English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ L ] / Listened

Listened traducir inglés

4,327 traducción paralela
Sabahtan beri beş tane kaset kitap dinledim. Beş!
I've listened to five books on tape already this morning, five.
Bu bölümü sabah dinlemiştim.
I listened to a chapter on that this morning.
- Seni dinlemeliydik.
- We should've listened to you.
Bu tür şeylerle ilgilendiğini bilmiyordum.
I didn't realize you listened to that kind of stuff.
Sanki usulca başıma yaklaştığını duydum.
Listened to it as it slowly approached my head.
Dinlemeliydim, Michael.
I should have listened, Michael.
Bana söylenenleri dinlemem gerekirdi.
I should have listened to what he was telling me.
Onun avukatını dinledim,... ve ona kendi şirketimde iş teklifinde bulundum.
I listened to her counsel, and I offered her a job in my firm.
Evet, seni dinlemeliydim.
Yeah. I should've listened.
Hâlâ atan kalp atışlarını yaşamak için mücadele edişini dinledim ve "Geri dönüp işini bitirebilirim..."
Listened to the sound of her heart still beating, still fighting for life, and I thought,
Baska biri bizden önce dinlemis olmali.
Someone else must have listened to it first.
Ve eger dinlediyse otelde sizi bekliyor olacaktir.
And if he's listened to it, he'll be waiting for you at the hotel.
O gün keşke Chan amcanın sözünü dinleyip, hava kararmadan gitseymişiz.
I wish we had listened to Uncle Chan that day and left before it turned dark
Tekrar dinledim...
I listened to it again...
İşaretler konusunda seni dinlemem gerekirdi Wendy.
I should've listened to you, Wendy, about the signs.
Söylediklerini dinlemem gerekirdi.
I should have listened to what you were trying to tell me.
Seni asla dinlememeliydim birader.
I should've never listened to you, man.
En baştan beni dinleseydiniz...
Well, if you'd listened to me in the first place...
Burada sayabileceğimden daha çok sonatlar dinledik.
We listened to more sonatas here than I could count.
Lawrence'ı dinlemeliydim.
I should have listened to Lawrence.
Onu dinledik, talebi üzerine değişiklikler yaptık.
We listened, made changes at her request.
Evet beni dinlemeliydin...
Right, you should have listened to me - -
Eğer beni dinleseydin, bunların hiçbiri olmayacaktı!
If only you had listened to me, none of this would have happened!
Şu anda satın almalıyız. " Daha sonra satın aldık ve birlikte bütün gün telefonda dinlemeye başladık.
So we bought it and we just listened to it together on the phone, like, the whole time.
Kimse dinlemedi.
[Cries] Nobody listened!
Ona bakıcılık yaptığımızdan beri bizi hiç dinlemiyor.
Girl hasn't listened to us since we baby-sat her.
Bruce Wayne yanlış bir şeyler olduğunu düşündü. Batman de onu dinledi.
Bruce Wayne felt something was wrong, and Batman listened.
Bu melodiyi Sabina ile dinlemiştiniz.
You listened to it in the classroom with Sabina.
Bizi dinleseydiniz farklı olabilirdi.
If you listened to us, it might be different.
Sabina'yı kim dinledi?
Who listened to Sabina?
Seni dinlemeliydim.
I should've listened to you.
En son ne zaman biriniz beni dinledi?
When is the last time any of you listened to me, huh?
Geçtiğimiz dört sene boyunca sesini dinlemiştim.
I've listened to his voice for the past four years.
Ve Malcolm da sizi dinledi.
And Malcolm listened to you.
Sana kulak vermeliydim. Israrla söylediğin gibi takımıma güvenmeliydim.
I should have listened to you... trusted my team the way you insisted.
Ama deneklerinin kanının anormal olduğu konusu haricinde sıkıcıydı. O kısım biraz ilginçti.
I listened to about half before I nearly blew my brains out from boredom except for the part about your subject's blood being abnormal.
İlk duyduğunda dinleseydin çok daha kolay olurdu.
This would be a lot easier if you would've just listened the first time.
Söylemek zorunda oldukları bir şey vardı, onu söylediler ve insanlar dinledi.
They had something to say, they said it, and people listened.
Beni dinlemiş olmana o kadar sevindim ki!
Oh, that means the world that you listened to me.
Jonas'a uyup bana sunduğu fırsatı değerlendirdim.
I listened to Jonas and I took an option presented to me.
O yüzden lafımı dinlemen lazım.
That's why it would have been nice if you listened.
- Çocuklarla konuşurken duydum...
I listened when you talked to the boys and eh...
Özür dilerim, seni dinlemeliydim.
I'm sorry. I should have listened to you.
- Evet,... sana olan saygımdan dolayı, sadece arkadaşının sesini dinledim.
Oh, yeah, and out of respect to you, I only listened to her friend.
MunMun'ı dinlemem lazımdı, başından beri kobrayla oynuyorum ve yılanın adı da Penny!
I should've listened to Mun-Mun because I've been playing with a cobra and her name is Penny!
Söylediklerine gerçekten kulak verdim de, haklısın.
I listened to what you said. You're right.
Bak, bana izlenmeyen ve dinlenmeyen bir telefon lazım.
Look, um, I need a phone, one that can't be traced or listened to.
Şimdiye kadar sözümü bir tek sen dinledin.
YOU'RE THE ONLY ONE WHO EVER LISTENED TO ME.
- Sizi dinlemeliydik.
- We should've listened to you.
Senin saçmalıklarını haftalarca dinledim, ve burada durup artık bunlara katlanmayacağım.
I have listened to your crap for weeks now, and I'm not gonna stand here and take it anymore.
Beni dinlemeliydin Titus.
You should have listened to me, Titus.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]