Kızıl farekulağı traducir inglés
23 traducción paralela
Ama her yerde Fransızca moda! Kafem, Fransızlarla dolup taşıyor, hep şu harika'Kızıl Farekulağı'yüzünden. 'Kızıl Farekulağı', hiç de harika falan değil.
No reason to admire someone for filling London with a load of garlic-chewing French toffs crying "Ooh la la!" and looking for sympathy just because their fathers had their heads cut off.
'Kızıl'sosta Tavuk'Farekulağı','Farekulağı'sosunda'Kızıl'Tavuk, ya da,'Kızıl Farekulağı'sosunda İri ve Güvenilmez Görünümlü Sosisler.
- What exactly is Scarlet Pimpernel sauce? - You take a large ripe frog, squeeze it... Yes, all right.
Şu'Kızıl Farekulağı'sosu nasıl yapılıyor?
- Ah, bonjour, monsieur! - Sod off.
Kızıl Farekulağına!
Le Pimpernel Scsrlette!
'Kızıl Farekulağı'nın kim olduğunu tahmin etmeye çalışıyoruz, böylelikle, ona hayranlığımızı ifade etmek üzere güzel bir posta havalesi gönderebileceğiz. Var mı fikrin?
We're trying to guess who the Scarlet Pimpernel is, so we can send him an enormous postal order to express our admiration.
'Kızıl Farekulağı'bir kahramandır ve devrim de, acımasız organize katillerin oluşturduğu bir düzendir, lanet olsun onlara!
The Scarlet Pimpernel is a hero and the revolution is orchestrated by a ruthless band of highly organised killers, damn them!
Bayan Miggins, iri bir tabak domuz paçası, kurbağa bacağı ve salyangoz kulağı istiyorum lütfen, hepsi de bol bol'Kızıl Farekulağı'soslu olsun.
Ah, Mrs Miggins, I'd like a massive plate of pig's trotters, frog's legs and snail's ears, please, all drenched in your lovely Scarlet Pimpernel Sauce.
-'Kızıl Farekulağı'bizi kurtaracaktır.
- The Scarlet Pimpernel will save us.
Hiç önemi yok, nasıl olsa Kızıl Farekulağı bizi kurtarır.
It doesn't really matter,'cause the Scarlet Pimpernel will save us, anyway.
'Kızıl Farekulağı'nın her an buraya geleceğini düşündükçe öyle heyecanlanıyorum ki.
I'm so excited to think that the Scarlet Pimpernel will be here at any moment.
- Hurra! 'Kızıl Farekulağı'bu!
It's the Scarlet Pimpernel!
Alışılagelmiş eski zehirli fincan numarasına kanacaksan'Kızıl Farekulağı'olmanın ne önemi var ki?
What's the bloody point of being the Scarlet Pimpernel if you're going to fall for the old poisoned cup routine?
'Kızıl Farekulağı', inanamıyorum.
Scarlet Pimpernel, my foot.
Bir an'Kızıl Farekulağı'nın sizi kurtardığını sandım.
I thought for a moment the Scarlet Pimpernel had saved you.
İnanılmaz bir hikayeydi, bizzat'Kızıl Farekulağı'na layık bir hikaye.
That is an incredible story, worthy of the Scarlet Pimpernel himself.
Çünkü, efendim'Kızıl Farekulağı'benim.
Because, you see, sir... .. I am the Scarlet Pimpernel.
Yani, Blackadder'Kızıl Farekulağı'nı kurtardı.
So Blackadder rescued the Scarlet Pimpernel.
Sizce gerçekten'Kızıl Farekulağı'mıydı?
Do you think he really was the Scarlet Pimpernel?
Malumunuz,'Kızıl Farekulağı'asla kimliğini ifşa etmezdi.
You see, the Scarlet Pimpernel would never ever reveal his identity.
Yani, aslında aramanız gereken kişi öyle biri olmalı ki, mesela, Fransa'da bulunmuş bir aristokratı kurtarmış, ama "Kızıl Farekulağı mısın?" diye sorulduğunda da, "Kesinlikle değilim" diyecek kişi.
So what you're actually looking for is someone who has, say, just been to France and rescued an aristocrat, but when asked, "Are you the Scarlet Pimpernel?", he replies, "Absolutely not".
Blackadder,'Kızıl Farekulağı'sen misin?
Blackadder, are you the Scarlet Pimpernel?
Yani, "Kızıl Farekulağı".
In other words, "Morrião Escarlate".