Mine traducir inglés
65,699 traducción paralela
- Benim kapıdakileri deniyorum.
I'm doing mine.
Evet. Benim.
Yeah, it's mine.
O zaman, kendim başa çıkarsam, acıyı sadece ben çekerim dedim.
I blew it. At the time, i thought if I dealt with it myself, the pain would only be mine.
Belki de benim değil de senin arkadaşlarındır.
Maybe they're your friends, not mine.
O benimkileri hep bulamıyor.
He doesn't always find mine.
Onun yüzünü biliyorlar olabilirler ama benim yüzümü bilmiyorlar.
They may know his face, but they don't know mine.
Senin beynindeyiz, benim değil.
It's your brain, not mine.
Benim harcadığım zamana bile ancak değiyorsun.
You're barely worthy of mine.
Onların ortağı mısın, yoksa benim mi?
Whose partner are you... theirs or mine?
Ya da benim içimde kapana kısılmış bir yarrak olabilirsin.
Or a cock trapped in mine.
Git de kendi götünü kokla, o benim.
Hey, sniff your own ass! He's mine!
Parti alanından çıkınca kellen benim.
The moment you set foot outside these party walls, you're mine.
Kanlı Yarış benim.
The blood drive is mine!
Bu yarış benim.
The race is mine!
Daha önemlisi benimki de uçar.
More importantly, so would mine.
Ben kendiminkinin icabına bakacağım.
I'll fight mine.
Ben kendiminkini icabına bakacağım.
I'll fight mine.
Bana ve aileme yaptıklarından sonra hak ettin bunu ama.
You deserve it, though, after what you did to me and mine.
- Evet. Bir hastamla ilgili.
It's a patient of mine.
Hanımlar, maalesef canlarınızı alamıyorum.
Ladies, unfortunately your lives are not mine to take.
Senin sözüne karşı benimki.
It's your word against mine.
Anneme doğruyu söylemem konusunda bir arkadaşım beni ikna etti.
A good friend of mine convinced me I should tell her the truth.
- Sen de benimkini.
- And you're threatening mine.
Ben de kendi kavgama döneyim.
I'll go battle mine.
Onları geri alamayacağımıza göre bendeki hatırasını al.
Since we can't get those back... Take one of mine.
Alec'in ve benim hayatımızı kurtardın.
You saved Alec's life and mine.
Benimdir.
It's mine.
Artık kendi sorunumu çözebilirim.
Now I can fix mine.
Benim de.
Mine too.
- Yurievich benim.
Yurievich is mine.
Thea, 3 deyince ayağını mayından çek.
Thea, on the count of 3, take your foot off the mine.
Onları halledeceğim mayını devre dışı bırakacağım ve size yetişeceğim.
I'm gonna take care of them, disarm the mine, and I'll catch up with you.
Ben suçlamayı bıraktım.
I am done blaming myself for mine.
- Benimkini kullan. Koridorun sonu.
Just use mine down the hall.
Benim olamaz mı?
Why can't it just be mine?
Bertie, bu Dustin, eski bir arkadaşım.
Uh, Bertie, this is Dustin, an old friend of mine.
- Benim projemi kaldırdıkları için.
- Because they made me take mine down.
Bir arkadaşım geçmişimin yakama yapışması gerekmediğini söyledi.
A friend of mine told me that my... My past doesn't have to be my anchor, and I think my past is what was...
Neyse, bunlar benim iki buluşum.
Anyway, these are two inventions of mine...
Oliver Queen benim.
Oliver Queen is mine.
İyi bir dostum, kora kor mücadele vereceksen yanarsın dedi ama sonra başka bir arkadaşım bu akşam çok korkutucu bir olayı atlattı çünkü desteği, bir ekibi vardı.
A good friend of mine told me that if you're going to try to fight fire with fire, you're gonna get burned, but then another friend of mine came through something pretty scary tonight because he had backup, a team.
Ben de intikam yolculuğunda ona yardım ettim çünkü o sıra benim babamı öldürmüştün!
You killed his father, and I helped him in his pursuit of vengeance because by then you'd killed mine!
Bir dostum kayıp.
A friend of mine is missing.
Bir dostumu öldürecekti.
He was gonna kill a friend of mine.
Geçenlerde bir dostum Moğolların nasıl deri yüzdüğünü öğretti.
A friend of mine recently showed me the skinning technique used by hunters in Mongolia.
- Aslında babanı tanıyordum. O da beni tanırdı. Çeviri :
Actually, I knew your father, and he knew mine.
Eski KGB ajanı olan bir arkadaşımdan.
It's from old friend of mine, former KGB.
- O benim!
- He's mine.
Bırak ben de kendi evimi kurtarayım.
Let me go save mine.
Ben, kendi hayatımı anlatmadım.
Haven't told you about mine.
Benden almış.
It's mine.