Lets traducir inglés
4,965 traducción paralela
Gidelim.
Lets go.
O zaman Greta DelTorres olmadan kutlarız.
Well then, lets celebrate Greta DelTorres in absence.
Kalkın bakalım hanımlar!
Lets go Ladies! March!
Hadi gidelim artık.
Lets go. Lets get out of here.
30 yılda bir, Margaret dolaylı olarak konuşmama izin veriyor.
Every 30 years, Margaret lets me get a word in edgewise.
Kakanı nereye bırakmak istediğine karar vermen için harita bile koymuşlar.
They even got a special map that lets you choose who you wan to dump your poop on.
Kameraların onu yakalamasına imkan yok.
No way he lets himself get caught on camera.
Ya Katherine'i öldürmek sonunda kaybettiğim tüm o iyi şeyleri hissetmemi sağlarsa?
What if killing Katherine finally lets me feel all the good things that I've lost?
Anayasanın 5. maddesine göre devletin ilerde senin aleyhine kullanabileceği herhangi bir şey varsa onu söylemeyi reddedebilirsin.
All right, the Fifth Amendment to the Constitution lets you refuse to say anything under oath that the State can then use to prosecute you.
Alex banyonun kapısını açık mı bırakıyor yani içerideyken?
Alex just lets it rage with the bathroom door open?
Ama biliyorsun ki... bu kadın göremez! Görüyormuş gibi varsaymalıyız o zaman. Hadi rameni yiyelim.
She's supposed to be able to see then... lets eat the cup ramyeon
Benden şüphelenmiyorsanız, bu konuyu kapatalım.
If its not suspicion then lets stop with it
Yemeğimizi yiyelim o zaman.
Lets have our meal then
Abi yemeğimizi yiyelim.
Bro.. lets just.. dinner..
Ancak Pandit izin verirse olabilir.
Only if Pandit lets us go.
Belki Ray'de söylediğinden fazlası vardır.
Maybe Ray has more than he lets on?
Ne, yani, o hafifçe koşarken....... durmuş, ve katilin ona yaklaşmasına izin mi vermiş?
So, what, she's jogging, stops, and lets her killer approach her?
İşin sırrı onu yenebilecekmiş gibi gösterip, sonra kazanmasına izin vermesi.
The key is we make it look like she could beat the guy, but then she lets him win. DAN :
Fırtına dinince geniş çaplı bir arama kurtarma operasyonu başlatırız.
When the storm lets up, we will initiate a full-scale search-and-rescue operation.
Bıçağı alana kadar olmaz.
It's not over until he lets go of the dagger.
Bu bir uygulama. Olur da telefonun kaybolursa diye.
It's an app that lets you track a phone if it's lost.
Yani konuşalım işte.
You know. It's like, "Hey, lets..." Just talk and...
Kocaayak burger nasılmış görelim.
So, lets see the Bigfoot Burger.
Kim kendisine ateş edilmesine izin verebilir ki!
Who lets himself get shot? !
NasıI bir ebeveyn çocuğunu buraya getirip kendini böyle rezil etmesine izin verir?
What kind of a parent lets their kid come out here and embarrass himself like that?
Bunu oylamaya sunalım, ne dersiniz?
Lets put it to a vote, shall we?
Sıkıldığı zaman konuyu değiştirelim.
Lets it dribble out when he's bored.
Billy girmelerine izin veriyor İçeriye giriyorlar.
Billy lets them in. They go inside.
Onun şahitliği kulübe karşı RICO davasını yeniden açmamı sağlıyor.
His testimony lets me reopen a RICO case against the MC.
Vereceği ifade kulübe karşı RICO davasını tekrar açmamı sağlayacak.
His testimony lets me reopen a RICO case against the MC.
Neden terkedildiğini bilmiyorum fakat şef Aigalı'ların geçmişi unutarak hayatlarına devam edebildiğini söylemişti.
I don't know why it was abandoned, but the chief used to say... that forgetting the past lets the Aigans live on.
Proje sayesinde çocuklara sağlık kontrolü yapabiliyor ders ve hikâye kitapları verebiliyoruz.
This project lets us give the kids medical checkups, books, textbooks.
Sonra da yere düşerek yumurtalarını bitki çalılığına bırakmaya başlıyor.
Then she lets go, falls to the ground..... and starts to deposit her eggs in the undergrowth.
Öldürmek için eğitilmiş itin tekinden başka bir şey olduğumu düşündüren tek anım bu!
It's the only memory that lets me feel like I'm not just a dog trained to kill!
Adamın biri bunların masasına geliyor ve servisi yapıyor.
Guy walks right over to their table and lets them have it.
Sen az önce ne dedin..
Lets hear what the means is, first.
Bunu yapmamızı sağlayan keşif insan genomu kadar artık pek çok hayvanın genom diziliminin çıkarılmış olmasıdır.
'The breakthrough that lets us do this is that as well as the'human genome, we now have sequenced the genomes of many other animals.'
Sahibi olamayacağı bir şeyi başkasında görse ölecekmiş gibi sanki.
He'll be damned if he ever lets anyone get something that he can't have. I know.
Adam aşağılık herifin teki. Fakat gel gör ki bizlere, bazı kamu hizmetleri karşılığında göz yumuyor. Mesela hiçbir çalışanına dokunmuyoruz.
He's a schmuck, but he lets us do our thing in exchange for certain community services, like keeping our fangs out of the locals.
Birinin gizlice bizden biri olduğunu anlamalarını sağlayan bir çeşit alarm.
It's sort of like an alarm system that lets them know if someone's secretly one of us.
Ama benim yakacak-odun işim var ki yıl boyunca açık olabiliyorum.
But I got a firewood business that lets me stay open year-round.
Gelin doktor, sizi temizleyelim.
Come, Doctor, lets clean you up.
Belli ettiğinden çok daha fazla şey biliyor ve bize yardım etmeye çalışıyor olabilir.
She knows a lot more than she lets on, and she might even be trying to help us.
Yılan buna dokundu, bunu bir tarafa koyalım.
The snake has touched this, lets put it to one side...
- Anneniz bunu yemenize izin veriyor mu?
Your mom lets you guys eat this stuff?
Evden çıkmama bile zar zor izin veriyor.
He barely lets me out of the house anymore.
El olmasına izin verir.
The hand lets it happen.
P vs NP'yi çözmek, kodu kırabilecek kadar bir sürede olası cevapları görmemizi sağlar.
Solving P versus NP lets you run through the possible answer fast enough to crack the code.
Bana mail adresini ve birkaç saat izin ver, dersim bittiği zaman gönderirim.
Give me your e-mail address and a couple of hours, and I'll forward you the e-mails when my class lets out.
Gidelim.
lets go
Odaklanmasını sağlar.
it lets him focus.