Minute traducir inglés
74,324 traducción paralela
A0'dan 20 dakikalık bir gecikme söz konusu.
There's a 20 minute delay from the a.O.
Sizinle oyun oynayarak harcadığım her dakika beni şu işten uzaklaştırıyor.
And every minute I have to spend playing games with you, Takes me away from that work.
Bu saçmalıklara bir an olsun inandın mı?
- I am. You believe that bullshit for one minute?
O kapıdan çıktığın anda zamanda donarsın. Bildiğini sandığın şey de öyle.
The minute you step out that door, you're frozen in time, and so is what you think you know.
- Son anda karar verdim.
- It was a last-minute decision.
Bir dakikan var mı?
You got a minute?
O denli aptalsanız, Başınıza ne gelir?
If you stop pushing back against them here, every minute, if you are that stupid, what do you get?
Tahran'da uçağa bindiği an haber aldım.
I was alerted the minute he boarded the plane in Tehran.
Burada olduğunu bir dakika öncesine kadar bilmiyordum.
I didn't know she was here, Saul, till a minute ago.
Bekle.
Wait a minute.
Araba her an gelebilir.
I can't right now, Max. The car will be here any minute.
Bir delta ekibi ekstra güvenlik hizmeti veriyor.
A team of Deltas is providing an additional layer of security. Wait a minute.
Her an gelebilirler.
They could be here any minute.
Bir anlığına kendinizi başkanın yerine koyun.
Step into the President's shoes for a minute.
Her an kovulmayı veya tutuklanmayı bekliyorlar.
Half of them are expecting to be fired - or arrested any minute.
Bize müsaade eder misin?
Give us a minute, will you?
Bir dakika bekleyebilir misin, lütfen?
Can you just wait here a minute, please?
Bir dakika bekle.
Wait a minute.
- Bir dakika.
- Just a minute.
O paylaşımların bir buçuk milyonu videonun yayınladığı dakika yapılmış, bu nasıl mümkün olabilir?
One-and-a-half million of those posts came within a minute of the video being released. How is that possible?
21 dereceyi geçtiği an bütün bebekleri bırakıyorlardı.
The minute it goes above 70 degrees, babies are just abandoned
1 dakika 40 saniye kaldı.
- Whew. - 1 minute 40 seconds left.
1 dakika 34 saniye.
1 minute 34 seconds.
Biraz konuşabilir miyiz Dawn?
Dawn, um... I need a minute.
Ve tam o anda,
And that very minute,
Gelmek üzere.
Any minute now.
- Nerede? - Bana biraz... bir dakika.
- Just give me... give me a minute.
Laurie'yle bir dakika konuşabilir miyim?
Do you mind if I speak to Laurie alone for a minute?
Son beş dakika. Beş dakika.
Your five-minute call.
Bir dakika izin verir misin?
Can we have a minute?
Her dakika bekliyoruz, bu insanlara karşı saygımızı gösteriyoruz... 15 hücre var, Kasuma.
Every minute we wait, we show kindness to these people... There were 15 cells, Kusuma.
Tabi.
Can I come in for a minute? Yeah.
Bir dakikalığına.
Just for a minute. Please.
Sadece bir dakikalığına, Isaac.
It's just for a minute, Isaac.
John, bir dakika dışarı gelebilir misin?
John, can you come out for a minute, please?
Bak, ATB her an orda olabilir.
Look, CTU should be there any minute.
Bekle bir dakika, benden gerçekten o diskteki verileri kurtarmamı istemiyorsun, değil mi?
Uh, wait a minute. You're... you're not actually asking me to repair the drive, are you?
Ama, ama bekle bir dakika.
But... but wait a minute.
Benim, bir dakikaya ihtiyacım var.
I'm, uh... I'm gonna need a minute.
Tamam, bekle bir dakika.
Okay, wait a minute.
Bir dakika bekle.
H-Hold on a minute.
Ekmeği kızartıyor ama yelkovan beş dakika geri kalıyor.
It toasts the bread, but the minute hand falls behind five minutes.
Seni bir dakikalığına ofisime alabilir miyim?
Can I see you in my office for a minute?
Eve gelir gelmez, onu kayganlaştırıcıya buladım ve her bir altın santimini götüme soktum.
The minute I got home, dipped him head to toe in lube and took every golden inch up my ass.
Bir dakika.
Give me a minute.
Bana bir dakika ver yeter.
Just give me a minute.
Bir dakika bekleyemeyeceğimi düşünüyorum.
I don't think I can wait a minute.
Bir dakika biliyor musun Seks çılgınlığı ve bir sonraki O sadece deli.
You know, one minute she's sex-crazed and the next she's just crazed.
Ben yaptım, ama maalesef, Yeni başladım On dakikalık mola.
I do, but unfortunately, I just started my ten minute break.
Bir dakika oldu.
Oh. - Yep... it has. - Well, it's been a minute.
Dur.
Wait a minute.