Mesafe traducir inglés
3,488 traducción paralela
Yeterince mesafe var.
You have an inch.
Yüzmek için mesafe epey uzun.
It would be a long swim.
Tabii sonunda mesafe ilişkiyi mahvetti.
Eventually, the distance killed it.
Gördüğünüz üzere, uzak mesafe tarayıcısında bir uzaylı gemisi buldum.
As you can see, I've picked up an alien ship on the long-range scanner.
Ben çocukken, bir başkaldırı adil bir mesafe uzaklıkta bir komşu il patlak verdi.
When I was a child, a revolt broke out in a neighbouring province a fair distance away.
Lance Sullivan yine çok uzun mesafe koşarak sayı yaptı.
That is another big-time carry for Lance Sullivan.
Dallas deplasmanındaydık, son hakkımızdı ve mesafe uzundu.
It was third and long in Dallas.
176 yarda hafife alınacak bir mesafe değil.
176 yards is a tall order.
Uzun mesafe.
Long distance.
Biraz mesafe istiyorsun.
You want your space.
Araya mesafe koyuyor, değil mi?
He's pushing you away?
Gob, kız arkadaşının bir saatten az bir süre sonra 18 yaşına girmesinden itibaren bir yıl içinde çok mesafe almıştı.
Gob had come far in the year since his girlfriend, was less than an hour from turning 18.
Martin'le araya mesafe koymak için bir sürü neden bulabiliriz.
Yeah, well... there are lots of reasons to keep your distance from Martin.
Bizi ayıran yalnızca mesafe değil, zaman da...
We are parted by distance, but also by time.
Anladın mı? Bir mesafe var.
You know, there's a distance there.
Dediğinizden anladığım kadarıyla güvenli mesafe epey uzak olmalı.
From what I hear about you, that'd have to be pretty damn far.
Kapa çeneni, lütfen kısa mesafe atlamalar zordur.
Shut up, please, short hops are difficult.
Epey uzak bir mesafe.
Ooh. That's a fair way.
İki kişi birlikte yaşamayı bıraktığında belli bir mesafe olur elbet ama eskisi gibiyiz işte.
So when two people don't live together anymore, they're obviously a little less close, but we're no less close than that.
Belçika kısa mesafe beygiri.
He's a Belgian quarter horse.
Senin ve benim aramızdaki mesafe.
The distance between you and me.
Gelsene, kaçıracaksın,... uzun mesafe koşucusu sayılmaz.
Come on, you're going to miss it, he's not exactly a long-distance runner.
Aramıza mesafe koyalım.
Let's put some distance between us.
Oldukça uzun bir mesafe geldik.
Well, this is quite a haul.
Sana mesafe vereceğim.
I'll give you space.
Ve mesafe, istediğin şey buysa, o zaman..
And if space is what you want then...
Kendi içinde mesafe koyuyor, İncil den alıntı yapıp ağlıyor
He keeps his distance inside the cave and quote the Bible and crying.
O çocukla arana mesafe koymalısın.
You set boundaries with this kid.
Ve benim kardeşlerimle arama koymam gereken bir mesafe.
And mine... to set myself apart from my brothers.
Anlattığı olaydan çok etkilenip Minnie ile arana mesafe mi koydun?
You were shocked by the story and distanced yourself from Minnie?
30 metreden fazla mesafe yoktur.
You couldn't have been more than 30 yards away.
Aramızda epey bir mesafe vardı ama beden dili apaçık görülüyordu.
He was quite a way away, but the body language was pretty clear.
Hedefle olan mesafe 150 metre.
Distance to target 150 meters.
Kısa mesafe koşucusu stilinde yazıyorum.
I was a sprint-style writer.
Yakın mesafe mi?
At close quarters?
Yakın mesafe muhaberesi, dostum.
CQB, man.
Yakın mesafe miyopu olarak adlandırılan bir durum var.
There is a thing called, uh, near work myopia.
Mesafe uzun ama.
It's a long hike.
Kısa mesafe bile yok.
Not even a text.
Tabii, olayın üstünden neredeyse bir ay geçtiği için izler silikleşmiş ama yine de yaklaşık otuz kiloluk bir yükü bilinmeyen bir mesafe boyunca.. ... sürükleyebilecek boyutta bir hayvandan bahsediyoruz.
Of course, there's been nearly a week for the tracks to degrade, but... we're still talking about an animal of sufficient size to drag a 60-pound load an unknown distance.
Ted'le aramda bu kadar mesafe kaldı, tamam mı?
I-I'm just this close with Ted, okay?
Batıya... bir günlük mesafe.
Uh, west- - a day's drive.
Sarah Lepage, yaş 20, McGill Atletizm takımında orta mesafe koşucusu.
Sarah Lepage, 2O years old, middle distance runner on the McGill Athletics Team.
Bana çok güçlü bir şey lazım Yakın mesafe için.
I need something with a strong... at short distances.
- İyi bir uzak mesafe merceği istiyorsun.
- You want a good telephoto.
Büyük ihtimalle güçlü görünüp sürtük gibi davrandığım daha sonra mesafe koyup vajinamın dişlerini olduğuna dair garip ipuçları gönderdiğim için.
It's probably because I come on really strong and pretend to be all slutty, and then I freeze up right away and get distant and drop weird hints that my vagina has teeth.
Gayet iyi bir mesafe yakalamıştır.
That's a good distance.
Ama mesafe bırakıyormuşsun gibi göstermemeye çalış.
But try not to make it look like you are keeping your distance.
Her şeye rağmen, sen çok mesafe katettin.
After all, look how far you've come.
[Siren mesafe ağıtlar]
[siren wails in distance]
Mesafe.
Boundaries.