Lâf traducir inglés
205 traducción paralela
Sadece lâf olsun diye söylemiştim.
I just said it for something to say.
O biraz lâfın gelişiydi.
Oh, that was rather a figure of speech.
- "Boş lâf ediyor, ama."
Nay, but he prated. Hey, look out!
Paranın lâfı mı olur.
Never mind that.
- O da lâf mı!
- What a thing to say!
Bir sürü saçmasapan lâf ettin.
You talked a lot of nonsense back there.
Çoğu sırf lâf olsun diye oradalar.
Many are just along for the ride.
Kimse de onun hakkında kötü bir lâf etmedi.
AND I'VE NEVER KNOWN ANY MAN THAT HAD CAUSE TO SPEAK ILL OF HIM.
Bak, Baba, lâfı geveleyip durmayalım.
Look, Pop, let's not beat around the bush.
İşimi sorgulamandan, bir sürü lâf etmenden bıktım.
I'm tired of you queering my work, calling me out of my name.
Neysen onu dedim ; lâf ebesi, yalancı ve sahtekâr.
I called you what you are, a big mouth, liar, and a fake.
Lâf olsun diye söylemiştim.
Just making conversation, mister.
Eğer bu gece eve geldiğimde onu yine parka gitmiş bulursam söyleyecek bir çift lâfım olcak.
I'll have a thing to say if I get home tonight and find out she's been in the park again.
Lâf dinle Hansen... Burası yemek ve kadın dolu.
Listen to Hansen... plenty of women where there's plenty of food?
Bu kadar lâf yeter.
Enough talk.
Bu lâfın arkasında ne olduğunu göremiyecek kadar sezgim yok mu?
You don't think I'm so insensitive as to not see through that remark?
Yüzlerce beyinsiz partide lâf ebeliği yapan diliniz var.
Yours is the glib tongue at a hundred mindless parties.
Lâfını bile etme!
Don't even ask.
Lâf, bebeğim!
Balls, baby!
Lâf.
Balls!
Ve bir de limon sıkın... " Lâf. Rahatına bak.
Make yourself comfortable.
Seninle bir kaç lâf... -... etmek istiyorum.
- I wanna have a word with you.
" Üzüntü lâfının...
" Where seldom is heard
Acaba bana 10 dolarla ilgili bir lâf eder mi?
What if she asks me about the $ 10?
Sen benim lâfıma inan.
Just take my word for it.
Kuru lâfın anlamı yok!
Talk means nothing!
Seni almayacaklarından korkuyorsun oraya ait olamadın diye lâf atıyorsun.
I'm in a Math Club. You're afraid that they won't take you, you don't belong, so you dump all over it.
Lâfımı ağzıma tıkıyorsunuz.
You guys are putting words into my mouth.
Arkadaşımı tanımıyorsun, hiçbir arkadaşımın yüzüne bakmıyorsun onlarla iki lâf etme nezaketini bile göstermiyorsun.
You don't know any of my friends, you don't look at any of my friends, and you certainly wouldn't condescend to speak to any of my friends!
Arkadaşlarımın lâfına göre hareket etmekten nefret ediyorum.
I hate having to go along with everything my friends say.
Bay Bartokomous... Bir göçmen olduğunuz ortada sanırım. Bu yüzden lâfı ağzımızda gevelemeyi bırakalım.
Mr. Bartokomous I think it's rather obvious that you're an immigrant so let's stop beating around the bush.
Daha tumturaklı lâf bulamadın mı? "Osuruk kafa!"
That the best you could come up with? "Poop-head"?
Lâfı dolandırmadan söylüyorum.
I'm just telling you straight.
Bana iki lâf edip beni gönderecekler.
They're gonna Miranda me and let me go.
Daha ne kadar lâfı dolandırmayı sürdüreceğiz dersin?
How long are we going to keep dancing around in circles? I don't know.
Onunla hep kavgalarımız oldu. Ama boşanma lâfını etmemişti hiç.
We've had our little spats before, but she never used the D word.
Boşanma lâfını eden oydu.
Well, she said the D word.
Ve daha fazla lâfı uzatmadan, işte müzayede tellâlımız ve tüm bunların ardındaki adam belediye başkanımız, Herman Block.
And so without further ado, our auctioneer and the man behind all this, our mayor, Herman Block.
Lâfını etmeye bile gerek yok.
That goes without saying.
Biraz demode bir lâf olacak ama yasadışı değil mi?
And I know this sounds old-fashioned, but isn't it illegal?
- Kraliçe lâfı duyunca...
- When I heard about queens- -
Başkasıyla iş görme lâfı etmedik.
We never talked about no other fellow.
- Hindi vurmak lâfın gelişiydi.
- "Turkey shoot" is a figure of speech.
Hayır, yanlış kızı seçtiniz... lâfımı ciddiye alın.
No, you've got the wrong girl... take my word for it.
Acelem vardı. Okuduğum bölümler kısmen alakalıydı. Bana sorarsanız lâf kalabalığı.
Well, I was in a hurry, and what I did read was kind of involved - if you ask me, way overwritten.
Ne biçim lâf o öyle.
What a thing to say.
Lâfı geveleyip durma.
Quit beating around the bush.
Chris, bir balıkçının lâfının altında mı kalacaksın?
Chris, are you gonna take that from a fisherman?
Bana lâf çevirme!
Don't you sass me!
Lâfını düzelteyim, Joe.
Save me your speech, Joe.
Bilmem ki, lâfın gelişi işte.
- It's just a turn of phrase.