English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ M ] / Mağara

Mağara traducir inglés

2,251 traducción paralela
Fakat antik mağara çizimleri ve taş oymalar, antik uzaylı kuramcılarını büyüleyecek yalnızca tek örnek biçimi miydi?
But ancient cave drawings and stone carvings, are the only type of illustrations that fascinate ancient alien theorists?
Bir şekilde, olay olurken, güverteden düşmüş ve kıyıya yüzmüş ve bir mağara bulmuş ve bu mağarada bir tapınak varmış ve o tapınakta bir mücevher varmış. Adı da...
In the middle of it all, he got pushed over the side, and he swam to shore, and he found a cave, and in the cave there was this temple, and in the temple there was this ruby called...
Hatta mağara adamları bile ilkel çizimlerinde bu düşüncelere yer verdi.
Even cavemen recorded these primitive drawings of the phenomena.
- Mağara. Yazdığına göre içinde, yaratılışın ruhlarına sunulan dört şey varmış.
It says that it contains four offerings to the spirits of creation.
Eğer bir mağara arıyorsa, yeterince. Önce bizim bulmamız daha iyi.
Enough that if he's looking for a cave, it's better that we find it first.
Mağara adamı gibi ona emir vermeye devam edersen iyileşmeyecek.
- before it all turns to mush. - Not with you barking orders at her.
Demek mağara bu?
So this is the cave itself?
Bu mağara, Güvercin Mağarası olarak adlandırılır.
- This cave named Pigeon Cave.
Burada, Yukarı Mağara olarak adlandırılan yerde, daha çok kafatası buldular, ancak bunlar oldukça farklıydı.
Here, in what is called the Upper Cave, they found more skulls, but these ones were quite different.
Burası Yukarı Mağara.
This is Upper Cave.
Ve ben, Yukarı Mağara insanlarının Homo erectus soyundan olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu düşünüyorum.
And I think it is most probable that Upper Cave men are the descendants of Homo erectus.
Wu, Yukarı Mağara içinde bulduğu insanların Asya Homo erectus'undan evrimleşerek modern Çinliye dönüştüğüne inanıyor.
ROBERTS : Wu believes that Asian Homo erectus evolved into the humans found in the Upper Cave, and that they evolved into the modern Chinese.
Yani ona göre, Yukarı Mağara İnsanı, Çinlilerin Homo erectus'tan türediğini kanıtlayan bir çeşit kayıp halkadır.
So, for him, Upper Cave Man is a sort of missing link, proof the Chinese do descend from Homo erectus.
Sonunda Aşağı Mağara Homo erectus kafatası alçı kopyalarını görmeme izin veriliyor.
Finally I'm allowed in to see the plaster casts of the Homo erectus skulls from the Lower Cave.
Sonra bana çok daha yakın zamanın Üst Mağara kafataslarını gösteriyor ve aynı ayırt edici Çinli özelliklerini ayırıyor.
Then he shows me the much more recent Upper Cave skulls and picks out the same distinctively Chinese features.
Profesör Wu, Homo erectus'un Yukarı Mağara İnsanına evrimleşip bugünkü Çinli olduğu yönünde net bir çizgi görür.
ROBERTS : Professor Wu sees a clear line, Homo erectus evolving into Upper Cave Man, becoming today's Chinese.
Flores'te bugün, yerel halk hala, insan benzeri garip canlıların, mağara canlısı Ebu Gogo'ların hikâyelerini anlatıyor.
Today on Flores, local people still tell stories of strange human-like creatures, the cave-dwelling Ebu Gogo.
Ama asıI ilginç olan, mağara dışında bulunan şeydi.
But it's What Was found outside the cave that Was really interesting.
Bunlar ve troglobiteler gibi mağara uzmanıdır, ve bulundukları lav tünelini hiç terketmezler.
These are cave specialists, or troglobites, and they never leave the lava tube.
Bu mağaraları özellikle heyecanlı yapan şey daha keşfedilmemiş sınırlar olmaları ve dünya üzerinde bilinen en büyük ve en uzun mağara sistemlerinden biri olmalarının ortaya çıkmasıdır.
What makes these caves particularly exciting is that they are one of the last unexplored frontiers, and they turned out to be one of the world's largest and longest known cave systems.
Girişten çok büyük bir katedral gibi bir odaya ilerliyoruz... Burada yukarıdaki tavanı görebiliriz... Mağara sistemlerinde bu tip mağaralara genel olarak "Mavi delik" denir.
We move from the entrance into a very large cathedral room, where we can see the ceiling comes up to what we commonly call these cave systems, which is a blue hole.
Mağara sisteminin içinde, 20 metre daha aşağıda fosilleşmiş yarasa dışkılarını buluyoruz.
20 meters down further into the cave system are these bat droppings that have been fossilized.
Mağara sisteminin derinlerine indikçe başka bir kalıntıya daha rastladık. Bu kırmızı renkli Sahra çöl tozu Sahra Çölü'nde sık sık meydana gelen fırtınalar neticesinde stratosfere doğru dağılmış ve nihayetinde bu mağaralara yerleşmiştir.
