Longs traducir inglés
178 traducción paralela
" Kalbim bağırmak ister.
" For my heart longs to cry out.
Bir vücudun havayı özlediği gibi özlüyorsun beni ve eğer beni gerçekten seviyorsan saçlarımı koklayabilirsin.
Darling, you long for me, like the body longs for air and if you really love me, I'll let you kiss my hair. Bye, Sweetie.
Bu döşeme bile sana ayna olabilmek için can atıyor.
Even the floor longs to be your mirror!
Gerçekleşmesini arzuladığınız düşler
And longs that they'll come true
Genç bayan, sıcak çikolata içmek is - tiyor.
The young lady longs for hot cocoa.
Son duanızı kısa kesin, Dük bir an önce kellenizi görmek istiyor.
Make a short shrift. He longs to see your head.
- Bir adamı arzulayan bir adam mı?
- A man who longs for a man?
Çocuk özlemi çekiyor, ama doğuramıyor.
She longs for a child herself, but she can't have one.
Halen beyaz una özlem duyuyor mu?
I suppose she still longs for some white flour.
Bence her erkek, kardeşinin bakıcısı olmayı ve karşılığında bakılmayı ister.
I think every man longs to be his brother's keeper and to be cared for in return.
Dünyada tat alınacak o kadar çok şey var ki "
The world that longs to taste
Greta bir erkeğin kollarında müziğin ritmiyle dans etmeye can atar.
She longs to be moving to its rhythm in a man's arms.
Memleketinin yeşilliğini özlemiş.
He longs for the greenness of his native land.
Onu özlüyor, ama bildiğiniz gibi kavuşamıyorlar.
He longs for her, but they can't meet, as you know
Yaralı bir canavar iyileşir iyileşmez özgür ve vahşi hayatına dönme özlemindedir.
A wounded beast once healed longs to return to his free and savage life.
- Sadece senin hasretini çekiyor.
- She longs for you only.
- Hasret.
- Longs.
Sadece senin hasretini çekiyor.
She longs for you only.
Hasret.
Longs.
Tabi yüreğinin biraz da olsa arta kalanı, saldırıyı sinyal verdiğimde attıkça.
So longs as some remains when I signal the attack.
Herkesi otelinden dışarı çıkarman ne kadar zaman alır?
How longs it gonna take you to get everybody out of your hotel?
Sanırım, Dr Durant... siz onun büyüklük duygusuna... imrenen bir adamsınız... ama onun doğru yönünü henüz bulamadınız.
I think, Dr Durant... that you are a man who longs for a sense... of his own greatness... but has not yet found his true direction.
Bu eski günahkar yanım onun yalanlarına inanmak istiyor.
Part of this old sinner longs to believe his lies.
Angeline'in, onu takip etmek istediği her halinden belli oluyor ama yine de her seferinde yavrularla geride kalıyor.
Angeline always remains behind with the cubs, though I can see that she longs to follow.
Umutsuzca, sevildiği, kabul... gördüğü, uyum sağladığı zamanları özler.
He longs desperately to be liked once again... to be accepted, to fit in.
# Şimdi yüreğim seni arzuluyor.
Now my heart longs for you I never felt the sun
# Şimdi yüreğim seni arzuluyor.
Now my heart longs for you
Zavallı kalbim sana hasret
My poor heart longs for you
Benim bir yanım, o zamanlar için can atıyor.
Part of me longs for that time.
Ayrıca hayalperestim, gerçeğin ötesindeki güzelliği görmeye can atan kısımım, ki bu sanatın ilk görevidir.
Also, I am the dreamer, the part that longs to see beauty beyond the truth, which is the first duty of art.
İnsan olmayı arzulayan mekanik bir adamın... hüzünlü ağıtıdır.
A plaintive lament sung by a mechanical man who longs to be human.
Kadınlar, hayatlarının sonbaharında, Hastings,... çılgınca bir düşünceye kapılıp aşk isterler. Çok geç olmadan bir macera yaşamak isterler.
In the Autumn of a woman's life, Hastings, there comes always one mad moment when she longs for romance, for adventure, before it is too late.
"Gelecekteki geçmişin karanlığından büyücü görmeyi arzular."
Through the dark of futures past, the magician longs to see
"Gelecekteki geçmişin karanlığından... büyücü görmeyi arzular."
- Through the darkness of future past - The magician longs to see - The magician longs to see
Belirli bir noktada değişmek durumunda olan, aslında herhangi bir meşruiyeti olmayan ve sıklıkla temel insan haklarına ve sizin insan hakları ve doğası anlayışınıza zarar veren bu yönetim ve egemenlik biçimlerini belirlemeye çalışırsınız.
But I do not think that Professor Chomsky believes in representative democracy. I think he believes in direct democracy. With Rosa Luxemburg, he longs for the creative, spontaneous, self-correcting force of mass action.
Biz insanlar ne olursa olsun medeni olmalıyız. Bizim içimizde bir şey hala bakir orman için can atıyor.
No matter how urbane we humans become, something in us still longs for the - for the virgin forest.
Eşini özlüyor.
- She longs for her mate.
Sana dokunmayı ne kadar çok istediğini hiç fark ettin mi?
Are you ever aware of how much he longs to touch you?
Big Chief Burgers, Bongo Burgers Foot-longs, Corny Dogs, Frosty Shakes, Creamy Bars.
We got Big Chief Burgers, Bongo Burgers... Foot-longs, Corny Dogs, Frosty Shakes, Creamy Bars.
Tüm dünya onu ister.
The whole world longs for it.
Bazıları da dişisini aradığını Ama asla bulamadığını söyler.
Others say he is calling for the mate that he longs for... but will never find.
Her kızın duymak isteyeceği sözler bunlar.
Boy. That's just what every girl longs to hear.
Bir de herkesin özlem duyup, değerini kaybettikten sonra anladığı şeyler var.
And then there's that stuff that everybody longs for... but they only really feel when it's gone.
İnsan onlara karşı çıkarsa yasak olan şeylerin hasretiyle ruh hasta olur. "
Resist it and the soul longs for what it's forbidden to itself.
Söylemedim mi sana daha büyüklerden getir diye?
I told you to get some longs, didn't I?
Söylemedim mi daha sağlam şeyler getir diye?
Didn't I tell you to get me some longs?
Her yatakhanenin sorumlu çocuğu uzun giyer.
Head boy in each hut wears longs.
O hiç şüphesiz hayallere kaçmak isteyen biri.
Certainly, she longs to escape into fantasy
O, onu özlüyor. Tıpkı benim gibi.
He longs for her like I do.
- Eğer tedavi edilmezse kendimi ölene kadar kaşıyabilirim. Yani, bilmiyorum... Batı tarafındaki Longs Eczanesi.
- l feel like I could scratch myself to death... if it goes untreated. I mean, I don't know.... lt's the Longs Drugstore on the West Side.
Biliyorum.
- No foot-longs.