Merak edecek bir şey yok traducir inglés
110 traducción paralela
Merak edecek bir şey yok.
You haven't got anything to worry about.
Çok daha önceden çağrılmaları gerekirdi tabii ama yine de çok geç sayılmaz bence. Üstat, merak edecek bir şey yok.
They ought to have been sent for long ago, but I don't think... it's to late yet.
Merak edecek bir şey yok.
Nothing in the world to worry you now.
- Merak edecek bir şey yok, boşver.
- Nothing to worry about, drop it.
Merak edecek bir şey yok.
Nothing to worry about.
Şimdi, bak, sevgili dostum, merak edecek bir şey yok.
Now, look here, my dear fellow, there's nothing to worry about.
Merak edecek bir şey yok.
There's nothing to worry about.
Kendisi iyi olduğu sürece, merak edecek bir şey yok gibi.
As long as she's okay, I'm not worried.
Merak edecek bir şey yok.
You've got nothing to worry about.
Merak edecek bir şey yok.
There's nothing to worry about at all. 104 °.
- Merak edecek bir şey yok.
- No, nothing to worry about.
Merak edecek bir şey yok...
- Yes. There's nothing to worry about, don't...
Evet, bu konuda merak edecek bir şey yok hanımefendi.
Yes, you have nothing to worry about on that account, madam.
Ama merak edecek bir şey yok, dedin?
But there's nothing to worry about?
Merak edecek bir şey yok hanımlar ve beyler.
Just carry on with the game.
Bu çiftin normalde olması gerektiği gibi gün ışığında değil de böyle erken saatte evlenmesi hakkında konuşacak ya da merak edecek bir şey yok.
There is nothing to wonder or talk about if this couple has married so early in the morning and not as normally done in the light of day.
Oh, merak edecek bir şey yok.
Oh, no need for concern.
Kays, ı merak edecek bir şey yok
Even in this plight you worry only about Kaish.
Merak edecek bir şey yok.
There's no need to worry.
Merak edecek bir şey yok.
Now, don't worry.
Merak edecek bir şey yok, Bayan Sommers.
There's nothing to worry about, Mrs. Sommers.
Merak edecek bir şey yok.
Not to worry.
Yapmış olduğunuz operasyonla ilgili merak edecek bir şey yok artık!
No wonder neither of you could do that appendix operation.
Merak edecek bir şey yok. Sadece arabayı çarptım ve tekrar çalıştıramadım. Sadece buralarda geziniyordun, herhalde?
A little bump but I could not get it started again and had to come walking, is not it?
- Merak edecek bir şey yok komutanım.
- You have nothing to worry about, sir.
Merak edecek bir şey yok Marvin.
There's nothing to worry about, Marvin.
Merak edecek bir şey yok, Monica.
There's nothing to wonder about.
Merak edecek bir şey yok Bayan.
Nothing to worry about, ma'am.
Merak edecek bir şey yok.
Nothing to get worked up about.
- İyi, umurumda değil ki, kalmam imkansız, merak edecek bir şey yok.
- Fine, anyway i don't care, i can't fail, so, not to worry
Merak edecek bir şey yok.
Don't worry, Mr. Knapp.
Merak edecek bir şey yok.
Everything will be fine.
Merak edecek bir şey yok.
There's nothing interesting.
- Merak edecek bir şey yok.
I'm kind of worried about the next change of clothes. There's nothing to worry about.
O zaman merak edecek bir şey yok.
Then there's nothing to worry about.
Çocuklar, merak edecek bir şey yok.
Guys, we got nothin to worry about.
Tamam, o hâlde merak edecek bir şey yok.
OK, OK, I won't worry then.
Cukor dedi ki : " Merak edecek bir şey yok.
Cukor said, " Don't worry about anything.
Merak edecek bir şey yok.
You have nothing to worry about.
Merak edecek bir şey yok.
He's on his way.
Merak edecek bir şey yok.
There's no cause for worry.
- Merak edecek bir şey yok.
Everything's all right.
Jeffrey ile ilgili merak edecek bir şey yok.
You have nothing to worry about with Jeffrey.
Bu kırık sadece düşmenden kaynaklanıyor. Bence merak edecek bir şey yok.
It's injures from falls, a bit nag But I think nothing to worry about
Merak edecek bir şey yok.
No need to worry.
Merak edecek bir şey yok. Bir dakika lütfen.
It's all right folks, just a second, please.
Senin bodrumunda yarım zekalı bir şey kilitli değil ve merak edecek bir karın da yok.
You have no halfwitted thing locked in your attic... and no woman to worry about, either.
Şimdi hepiniz gerçek milyonerlersiniz, merak edecek hiç bir şey yok.
Now that you're all millionaires, you have nothing to worry about.
Yine de merak edecek bir şey yok.
However, not to worry.
Merak edecek bir şey yok.
That's nothing to worry about.
Merak edecek bir şey yok.
- Oh, yeah, she's fine.