English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ K ] / Kötüydü

Kötüydü traducir inglés

3,353 traducción paralela
Allah rahmet eylesin, yazısı hep kötüydü.
God bless Howard, the man couldn't spell to save his life.
Bu bizim, daha önce yaşadığımız Tarihi Gece'den bile daha kötüydü.
This date night was even worse than the date night we saw Date Night.
Tanrım, o kadar mı kötüydü?
Christ. Was it that bad?
Cooter'la olan ilişkim Brian Urlacher'ın idman şortundan daha da kötüydü.
My relationship with Cooter, it was more sour than Brian Urlacher's compression shorts.
- Çok güzeldi. Bane'i anlamak biraz zordu ama şeytan kadar kötüydü.
Bane was a little hard to understand, but so evil.
- İlk fikrim gayet kötüydü, kabul ediyorum.
So, I-I get it... my first idea was pretty bad.
- "Bir İhmal Gecesi" nden de kötüydü.
Worse than "Night of Neglect."
Çocuklarımı bir daha asla göremeyecek olma düşüncesi beni tutan adamı bana yapabileceklerinden çok daha kötüydü.
The thought of never seeing my children again was far worse than anything my captor could have ever done to me.
Çok kötüydü.
This is terrible.
Ruh hali kötüydü. Neşesi yoktu, gülümsemiyordu bile.
Her mood wasn't as upbeat and jovial and smiling.
Gayet kötüydü.
That's quite bad.
Hayran etkinliği yeteri kadar kötüydü, ama dizinin haklarını satacaktı, ve herşeye yeniden başlayacaktım. filmler, yapım sektörü, koca kafalı Teğmen Chloe bebekleri!
The fan experience was bad enough, but she was gonna sell the rights, and it was gonna start all over again... the movies, the product lines,
Orada bulundum, savaşta. Yaşlı bir kadından çok daha kötüydü.
Uh, I have been there- - in combat- - and it's way worse than some old lady.
Yani, Dan'in seni son kitabında kurgulaması kötüydü ama bu bambaşka bir boyut.
I mean, it was bad enough when Dan fictionalized you in his last book, but this is next level.
- Çok mu kötüydü?
- Is that terrible?
Kaçmak kötüydü ama dostum bu da acıttı.
Running was bad, but, dude, that hurts.
Niyetim kötüydü ama bu kitap içimden geldi.
My intention was malicious, but this book is sincere.
Beni dün geceki Bulls maçına götürmemen yeterinde kötüydü zaten.
It's bad enough I didn't go to the Bulls game last night.
Sekiz yıl önce, Ruslar da tüm düşmanlarını toplayıp Köyleri ve Kiev'in sokaklarını ölmekte olanlar ve ölülerle bırakan bir kıtlık başlattılar. O kadar kötüydü ki insanlar kendi çocuklarını yediler.
Eight years before, they too had rounded up whole classes of enemies and overseen a famine which left the villages and the streets of Kiev littered with the dead and dying, so bad that families ate their own children.
Bu kötüydü.
That was a bad one.
Çok kötüydü.
I mean, it was bad.
Sadece ses efektleri kötüydü.
Just bad sound effects. ( fighting noises )
Aslında çiftçilikte çok kötüydü. ... ve işe ilk başladığında köylüler, arkasından sırıtıyorlardı.
In truth, he was a pretty rotten farmer, and to start with, there must have been a bit of rural sniggering behind his Lordship's back.
Kanser... çok kötüydü.
The cancer was... It was awful.
Fakat bu kavga normal bir sarhoş kavgasına göre biraz daha kötüydü.
But this fight was just a bit worse than your average drunken brawl.
Onu son görüşünde durumu ne kadar kötüydü?
When you last saw her..... how bad was she?
Neden o kadar kötüydü ki?
What was so bad about them?
Kötüydü.
It was bad.
Ne kadar kötüydü?
How bad was it?
Güven bana, çok kötüydü.
Trust me. It was bad.
-... kötüydü.
-... was terrible.
- O kadar kötüydü yani.
That bad, huh?
Geçmiş biraz kötüydü o kadar.
Felicitations and all that.
Pamuk tarlalarının ötesi sandığımdan bile kötüydü.
Outside the cotton fields was even worse than I thought it would be.
Bu sefer o kadar kötüydü ki, basın buna "Kanlı Pazar" dedi.
This one was so bad, that the press called it "Bloody Sunday."
Her gün daha kötüydü.
Every day it was worse.
- Biliyorum, zamanlama çok kötüydü ama...
I know the timing was bad, but...
Bir yandan, göğsümden vurulmak kötüydü.
On the one hand, getting shot in the chest hurt.
Doping yapmak kötü ama Lance'in güç suistimali daha kötüydü.
The doping is bad, but Lance's abuse of power is worse.
Benim zamanım seninkinden daha kötüydü.
I got it way worse than you.
- Çok kötüydü.
It was hateful.
Bayağı kötüydü aslında.
- Pretty terrible, actually. - Tell me about it.
Ne kadar kötüydü?
How bad was he?
Senin yüzündeki yaralar çok kötüydü, öldün sandım.
The injuries on your face were so bad, I thought you were dead.
İkinci defa daha da kötüydü.
The second time was even worse.
Çok mu kötüydü?
Is it too much?
Zamanlaman kötüydü, Chvanov.
Bad timing, Chvanov.
Ve çok kötüydü.
And it got very ugly.
Çok kötüydü.
Oh, shit. That was so violent.
Film kötüydü veya kamera bozuktu diyebilirler.
They may say the film was bad or the camera was broke.
10 kat daha kötüydü.
That was ten times worse.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]