Deeper into the cave system, we find another bit of evidence, and that is this red Saharan dust, which gets blown into the stratosphere during frequent storms which occur in the Sahara Desert and will actually find its way into these caves.
Ancak kazılar sırasında mağara başka hazineler de sunmaya başladı.
But during the excavations, the cave started to yield other treasures.
Boğulan Mağara mı?
Drowning Cave?
Kaptan Mağara Adamı!
Captain Caveman!
İlki, burası benim evim, bir mağara değil.
First, this is my home, not a cave.
Bu kayda değer bir hikâyedir, fakat efsanenin kalbinde yer alan bu mağara gerçek olabilir mi?
It's a memorable story, but could that secret cave at the heart of the myth really exist?
Girit adasındaki bu mağara muhtemelen Zeus'a duyulun büyük saygıdan dolayı en önemli mabettir.
The cave on the island of Crete is perhaps the most important sanctuary for the veneration of Zeus.
Eski çağda yaşayanlar için burası sadece bir mağara değil, bir ölüm kapısıydı.
To the ancients, this wasn't just a cave, it was a portal of death.
Persephone yeraltından bu mağara aracılığıyla çıkmıştır.
Persephone came out from the underworld through this cave.
Aslına bakarsanız, uzmanlar mağara girişinin yakınlarında bulunan kalıntıların bir tapınağa ait olduğunu belirlemişlerdir.
In fact experts determined that the ruins found near the cave entrance were the remains of a temple.
Eski belgeler burayı küf kokulu mağara ve nehirlerin olduğu geniş bir alan olarak tarif etmektedir.
Ancient texts describe it as a dank expanse of caves and rivers.
Mağara duvarlarına ilk resmi çizen adamdan beri tüm sanatçıların isteği yarattıkları şeyden bir damla hayat nefesi çekebilmekti.
Ever since man first drew on cave walls, all any artist ever wanted to do was breathe life into what they created.
Şu, mağara tipli adamla takılıyor genelde.
He hangs out with this guy that oks like a hipster caveman.
Derin bir mağara. Neyse, bulamadım işte.
A deep cave, but didn't find it.
Çok fazla mağara var.
There are so many caves
Tamam, mağara insanları bile bebek büyüttü.
Ok, cave people raised babies.
İçi yemek dolu bir mağara bulurlar.
They come across a cave filled with food.
Bu mağara başrahibin gelip zihnini boşalttığı yerdir.
This cave is for his Holiness to come meditate.
Buzul çağında yaşayan avcılar mağara duvarlarına çarpıcı şekiller çizer.
The answers are hidden in their fossil bones.
Mağara adamı gibi, mis kokusuyla, ilkel bir tatmin yaşıyor.
He's oozing a musky, caveman-esque, primitive satisfaction.
O bir av için değil, bir mağara için avlanıyor.
She is hunting, not for prey, but for a den.
Şelalenin diğer tarafında bir mağara var.
- It's gone!
-... mağara kadını olduğunu düşünmesin. - Bu arada saçımı da yaptırmalıyım. Mum almalıyım, çarşafları yıkamalıyım.
I also have to blow out my hair, buy candles, wash my sheets, do 1,000 sit-ups, and buy a bra that doesn't squeeze my back so tight I get back-boob.
Buzul çağında yaşayan avcılar mağara duvarlarına çarpıcı şekiller çizer.
And keep doubling, six more times.
Buzul çaginda yasayan avcilar magara duvarlarina çarpici sekiller çizer. Alti kez daha ikiyle çarpin.
Double it- - 10,000 years ago, when plants were domesticated and agriculture begins.
Yakinlardaki bir tepenin zirvesinde bazi magara girisleri de bulundu.
Archaeologists later discovered this had exposed over a million years of ancient human habitation, including the oldest human remains in Europe.
Bu özelliklerin en eski kanitinin Güney Fransa'daki sadece 30.000 yillik magara resimleri olduguna inaniyorduk. Ama Atapuerca'daki sira disi bulus zihinsel evrimin baslangicini neredeyse yarim milyon yil geriye atmis olabilir.
We used to think these qualities belonged only to us, Homo sapiens- - that the earliest evidence for them was in the painted caves of southern France, just 30,000 years ago.
Dogal olarak olusan asi boyasi denen madde kullanilarak yapilan ilk dekoratif sanatin kanitlari Güney Afrika sahilindeki diger bir magara olan Blombos'ta bulundu.
The first evidence of decorative art made from a naturally occurring mineral called red ochre has been found at Blombos, another cave along the South African coast.
Avrupa ve Asya'ya Homo Sapiens'in gelisi tüylü mamutun, magara aslaninin ve baska büyük memelilerin ortadan kaybolmasiyla ayni döneme rastlar.
In Europe and Asia, the arrival of Homo sapiens coincides with the disappearance of the hairy mammoth, the cave lion and other large mammals.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]