Mint traducir inglés
1,735 traducción paralela
Amerikan darphanesi 1792'de kuruldu.
US mint was founded in 1792.
O ise nane çayı.
He had a mint tea.
Scott Larson adlı bir adam darphanede çalışıyormuş..
Yeah, a guy named Scott Larson. He used to work at the US Mint.
En sevdiğim dondurma- - Ekstra naneli.
My favorite ice cream flavor is- - double mint chip.
Mentollü, çilekli şuraya baksana!
Mint flavour, strawberry flavour, look at that!
Nane şekeri al bir tane.
Look, just have a mint.
- Bir tane bari al.
- Take a mint.
Nane şekeri istemiyorum.
I don't want the mint.
Nane şekeri yardımına ihtiyacın var mı?
You want some mint jelly with that?
- "Disher-Naneli" mi?
- "Disher-Mint"?
Bu Disher-Naneli sakızı.
This is Disher-Mint gum.
Biliyor musun, onca yıldır nane şekeri sevdiğimi sanırdım, meğer asıl sevdiğim naneymiş.
You know I always thought I liked mint, but what I really like is spearmint.
Oturmuş nane şekerinden bahsediyorsun.
You're talking about mint.
Tüm sakızlar aynı değil diye yedirmeye çalışıyorlar insanlara.
Think there's different kinds of mint.
Dostum, hala yeni gibi.
Yo, man, it's still in mint condition.
Yeni gibi, dostum.
It's in mint condition, man.
Naneli olmalı.
Must be mint.
Çimen ve limonata kokusu, biraz da nane.
Grass and lemonade and a little bit of mint.
Nane kokusu varsa, 1920'li yıllarda olmalıyız.
Just a hint of mint, it must be the 1920's.
"Çift Baskılı Tersyüz Peni" ya da "Öpüşen Lincolnler" Aralık 1917'de kaza sonucu basıldılar. Kazanın sebebi, bir kadının bir anlığına görünen ayak bileğinin Philadelphia Darphanesi'nde çıkardığı isyandı.
"The Inverted Double-struck Penny" or "Kissing Lincolns'was mistakenly minted in December of 1917, when a brief glimpse of a woman's ankle caused three days of rioting at the Philadelphia Mint."
Son parçamız, temiz durumda bir 1917 "Öpüşen Lincolnler".
Our last item up for bid is a mint condition 1917 "Kissing Lincoln" penny.
- Nane alır mıydınız?
- Would you like a mint?
- Nane?
- Mint?
Nane çayı, meyveli turta...
- Mint tea, fruit tart...
- Hayır her katılımcının, tuvaletten bir nane alıp 10 saniye dillerinin üstünde tutması gerekiyor.
- No. Each participant is required to pick a mint out of the toilet and hold it on their tongue for 10 seconds.
Belki Jared, tuvalet nanesini emdirttiğin için, gözünü morartmıştır.
Maybe Jared gave you that shiner after you made him suck on a toilet mint.
uzum, cilek, kavun, nane.
Grape, strawberry, melon, mint.
Aynen şey gibi ne zaman bir kapı çarpması duysan ağzında madeni bir para tadı duyarsın, ya da tam tersi.
Like, um, every time you hear a door slam, you get a taste of mint in your mouth or vice versa.
Franklin mağazası müşteri hizmetlerine hoş geldiniz.
you've reached customer service at franklin mint.
Harika bir şey.
48 Mint.
Nane yeşili olduğunu söylemeye gerek bile yok. Bu nane yeşili değil ki.
Not to mention, it's mint.
Hey, tampondaki bu zımbırtıyı görmüyor musun?
This is not mint. Can you not see this ding in the bumper here?
- Nane çayı?
Mint tea?
O kaslar için bir servet verebilirim.
you could crush mint on those abs.
Şuradan bir nane cikleti al.
Get me a mint gum from there.
Torpili nanenin arasına karıştırırım.
I will mix the torpedo with mint.
Al şu nane çikletini at ağzına. At, at.
Put this mint gum in your mouth.
Fazla kokma, unutma rakı iter, nane çeker.
Remember raki repulses mint attracts.
Taşo'ya verdim, sana da vereyim al.
- Mint gum. I'll give you one too.
Nane şeker.
Mint attracts.
Ama elimizde sadece iki tane e, bir tane a ve ilginç bir şekilde üzerine z harfi basılı naneli şeker var.
Except we only have... Two e's, an "a" and a curiously strong breath mint with a "z" on it.
Nane ister misin?
Would you like a mint?
Naneli şeker?
Mint?
-... naneli şeker mi satıyorsun?
- mint merchant?
Yatakta aslan gibiyimdir.
I'm mint in bed.
Kekikle nane de koyarız.
We'll pour it over some dried mint and oregano.
Bir şey olmaz. Naneli şekerim var.
I'll be fine, I'll have a mint.
Londra'da profesörlük, milletvekilliği ve darphane müdürlüğü yaptı.
He became a professor, an MP, and then Warden of the Royal Mint here in the City of London.
Darphaneden Kraliyet Cemiyeti'ne kadar yaptığı düzenli yürüyüşlerde... matematikten çok teoloji ve simya üzerine düşünmeyi tercih ederdi.
On his regular trips to the Royal Society from the Royal Mint, he preferred to think about theology and alchemy rather than mathematics.
Yani çocuk acayip zengin.
I mean, he's so mint.
Nane çayı ister misin?
Mint tea?