Liege traducir inglés
339 traducción paralela
Kardeşlerim Liege'de, Charleroi'da, Tannenberg'de öldüler.
My brothers... Killed at Liège... Charleroi...
Kralım, kraliçem araştırıp durmak nedir diye krallık, nedir devlet ödevi, gün niçin gün, gece niçin gece, zaman niçin zaman, boşuna harcamak olur günü, geceyi, zamanı.
My liege and madam. To expostulate what majesty should be, what duty is, why day is day, night night and time is time, were nothing but to waste night, day and time.
Müsaadenizle efendimiz, siz yatmadan önce gelir söylerim öğrendiklerimi.
Fare you well, my liege. I'll call upon you ere you go to bed and tell you what I know.
Biz de birer insanız nihayet, efendimiz.
We are men, my liege.
Ben, kralım ; öyle silleler yedim ki dünyadan, öyle canıma tak dedi ki, ne olsa yaparım bu dünyaya karşı.
I am one, my liege, whom the vile blows and buffets of the world have so incensed that I am reckless what I do to spite the world.
Şimdi 5. Rudolf'u hükümdarımız ve bu diyarın mutlak kralı olarak kabul edin.
Look now upon our liege lord, Rudolf V undoubted king of this realm.
Emrinizdeyim lordum.
My liege lord.
Şimdi egemenliğini ortaya koyuyor.
Reveal him now to his sovereign liege.
Kutsal bir iş yapmışsınız, yüce efendimiz.
A blessed labor, my most sovereign liege.
Yüce efendimiz, Sayın Majesteleri, bu vesileyle lütfedip kardeşimiz Clarence'ı da bağışlasanız.
My sovereign liege, I do beseech Your Majesty... to take our brother Clarence to Your Grace.
- Söylediğimin dışında, efendimiz, bilemiyorum.
- Unless for that, my liege, I cannot guess.
Söylediğinin dışında, gelip senin efendin olacağı için bu Gallinin niye geldiğini bilemezsin tabii.
unless for that he comes to be your liege, you cannot guess wherefore the WeIshman comes.
- Hayır, yüce efendimiz, lütfen bana güvenin.
- No, mighty liege, therefore mistrust me not.
Efendimiz, Kent'te, Guildford'lar silaha sarılmış. Her saat insanlar akın akın asilere katılıyor, gittikçe daha güçleniyorlar.
My liege, in Kent the Guildfords are in arms... and every hour more confederates flock to their aid, and still their power increaseth.
Dediklerine göre, efendimiz, Sir Thomas Urswick ve Lord Marki Dorset de ayaklanmışlar.
Sir Thomas Urswick and Lord Marquess Dorset,'tis said, my liege, are up in arms!
- Evet efendimiz, bu duyuru yapılmış.
- Such proclamation hath been made, my liege.
- Efendimiz!
- My liege!
- Buradayım, yüce efendimiz.
- Here, most gracious liege.
Evet efendimiz, hepsi yapıldı, her şey hazır.
It is, my liege, and all things are in readiness.
Bu nedenle size ne sadakatimi, ne de hizmetimi sunamam.
Thus I cannot give you fealty nor own you as my liege.
Kralım, öncelikle Valencia'yı almalısınız.
My liege, you must first take Valencia.
Karımla beraber Liege'e gideceğim.
My wife and I are going to Liége.
Liege'de görülecek hiçbirşey yok.
There's nothing in Liege.
Liege dışındaki bir Amerikan mezarlığında gömülü.
He's buried in the American cemetery outside Liege.
Victor, Liege'deki kuzenin.
Victor, our cousins from Liège.
Halkım bundan daha iyi bir gemi inşa etmedi, lordum.
My people have never built a better ship, my liege.
Haklısınız, lordum, zaman değişti.
That's right, my liege, times have changed.
Her şey yolunda, lordum, bira bol.
All is well, my liege, plenty of ale.
Şatomun efendisiyim Hükümdarım, derebeyiyim
I'm the lord of my castle The sovereign, the liege
Aslında bu önemsiz bir meseledir, ama söz konusu kişi... Lord Henry, bu adı taşıyan sekizinci hükümdarımız.
Normally a matter of small importance, but in this case... it's our liege, Lord Henry, the eighth of that name.
Hükümdarımız Lord Henry'nin... sevgili sadık uyruklarına... Canterbury Meclisindeki piskoposlara cevabı.
The answer of our liege, Lord Henry... to his trusty well-beloved subjects... pontiffs in the Canterbury Convocation.
"İngiltere Kilisesi'nin Başı olmasını... kasten ve kötü niyetle inkar ettiniz."
"our liege, Lord Henry, of his undoubted certain title... " Supreme Head of the Church in England. "
Lordum.
My liege.
Henry beyim, efendim şimdi ne olacak?
Well, Henry, liege and lord, what happens now?
Bu nedenle size ne sadakatimi, ne de hizmetimi sunamam.
Thus I cannot give you fealty, or own you as my liege.
İsteğini çoktan kabul ettik. Kralım, öncelikle Valencia'yı almalısınız.
My Liege, you must first take Valencia.
Biz de insanız Lordum.
We are men, my liege.
Otora, eski bir savaşçı olan Rahip Dokai ile birlikte çocuğu aldı.
Some time later, Mikazuki Otora was released. She took care of the baby with the help of Dokai, a priest and former liege vassal.
Efendimiz!
My Liege!
Efendimiz, Şeref duyarım!
My Liege, I would be honoured!
- Bedevere, efendim.
- Bedevere, my Liege.
Ve bu yüzden, efendim, dünyamızın muz şeklinde olduğunu biliyoruz.
And that, my Liege, is how we know the Earth to be banana-shaped.
- Bakınız, efendimiz!
- Look, my Liege!
Efendimiz, O Sir Robin değil mi!
My Liege, it's Sir Robin!
- Bilmiyorum efendimiz.
- I don't know, my Liege.
- Evet efendimiz.
- Yes, my Liege.
Gördüğün gibi, yasaya göre derebeyimize aitiz.
You see, by law, we belong to our liege lord.
"zaman zaman lütufta bulunmak, bir derebeyinin görevidir."
"it is the duty of a liege lord to grant favours from time to time."
Aksi halde derebeyi her şeyi nasıl dengede tutabilir?
How else can a liege lord keep everything balanced?
Bir keresinde Langemarck'de... Tannenberg'de... Lüttich ( Liege )'den önce...
As once at Langemarck... at Tannenberg... before Lüttich ( Liege )... before Verdun... on the Somme... on the Ähne... in Flanders... in the West... in the East... in the South... on land, on water, and in the clouds.
Duyduğumuza göre evet efendim.
My liege, it is.