Köker traducir inglés
67 traducción paralela
Afedersin hanım, bu yol Köker'e gider mi?
Excuse me, madam. Does this way go to Koker?
Bu yol Köker'e gider mi?
Do you know if this road goes to Koker?
- Bu yol Köker'e gider mi?
- You go to Koker this way?
- Köker'e nasıl gidilir?
- How do I go to Koker?
- Köker yolu mu?
- Want to go to Koker?
- Başka bir yol yok mu? - Köker'e sadece ordan gidilir.
- To Koker one has to go by that road.
Bu yol Köker'e gider mi biliyor musunuz?
Excuse me, do you know if this way goes to Koker?
Köker'de çok kurban var mı, biliyor musunuz acaba?
Do you know if they have many victims in Koker?
Küçükhanım, bu yok Köker'e gider mi?
Do you know if this way goes to Koker?
- Köker'e.
- To Koker.
Buradan Köker'e bir yol var. Geri dönüp devam edin.
By there, there is a road that goes to Koker, if it suits you going along the road.
Afedersiniz, Köker'e giden bir yol biliyor musunuz?
Excuse me. Do you know some road that leads to Koker?
Köker'e mi?
Do you know how to go to Koker?
- Sen Köker'den misin?
- Aren't you from Koker?
- Köker Kerbela gibi.
- Koker is in ruins.
Köker'li Abdullah'ın oğlu.
He is the son of Abdollah of Koker.
- Köker'e mi gidiyorsun?
- Are you going to Koker?
Dönüp otoyola girin... sağ tarafta Köker'e ayırılan yolu görürsünüz.
Return and once in the highway, you will see a road to the right that will take you to Koker.
Afedersin, bu yol Köker'e gider mi?
Excuse me. Is this the way to Koker?
- Hasan, Köker şu tarafta mıydı?
- Hasan, Koker is over there?
Onlardan haberim yok çünkü onlar buralı değiller, Köker'liler.
- And with this chaos. - Exactly. They are from Koker.
Evet öyle. Onlar Köker'li.
There surely must be some road that can take us there?
- Sanırım Köker'de oturuyorlar.
- I believe they live in Koker.
Köker'e giden yol kapanmış.
The road that goes to Koker is cut.
Onlar Köker'deler.
- The Ahmadpura are in Koker.
- Bu yol Köker'e gider mi?
- This road goes to Koker?
Köker'e nereden gitmem lazım?
Then, where do I have to go to Koker?
Sola dön, Köker'e gidersin.
By the left you go to Koker.
Köker'e gitmek zorundayım.
I have to go to Koker.
Köker'den başka tarafa yol yok.
There is not another road from Koker.
Futbol fanatiği değilim ama ben Köker'e gidiyorum, oğlum burada kalıyor.
I am not a football fan but my son stays while I go..
- Şimdi Köker'e mi gidiyorsunuz?
- He wants to go to Koker now?
- Köker'e gitmem ne kadar sürer?
- How long will it take to go to Koker?
Sen de Köker'den misin?
- Now I don't know. - You are from Koker?
Biraz Köker'li biraz buralıyım.
I am from Koker and I am from this playe.
Koker köpeğine iyi davrandığına eminim. Ama bu yeterli değil.
I'm sure he's very nice to his cocker spaniel, but that's not good enough.
- Koker'e gitti.
- He went to Koker.
Koker'e gitti.
He went to Koker.
Ben yeni Koker'den geldim.
I just came from Koker.
Babasıyla Koker'e gitti.
He went with his father to Koker.
- Hayır, ben Koker'denim.
- No, I am from Koker.
Koker'den geliyorum.
I am from Koker.
Koker'den misin?
- You are from Koker?
- Koker'den Abdullah Ahmadpoor?
- Abdu'llah Ahmadpoor from Koker?
- Demek Koker'den geliyorsun...
- So you come from Koker... - Yes.
Burası benim evim, ve Koker diğer tarafta.
This is my house, and Koker is on the other side.
- Bilmem.
- I don't know Koker.
- Orada durum nasıl?
- Do you have any news about Koker?
Kimse kimse hakkında birşey bilmiyor.
They're from Koker.
Köker'de oturduklarını biliyorum.
I already know that they are in Koker.
- Onu dönüşte alacağım.
- To Koker and I have to collect him.