Limpet traducir inglés
51 traducción paralela
Kusura bakmayın, efendim ; çok geç olduğunun farkındayım ama "Cabinet Minister" gemisinin battığını size acilen bildirmemi isteyebilirsiniz diye düşündüm.
Sorry sir, of course I realise it is very early but I thought you would wish me to inform you at once that the steamship "Cabinet Minister", Blue limpet line, was wrecked.
Dışarıdaki duvarda vantuzlu mayın.
Limpet mine on the wall outside.
Vantuz mayını işinin tam adamı.
Just the man for the limpet mine job.
Kaya yüzünden öfkeli iri erkek minare neşeli rakibini çembere almaya çalışıyor.
The huge bull limpet, enraged by the rock, endeavours to encircle its sprightly opponent.
Büyük bir ustalıkla saldırı anını seçiyor, bir deniz minaresi çevikliği ve güçlü bir sıçramayla dişlerini kurdun boynuna geçiriyor.
With great skill he chooses his moment and then, quick as a limpet, with one mighty bound, buries his fangs in the wolf's neck.
Bu sıcak kanlı yaratık, çadır benzeri kabuğuyla her zaman iş üzerindedir.
Is the limpet. This hot-blooded little beast With its tentlike shell is always on the job.
Dişi denizkozalağı kayaya yapışacak zamanı nereden bulur, bilmem.
Frankly, I don't know how the female limpet Finds the time to adhere to the rock face.
Dış hoparlör takıldı efendim.
Limpet speaker in position, sir.
Birkaç tane mayınımız var.
We have a few limpet mines.
Apokrifanın ekinde var :
- Yeah. I want you to stick to him like a limpet.
O adama kene gibi yapışmanı istiyorum.
I want you to stick to him like a limpet.
Kene Billy, Tanri onu bağişlasin.
Billy the Limpet, bless him.
Ratchett Kene Billy'i indirdi.
Ratchett just brought down Billy the Limpet.
- Limpet mayını. - Ya da daha kötüsü.
Limpet mine Or worse.
Deniz mayınları.
Limpet mines.
Bisiklet bombaları, mıknatıslı mayınlar, plastik patlayıcılar, AP mayınları gibi.
- Bicycle bombs, limpet mines, plastic, tripwire mines?
Limpet mayınlarını limandaki diğer iki gemiye o yerleştirecek.
He will attach limpets to two other ships in the docks.
Bu bir limpet mayını.
This is a limpet.
Bize 2 dalgıç elbisesi, 20 kilo kahve ve 8 limpet mayını lazım...
We need 2 diving suits, 20 kilos of coffee, 8 limpets...
Sülük gibidir.
It's like a limpet.
- Sülük.
- A limpet.
Gördüm ki deniz mayınınız da varmış.
I see you have limpet mines here, as well.
Bunu boru tipi bombalarınızla öldürdüğünüz veya sakat bıraktığınız masum kadın ve çocuklara anlatın.
Tell that to the women and children that you maim and kill... with your limpet bombs and your pipe bombs.
Böylesine bir mıknatıslı mayın için sürüş çok keyifli ve çok atik.
Well, it rides beautifully for such a limpet mine, and it is quick.
Tabii, Bay Limpet.
Sure, Mr. Limpet.
Denizkulağının dişlerinde bulunan bir maden.
It's a mineral found in limpet teeth.
Denizkulağı mı?
Limpet?
Seni kenara çekerlerken bomba patlarsa... denizkulağının dişlerini seni korumak için kullanacaklar.
They'll use the limpet teeth to protect you in case the bomb goes off... when they yank you off of it.
Denizkulağının dişleri var.
Got limpet's teeth.
Enkazın arasında limpet mayını parçaları vardı.
Washed up in the debris were parts of a limpet mine.
Denizkulağının dişleri var.
Got limpet's teeth. Whew! Look, I'm sorry I didn't call you sooner.
Limpet adı verilen bir operasyon var.
It's an operation called Limpet.
Hadi bize Limpet'ten bahset.
So, tell us about Limpet.
Limpet yaklaşık bir seneden beri süregelen Washington merkezli silahlanma karşıtı standart bir gizli operasyon.
Well, Limpet's an ongoing anti-arms operation based in Washington. Standard tracer op. It's been running about a year.
- Rex mesele Limpet.
- Rex, it's this Limpet thing.
Evet, Limpet'in güvenlik operasyonu olduğunu biliyorum ve operasyonun ne Langley'le ne de Karargâh'la ilgisi var.
Yes, I know what Limpet is. It's an enforcement case, nothing to do with Langley, or River House.
Limpet'in kışkırtılmaya çok müsait bir bölgede yürütüldüğünü biliyorsun.
Limpet is operating in a highly incendiary region.
Limpet'in Angela Burr'ün bizi inandıracağı gibi rezil bir fiyasko olduğuna pek emin değlim. - Öyle mi?
See, the thing is, I'm not sure that Limpet is quite the abject failure that Angela Burr would have us believe.
Limpet meselesi bizim olduğu gün İsviçre'de zengin mi zengin ancak zamansız ölüveren bir amcan olacak.
Really? So, the day that the Limpet case is ours, you get an uncle in Switzerland who has suffered an untimely death. A rich uncle.
Limpet adında gözlerimizi ayırmamamız gereken bir operasyon var.
There's an enforcement operation called Limpet. We have to keep our eyes on it.
Sadece Limpet üzerinde çalıştığını biliyorum.
Um, aside from the fact that she's working on Limpet, not really.
- Nedir o? - Limpet kapatıldı.
What is it?
Ödenek geri çekildi.
Limpet's been closed down. Funding withdrawn.
Bana Limpet hakkında yalan söylüyorsun.
You've been lying to me about Limpet.
Şimdi Amerikalılar yoldan çekildiğine göre Limpet son buldu.
Now the Yanks have pulled out, Limpet is dead and buried.
The Incredible Mr. Limpet.
The Incredible Mr. Limpet.
Tıpkı Bay Limpet gibi.
Just like Mr. Limpet.
- Limpet mi?
- Limpet?