Luge traducir inglés
63 traducción paralela
Kışın luge yaparım.
Um - Well, in the winter, it's luge.
- Luge mi?
- Luge?
- Evet, çok severim.
- Yeah. I'm into luge.
Çocukluğum çok sıkıcıydı.. Yazları Rangoon da, Kızak dersleri..
My childhood was typical- - summers in Rangoon, luge lessons.
Bir de bayıldığım "Luge" ( kızak ) var.
And that other one that I love is the _ _ looge _ _
'Luge'insanların iradeleri dışında yarıştırıldıkları tek spor dalı Ve muhtemelen değişen birşey olmayacaktır.
The _ _ looge _ _ is the only sport that I've ever seen that you could have people competing in it against their will and it would be exactly the same.
"'Luge'a binmek istemiyorum. "
"I don't wanna be in the _ _ looge _ _."
"Artık'luge'dasın dostum."
You'd just... "You're in the _ _ looge _ _, buddy."
"gayriihtiyari luge"
'the involuntary _ _ looge _ _.'
Kızak.
Fourth, after luge.
Bu doğru, Chuck. Yarı finallerde kaya tırmanışı, kızak yarışı ve daha neler var.
In the semifinals we'll see rock climbing, luge runs, and much more!
"Doctor Go-Fast" tasarımı profesyonel bir sokak kaykayı.
Doctor Go-Fast design pro-model street luge.
Ancak yarın bu çantayı açtığında üstün performanslı bir hidrolik kızak göreceksin.
But tomorrow, when you open up this briefcase, you will be looking at a high-performance hydraulic luge.
Kapıya dikkat et.
Indoor stair luge?
Kendimi gümüş madalyalı kızakçı Barbara Niedernhuber gibi hissediyorum!
I feel like luge silver medalist Barbara Niedernhuber.
Ama galiba üzerine de Zevk Kazağı giyilir dememişler.
I guess nobody told you, but, uh... you're supposed to wear the Pleasure Sweater on luge duty.
Kaykaycı olmadan önce yaptığım tüm o sıkıcı şeyler "kaykay öncesi" olarak anılacak.
The whole unpopular thing will be just a funny story about my days pre-luge.
Sırf bir kaykaya tonlarca para vermiş olman, pislik olmanı engellemez!
Just because you can blow a lot of money on some high-end luge doesn't mean you're not a jerk!
Gerçekten sokak kaykayı yapılıyor.
This is an actual street luge.
Önceden olsa ona o kızağı asla almazdım ya da o yola tek başına yollamazdım.
I never would have bought him that luge, or let him go off on his own that way before.
İyi tarafından bakılırsa kızakçı madalyası kazanabilir.
On the plus side, she could medal in luge.
Katıldığım ilk bilim fuarı, ilk mikroskobumu aldığım gün.
Well, now, let's see. There's my first science fair, the day I got my first microscope, the time I swam the English Channel, my first gold medal for the luge.
- Stewie buzdan bir tane yaptı.
- Stewie made an ice luge.
Bir tür sokak kızağı.
It's a street luge.
Aynı zamanda tahta,.. ... kara kızağı ve bazen de popo tahtası olarak adlandırılır.
It's also known as a board, a road ride, a land luge, a sled, and sometimes, a butt board.
Aynı kişi, satış profiline göre iki ay önce mutfak eşyaları satan bir dükkandan bir düzine et termometresi ve bir sokak kızağı satın almış. Sen ne buldun? - Bir tekerlek.
Purchase profile also indicated he bought a dozen meat thermometers from a kitchen supply company and a street luge two months ago.
- Kızakla kayan kaybeder.
Hey! You luge, you lose.
Kızağı durdurmanın tek yolu ayaklarını kullanmak.
The only way to stop a luge run is with your feet.
Ve böylece de "Tekerlekli ev kızağı" icat edilmiş oldu.
Decided to make the best of A bad situation and that's also how the apartment roller luge was invented.
Luge'un?
Your luge.
- Kesinlikle
Luge?
Luge...
The speed, the ice, all that latex, the helmet. I live for it.
Belki bir iki ufak luge turu atarız.
Maybe do a little tandem luge runs.
Mecburi tek kişilik kızak.
Involuntary luge.
Tek kişilik kızağın neden spordan sayıldığını hâlâ anlamıyorum.
J.D. : I'm still not sure why luge is even a sport.
Bira kızağını kim istiyor?
Who's next for the beer luge?
İç!
Luge! Luge!
Çünkü ihtiyacın var gibi görünüyordun.
Because you looked like you needed a luge.
Özgürlük Heykeli, buz üstünden içki içilen alemler...
Statue of Liberty, uh, booze luge.
Thompson'da buzdan bir yamaç yapıyorlarmış.
They're doing a Cristal luge over at the Thompson.
Bak, kızağı deneyebilirim ama.
You know what, I would like to try the luge though.
Kızakla.
With an ice luge.
Kızak saat 9 gibi esecek.
The ice luge will be flowing at 9 : 00.
Tek seferde direkt zıpkın gibi atlıyorum işte.
I do it in one straight, like, one straight luge.
Lütfen buz kızağını unutmayın.
Uh, please don't forget about the ice luge.
Buzdan bir içki alır mıydınız?
Maybe a drink from the ice luge?
Gemiyle Belize'e gittiğini ve bir kızakla döne döne rakip uyuşturucu çeteleri arasında çıkan bir kavgayı ayırdığını söylemiştin.
You said that you went on a cruise to Belize and you broke up a fight between rival drug gangs by turning your body into a human ice luge.
Mademki buradayız, niye bu aptal, çocuksu, amaçsız buz kızaklarına gidip bir içki almıyoruz?
Hey, because we're here, why don't we go to that juvenile, silly, pointless ice luge and have a drink?
Karpuzlu buz içkisi ve bikinili çamur güreşçileri olacak.
There's gonna be a watermelon ice luge, some bikini mud wrestling.
Ne acı.
Yeah, the luge finals.
Sophie, luge'un nasıl?
Sophie, how's your luge?