Kısacası traducir inglés
1,605 traducción paralela
Ölümü görecek misin. Kısacası ; Bakalım bugün birisini öldürebilecek miyiz?
To put it quite simply, will We be making a kill?
Kısacası... Bu akşam işin var mı?
I think what I'm saying to you is... what are you doing tonight?
Beth, kısacası seni özlediğimi söylemek istiyorum.
Beth, this is my long way of saying I miss you.
Tatlım kısacası seni özlediğimi söylemek istiyorum.
Honey, this is my long way of saying I miss you.
Kısacası bugün hediyeyi açtığında neden "Aman tanrım Ryan seni seviyorum" demiyorsun?
So when you open it, why don't you Just be like : "Oh, my gosh, Ryan, I love you"?
Onlar giriş sınavlarını idare ederler. Ve kısacası büyü ile ilgili şeyleri örtbas ederler ve kontrol altında tutarlar.
they administer the entrance exams and try to basically keep all this magic stuff out of sight and under control.
"Hiç umut yok" "Kısacası, bırak"
"Hopeless to begin with" "Finally give up"
Kısacası, depoda bir sürü benzinimiz var, motora ulaştıramıyoruz. Stop ettik.
We had plenty of gas in the tank, so to speak, we just couldn't get it to the engine.
Nanite'ları güvenle çalıştırma yolunu buldun mu? Kısacası evet.
Have you found a way to reactivate the nanites safely?
Kısacası, belki 2000 ışık yılı öteye.
Conservatively, maybe 2,000 light years.
Kısacası, üzgünüm, John.
Short of that, John, I'm sorry.
Kitaplarımız, cipsimiz, ve salsamız var, kısacası hep bir arada durursak hiçbir problem olmadan bunu atlatırız.
We got fine literature, chips and salsa. So if we all stay together we can get through this no problem, all right?
Kısacası, orası tam bir mezbelelik.
And it's basically one big mess now.
Kısacası, yeryüzünde bir uçağı uçurması gereken en son insan odur.
Basically, he's the last person on the Earth who should be flying a plane.
Kısacası bireysel olarak mı yoksa kurumca mı batacağız?
So, we got rogue individual or complete institutional failure?
Yani kısacası.. güzel bir kokteyl partisiydi.
So, all in all, it was a pretty fun cocktail party.
Öğrenciler, öğretmenler.. kısacası herkes için.
For teachers, students, everyone.
Kısacası sözünü tutmadı.
He broke his word.
Kısacası bize yardım etmen benim ve Bay Compton için büyük bir iyilik olur.
So... it would be a great favor to me and to Mr. Compton if you help us.
Bu erkek zeki, komik, eli açık, azimli olmalıydı. Kısacası, Mia'nın penisi olan hali.
He had to be smart, funny, uh, generous, driven- - basically, mia... with a penis.
Kısacası, çok niş bir sektör.
In short, it's a super-niche industry.
İnsana, tarlada çalışan ırgatları fabrika köşelerindeki işçileri kısacası "embesil" birini çağrıştırıyor.
Makes you think of good people... workers who till the land laborers of the race of the Audiles...
Kısacası kasabamızı bu hanım kız sayesinde terakki ettirirsek gelecek yıl daha geniş bir bütçeye sahip olacağız.
So, if we can get this cute girl to promote this town, we'll get a larger budget for this town next year.
Kısacası yine aynı okula devam edeceğim.
So I will go to the same middle school as them.
Kısacası, modern bir üniversitede sizin gibi bir kişiye yer yok.
There is simply no room for your kind of person in a modern university.
Kısacası, kapılar kilitli ve perdeler kapalı biçimde içeride kalmalısın.
In short, stay inside with the doors locked and the curtains drawn.
Kısacası, "İhtiyaç duyduğun şeyi yap." dedi.
She basically said, "do what you need to do."
Biz toplumumuza açıldık ve başbakanımız öldürüldü. Sinemadan evine dönmekteydi, kısacası, evet, şöyle diyebiliriz dünya bize katılacağına, biz dünyaya katıldık.
We opened up our society, and our prime minister was assassinated coming home from the cinema, so, yes, you could argue that instead of the world joining us, we joined the world.
Kısacası, kızın hesabını kapattılar.
So... they paid off the girl.
Uzun hikâye. Kısacası tek kurtuluş umudu benim.
Long story, but the headline is I'm our only hope for survival.
Kısacası ben Max deodorantını kullanıyorum.
So, I use Max Deodorant.
Kısacası ben Max deodorantını kullanıyorum. Nakavtımı beden etmek için. Pardon, pardon.
So, I use Max Deodorant to K.O. All my B.O. Sorry, sorry, sorry.
Kısacası...
So...
Kısacası, bırak sana gelsin.
In short, let him come to you.
Yani kısacası, bu yaşlarda, insan biraz delidir.
But the point is, at your age, you're a little bit insane.
Evet. Kısacası imkânsızın peşindeyim.
So you got a victim with one entry wound, but two bullets inside of him.
Hiçbir şey yok kısacası.
Nothing, nothing, nothing.
Kısacası olasılıklar sonsuz.
I mean, the possibilities Are endless.
Yani kısacası hiçbir şey bilmiyoruz.
We simply do not know.
Kısacası, üç yıl önce tanışmış birbirinizden hoşlanmış, evlenmiş ve Crimée sokağında bir fotoğrafçı dükkanı almışsınız.
In a nutshell, You met three years ago on line, liked each other, got married and bought a photo shop in Rue de Crimée.
... kısacası onunla ilgili her şeyi istiyorum.
It's against the law for you to demand my notes, and I will not surrender them.
Kısacası, siz isteyeceksiniz, ben yapacağım!
In short, you want it, I got it!
Kısacası kurbanlardan hiç birini, 2,7 m ince bağırsakları kurtaramadı.
None of the victims could not boast that her small intestine was 270 cm,
Bu yer, kampanyanın finansmanı medyanın satın alınması, yüksek maliyetli strateji uzmanları garantilenen şeyler kısacası, Los Angeles'in gelecekteki belediye başkanı olacaksan, bedeli bu.
This place, your campaign war chest media buys, high-dollar strategists everything that ensures that you will be the next mayor of Los Angeles...
Kısacası sorunumuz buydu.
That was the problem in a nutshell.
Kısacası, Walter düzenli bir hayatım olmadığı için hayal kırıklığına uğradığını söylüyorsun.
You're saying you're disappointed I haven't made more out of life.
Uzun hikâye, ama kısacası arabamı geri aldım ama scooter artık sola çekiyor.
Long story short, got the brat back, but the razor scooter pulls to the left.
Bollywood kısacası, ağaçlar etrafında bir yığın şarkı ve dansla gerçekten sefil bir film merkezi.
Bollywood movies are cheap films, with much dancing in it.
Kısacası, sizin veya tedavi ettiğimiz bütün Wraith'lerin bir daha asla insanlardan beslenmeye gerek duymamalarını sağlayabileceğimizi düşünüyoruz.
In a nutshell- - we think we can make it so that you, and any other wraith we treat, will never need to feed on humans again.
Kısacası ;
Pearce's story, in brief :
Kısacası, harikuladeyim.
In short, I feel fine-effing-tastic.