririm.
I suggest you ladies get some sponges and buckets and get that room cleaned before somebody gets sick.
Ve kova daha büyük daireler çiziyor.
And the bucket turns in an even bigger circle.
Kova neredeyse hep aynı noktada duruyor.
Huh? The bucket stays in almost exactly the same spot.
Kova zamanı!
Bucket time.!
Bir kova brie peyniri iki Hollanda peyniri ve yanan bir peynir tatlısı yığını.
One bucket of brie, two Gouda gulps and a flaming fountain of fondue.
Günlük sadece bir kova su.
Only one bucket of water one day.
Kova arıyordum da!
Just lookin'for a bucket!
Bu kova çağının şafağıdır
# This is the dawning of the age of Aquarius #
Kova burcu çağı
# Age of Aquarius #
Kova burcu
# Aquarius #
Kova çağının şafağındayız
# This is the dawning of the age of Aquarius #
Kova burcu çağı
# The age of Aquarius #
Kova burcu
# It's Aquarius, baby #
Tüm bu süre zarfında, Tea Cake dinlendi çok yorgun olduğunu söyledi. Sana bir kova dolusu su getirdim.
All the while TK rested seeing the tide is off I brought you a bucketful of water
Bir kova suyun 30 cm olduğunu varsayarsak.
If you've ever carried a bucket of water, you know that's about a foot of water.
Üç numaralı ahıra bir kova karışık yem alabilir miyim lütfen?
MAN : Can I get a bucket of multigrain in stall number three please?
Eğer bir kova domuz işkembesiyle evli olsaydım ben de sikmek isterdim.
If I was married to that bucket of pig's tripe you call a fuckin'wife, I'd want to fuck her too.
Su sızdıran bir kova gibisin.
You're a leaky vessel.
Allahtan yardım dile, peder. Kova mübarek.
Pray for guidance, Vicar.
Su depolamak için bolca kova satın alın!
Invest in buckets to store water!
Her şey su için. Kova satın alın ve su depolayın.
But water, buy bucket, keep water.
Kuyudan birkaç kova su çekin.
Draw a few buckets of water from the well.
Bu benim işaretim, ben kova burcuyum.
It's my sign. I'm an Aquarius.
Kova mı ödünç almak ister misin?
Would you like to borrow my bucket?
Önemli değil, onunla sinemaya gittiğimde bir kova dolusu şeker yiyor.
Oh, it's okay, but I've been to the movies with him- - he can eat forty bucks worth of candy.
Küçük bir çiselemede, masaların üzerine kova koymak zorunda kalırım.
A little rain and I'm gonna have to put buckets on the dining room table.
Kahretsin kova.
Holy crap buckets.
Kova aptalın teki üstüme mayonez ve sos bulaştırdı.
Oh, this big oaf got mayonnaise and relish all over me.
Kova.
Bucket.
Başka kova var mı? Oturma odasındaki lastik izlerinden başlayayım.
I can get started on the tracks in the living room.
Bu adamlar tuvaletini yapsın diye bir kova taşırdım.
I would carry around a bucket, so these guys could take a dump in it.
Polisin hemen bitişikte bir kova dökülmüş su bulduğunu söyleyeceksin.
And you'll say the police found a bassine of spilled water in the next room.
Bir kova kızarmış tavuk alırım. Hem de doğru düzgün bir yerden, seni hasta eden yerden değil.
I could get a fried chicken bucket from a properly franchised outlet, not the one that gave you that fever.
Bir kova su şekline gir.
Shape of a bucket of water.
Romanya Film Festivali'nin saygın ödülü Altın Kova'yı kazanan...
Winner of the Romanian Film Festival's prestigious golden bucket...
Evet doğru, çünkü Kelso her zaman benim otel odama da çıplak elinde bir kova buzla gelir.
Yeah right because Kelso is always showing up at my hotelroom naked with a bucket of ice.
Çıkışta bilardo oynadım, bir kitap aldım, bir gömlek aldım, bir kova dolusu kahve içtim, kitabı okudum.
... bought a book, bought a shirt, drank a bucket of coffee, read the book.
Bir kaç yıl önce balo kraliçesine kürk giyiyor diye bir kova kan atmışlardı.
They threw the bucket of blood on the homecoming queen a couple of years ago for wearing fur.
Bir kova kan mı? "Carrie" den bir şey öğrenememişiz anlaşılan.
Bucket of blood. Have we learned nothing from "Carrie"?
Ben de senin bir kova patates salatası getireceğini yazdığın notu aldım.
Well, I got your letter saying that you bring me a portion salad of potatoes.
Bugün kim gidip bir kova dolusu topa vuracak?
Hey, who gets to hit a bucket of balls in the middle of the day?
"Böylece kendimizi sığır trenlerinde, üzerimize kapı kapanırken bulduk." Tuvaletimizi yapmak için boş bir kova ile su dolu bir kova bıraktılar.
So we found ourselves in the cattle train they're closing the door on us and they're leaving a bucket for sanitary use and a bucket for water
Ona bir kova su getirin!
Hey! Go and get a bucket of water!
Elinizde, biri 10 litre, diğeri 25 litre su taşıyabilen... iki adet kova var ise... kaç tane kovanız vardır?
If you have one bucket that holds two gallons... and another bucket that holds five gallons... how many buckets do you have?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]