English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ M ] / Melons

Melons traducir inglés

293 traducción paralela
Bazen kavunlar.
Sometimes melons.
Benimle pazar yerindeymiş gibi pazarlık mı yapıyorsun?
You haggle with me like a seller of melons in the marketplace?
Evet, karpuzlar kendi bahçemizden.
Yes, the melons are from our own garden.
Kavunlar Florida'dan.
Melons from Florida.
ArgenteuiI'den kuşkonmaz, VaIencia'dan portakal,... CavaiIIon'dan kavun, AuberviIIiers'den lahana geliyor.
Asparagus from Argenteuil, oranges from Valencia melons from Cavaillon, cabbage from Aubervilliers.
Biraz kavun alacağım.
I'm going to buy some melons.
Göğsün kabarır, hızlı hızlı soluk alırsın, kavunların zıplayarak koşa koşa bana gelirsin...
Heave and pant and come running at me, your melons bobbling...
Bir dükkan mahvoldu. Üç kafa karpuz gibi yarıldı. Bir kişi yaralandı, biri hadım edildi.
Shop destroyed three heads super melons copþi broken as... a man wounded and one gelding.
Ama madam yapmayın. Kraliyet domateslerine el süremem, yalnız bırakılmadığımız sürece Domates!
Madame, I never... would put my hands in the real melons in front of the checkers.
Beni iyi dinle eşim kral ya da oğlum bu parke yolların yakınında geziniyor olsaydı ve senin mıncıklamakla ilgili söylediklerini duysaydı.O zaman yaşamın beş para bile etmezdi.
melons? If my husband, the king, and my son, the doctor... were approaching these homes... and they were listening what you say with regard to groping me... your life would cost not even a cent.
Haydi kavun toplamaya gidelim.
Let's go pick those melons.
Kavunlar.
Melons.
Hadi ama, kavun toplamaya gidelim.
Come on, let's go pick those melons.
Bazen bir tavuk, biraz mısır ya da bostandan kavun çalıyorduk.
Sometimes we'd steal a chicken or a bunch of corn or some melons from a melon patch.
Olgun kavun gibi görünüyor olmalılar.
Must've looked like ripe melons.
Daha önce karpuz topladın mı?
Have you picked melons before?
Karpuz toplamayan birilerini görürse, onlar geri gelir.
If he finds anybody hasn't slipped melons, they come back.
Karpuzlar hakkında bilginiz var mı?
You know something about melons?
Soğan, marul, karpuz.
Onions, lettuce, melons.
Karpuz işini bildiğiniz sürece.
As long as you know melons.
Ben daha önce karpuz toplamamış ayyaşlara iş vermem.
I don't hire winos who never slipped melons before.
Topladığınız veya mahvettiğiniz karpuzları öylece bırakın.
Leave the melons you've picked or messed up right there.
Teğmen, 65 hektarlık karpuz öylece yatıyor.
Lieutenant, I got 160 acres of melons sitting out there.
Bu hafta karpuzları toplamazsam, tüm hasadı kaybederim.
If I don't get those melons in this week, I lose the whole crop.
Karpuzlar.
Melons?
Kefaleti ödersen, çıkıp istediğin kadar karpuz toplarsın.
If you pay it, you can go pick all the melons you want.
Hatırladığım kadarıyla... anlaşma yapmak ve eve dönüp... karpuzlarını toplamak isteyen sendin.
As I remember it... you're the one who wanted to make the deal... so you could go home and pick your melons.
Birkaç karpuzu var diye kendini büyük bir çiftçi sanıyor.
Got a few melons and thinks he's a big grower.
Biliyorsun, tüm isteğinin karpuzlarını halletmek olduğunu söylemişti.
You know, he said all he wanted was to get his melons in.
Adamın karpuzlarını halledin.
Get the man's melons in.
Karpuzları halledin.
Get the melons in.
Yalnızca arkadaşıma, bir kaç karpuzun teslimatında yardım ediyordum.
I'm just helping my friend, delivering some melons.
Şu karpuzlardan kurtulayım, hemen gidiyorum.
I just get rid of these melons, and I am gone.
Şu ana kadar ; ekibimi kaçırmayı, karpuzları kurşunlamayı... arkadaşımın bacaklarını kırmayı... ve sizin şerif yardımcılarından birini öldürmeyi başardı.
So far, he's managed to run off my crew... shoot up some melons... break my friend's legs, and kill one of your deputies.
Ölürsen karpuzlarını toplayamazsın ama.
You won't get those melons picked if you're dead.
Hanımlar, bugün Crenshaw kavununda, İngiliz cevizinde... ve avokadoda özel indirimlerimiz var.
Ladies, we have specials today on crenshaw melons, English walnuts and avocados.
Altın silah karpuz sepetinde paşanın kellesi halkımın egemenliği.
Gold rifles the head of the bashaw in a basket of melons the sovereignty of my people.
1946'da El Paso'da bir grup zengin, beyaz Amerikalïyï kavun toplatmak için Meksika'ya kaçïrïrken tutuklanana kadar temiz.
There's nothing on him until'46 when he was picked up in El Paso for smuggling a truckload of rich, white Americans into Mexico to pick melons.
İşte istediğin kavunlar.
Here them melons you want.
Colorado'da devam eden bir grev var ve karpuz toplatmak için sizin gibiler gerekiyor.
The thing is, there's a strike going on in Colorado, and they need men like you to pick melons.
O küçük taş gibi karpuzlarını.
Them little melons all pink and tight.
Karpuzu soğutmalı!
We have to cool down the melons!
Sevgili buzdolabı, karpuzu soğutabilir miyim?
Dear fridge, may I cool down my melons?
Su karpuzu soğutur.
The water will cool down the melons.
Karpuz?
The melons?
Biraz karpuz ayırın!
Leave some of the melons!
Daha karpuz yemedi.
She hasn't eaten the melons yet.
Karpuz sever misin?
Do you like melons?
İri kavunlar.
Big melons.
Taze kavunlarım var!
Fresh melons here!
Bak şimdi her şeyimiz var.
Melons, cucumbers.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]