Köz traducir inglés
1,296 traducción paralela
Sana köz kulak olacağını sanıyordum.
I thought he was keeping an eye on you.
Sence kahvenin üzerinde köz olmuş bir ateşi koklamamız ilginç olur mu?
Is there any... Interest in seeing if we can breathe some fire into this ember over a cup of coffee?
Kontrol için koz gibi.
Like a control card.
Koz olsun diye.
Leverage.
Ancak Eddie'nin kaçırılması ile koz el elde ederdi.
And he could lever us with Eddie's kidnapping.
Koz neydi?
What's trump again?
Koz neydi? Şimdiye kadar anlamış olman gerekirdi, ama sen yine de devam et. Şimdiye kadar anlamış olman gerekirdi, ama sen yine de devam et.
You should know the answer by now, but keep trying!
Ben de eline koz vermem.
Uh-uh. No. I am not about to do that.
Kocanıza karşı dürüst olmayacaksanız kimin eline koz vereceksiniz?
You know, you guys are just pathetic.
Onunla dalga geçmeniz için elinize başka koz vermem.
I'm not giving you more ammunition to make fun of her with.
Bunu yaparsan elimde hiç koz kalmaz, bunu biliyorsun.
- Both. If I do that, I have no leverage and you know it.
Bu, büyük bir koz.
That's a big get.
İşbirliği yapmayan bir mahkum olduğunuzu kanıtladığınızdan beri onun, bir gün kullanabileceğimiz bir koz olacağını düşündük.
Since you proved to be a uncooperative prisoner, we felt she would be an asset we might be able to exploit one day.
Aydınlar ve basın iktidara saldırmak için koz arıyor.
The press are looking for anything to attack the administration.
Amacım... elime koz geçirmekti. Onu terk edersem, Josh'ın velayetini almak için.
It was for leverage - anything I could use against him to get custody of Josh if I left him.
Çinliler'e sözünü geçirebilmesi için elindeki tek koz o.
Because it's his leverage with the Chinese.
- Koz olarak şerifi kaçırıyor. Bu da eninde sonunda bizimle temas kuracağı anlamına geliyor.
So for leverage, he takes the sheriff, which means sooner or later, he'll contact us.
Tonray, Eğer ona istediğini verecek olursam, O zaman ona koz vermiş olurum.
Tonray, if I give in, then I give him the power.
Ve eğer bu bir blöf ise.. Ona koz vermemem gerek.
I cannot afford to give him the power if it's only a bluff.
Bana karşı hastalığını koz olarak kullanıyorsun, Emery.
you're taking advantage of me because you're sick, emery.
Eğer hemşirelerin elinde koz olsaydı, onlara yardım edebilirdim.
If only the nurses have leverage, I could help them.
İşte sana koz.
There's a leverage.
Sana karşı elinde nasıl bir koz var? Yapamam.
What does he have on you?
Bu arada, ince belli minik bir kuş elinde koz olmadığını söyledi.
Oh, by the way, a little slim-waisted birdie in a page jacket told me you got nothing.
Koz mu?
Card? Card?
Koz kupa.
Hearts are trumps.
O zaman da Çin Federasyonu'nun eline koz vermiş oluruz.. "
This will give the Chinese Federation an opportunity to take advantage of. "
Onlara zaten bir koz verdik.
We've already given them that.
Daha Jess'in imzaladığı fergatmaneyle ilgili bir koz bulamadım.
I haven't found anything that trumps the waiverjess signed yet.
O kaseti koz olarak kullanmaya nasıl cürret ederler?
How dare they hold that tape against you?
O adam tam bir koz.
He's a damn fine bargaining chip.
Biz size bir koz sunuyoruz.
We provide leverage!
Ama sen plan yapana dek, elimde hiç koz yoktu.
And until you'd made a plan, I had nothing to offer.
Böylelikle elimizde daha büyük koz olur.
We'll obtain more that way and have the upper hand.
Ondan bunu şimdi isterseniz, Bu sadece savunma makamına arsız Tapp'i dışarı çıkarmaları için... verilmiş bir koz olur.
You give sean that test now, you question him now, that's just ammunition that the defense will use to get that scumbag tapp off.
Elimizdeki tek koz Şeker At'dı.
The ace up our sleeve - was Sugar Horse.
- Hayır, koz.
No, that's leverage.
Koz.
Leverage.
"Ama elimde bir koz olmalıydı."
But I need the head start.
Uzlaşma için bunu koz olarak kullanmamız gerek.
Using it as leverage will compromise it as evidence.
Seni ele verecek herhangi bir koz kullanmadım.
I just gave away any leverage I ever had on you.
Vic, neler döndüğünü öğrenmen için elindeki tek koz.
Vic's the only lifeline you got to what's going on.
Diğer tarafı ise sonradan kullanmak için koz olarak adlandırıyor.
The other would call it leverage over you for favors to be named later.
Kızınızı koz olarak kullanıyor.
Basically, she's using your daughter as leverage.
Tutuklanmış olmasaydı, ATF'in elindeki koz ne olacaktı?
If he wasn't arrested, what's the leverage?
Geçtiğimiz on sene içinde yasa dışı işler yapıldığını kanıtlamamız lazım. Bunun için Luann'ı içeri atarak kocası Otto Delaney'e karşı bunu koz olarak kullanacağız.
We have to show that there's been illegal activity over the past 10 years, so we use Luann's incarceration as a bargaining chip with her husband, Otto Delaney.
Luann'ı da koz olarak kullanıyor.
Using Luann as leverage.
Koz olarak kullanabileceğim bir şey bul.
I will not be constantly overruled by two silly white boys.
Belki ellerine koz vermemeliyiz.
Maybe we are playing into their hands.
Biz ise size koz sağlıyoruz.
We provide leverage.
Leverage ( Koz ) Danışmanlık ve Ortaklık'a hoşgeldiniz, 1913'te büyük III ( 3. ) Harlan Leverage tarafından bulundu.
Welcome to Leverage Consulting and Associates, founded in 1913 by the great Harlon Leverage the Third.