Muhtesem traducir inglés
26,513 traducción paralela
Muhteşem bir konum...
It's a fantastic location...
Beni buraya çağırdığınızda, yine berbat bir gün olacak sanmıştım ama bu muhteşem! Vay canına.
Wow.
Ve muhteşem yalanlarını destekliyoruz.
and support this great lie of yours.
Muhteşem bir ameliyat olacak.
This surgery's gonna be amazing.
Muhteşem.
That's amazing.
Sen şimdiye dek tanıştığım en muhteşem kadınsın.
You are the... most adorable woman I've ever seen right now.
Muhteşem bir şey hissetmek ister misin?
You want to feel something unbelievably awesome?
Hayır, neredeyse acil serviste torakotomi yapacaktık. Yapsaydık muhteşem bir şey olurdu.
No, I mean, we almost got to do a thoracotomy in the E.R., which, you know, would have been amazing.
Bize muhteşem bir ödül sözü verildi!
We have been promised such great reward!
Karanlık Lord daha şimdiden muhteşem bir hediye veriyorsa, bilahare kimse Mather'ı bulamadığında kim bilir ne kadar büyük bir ödül verecektir?
Well, if the Dark Lord is offering a great reward now, how much greater a reward will he offer later when none have found Mather?
Bu muhteşem.
Oh, that'd be grand.
Daha da muhteşem olur.
It's even more fabulous. [Laughter]
- Vay canına, bu gerçekten muhteşem.
- Yay, this is awesome.
Muhteşem olmuş.
Excellent work
Muhteşem, muhteşem.
Beautiful. Beautiful.
Om ve benim asla muhteşem bir aşk hikâyemiz olmadı.
Om and I never had an amazing love story.
Muhteşem bir parti.
Amazing Pam / -
Detaylar muhteşem.
The detail is amazing.
Tıpkı bir korsana benziyordum ve sınıf arkadaşlarıma bu muhteşem geliyordu.
In reality, I looked like a pirate and everybody in my class thought it was awesome.
Muhteşem göğüslerim suratındayken, sen hala davayı mı düşünüyorsun?
My perfect breasts are in your face, and you want to talk about the case?
Muhteşem bir fırsatı senden çaldım...
I stole an amazing opportunity from you...
Bilmiyorum. Çünkü o, bilirsin, süper yakışıklı ve muhteşem biri, aynı zamanda aşırı havalı ve genital kılları bile çok iyi.
I don't know, because he's, you know, super handsome and amazing and a super-cool guy who's rich and has amazing pubes.
"Gey olmak muhteşem bir şey çünkü istediğimizle yatsak da sevgili olabiliyoruz," şeyine ne oldu?
What about the whole "it's so awesome we're gay "'cause we can sleep around and still be in a relationship " thing?
Muhteşem.
Magnificent.
Bu muhteşem bir şey.
That's awesome.
"Bizi kurtarması için muhteşem insan John Alden'ı tutacaklar."
They'll hire the great John Alden to ransom us. "
Muhteşem acı devri geçip gidiyor.
The great circle of pain rolls on.
Ve muhteşem bir ilk öpücükle bitirdi.
And he finished it off with the perfect first kiss.
Günbatımında muhteşem olmalı.
Must be gorgeous when the sun goes down.
Yarın kilidi açtığımda orada muhteşem bir şey bulmayı umuyorum elbette. Ama bir parçam büyük sırrı açığa çıkardığım zaman hiçbir şey bulamamışım gibi olacağını biliyor.
Of course I want there to be something amazing when I open that locker tomorrow... but part of me knows, when I do finally get my big reveal,
Bak, Em, itiraf etmeliyim. Bu gece gerçekten muhteşem oldu. - Güzel.
You know, Em, I have to admit, tonight has really been a blast.
- On muhteşem yıl geçirdik.
- We had ten amazing years.
Bir şekilde muhteşem bir karşılaması var.
For some reason, it has excellent reception.
Fikir muhteşem.
The idea is great.
Bu muhteşem gözlükleri tak.
Wear these magnificent sunglasses.
Muhteşem hissediyorum.
I feel fucking great.
Maalesef, kaçırılman muhteşem bir hikaye olmasına rağmen, Zane'in katilin bulmaya yaklaşamadık.
Sadly, despite your abduction being a fantastic story, we're still no closer to finding out who killed Zane.
- Muhteşem.
- Excellent.
Bu rujum muhteşem.
I have this magnificent lipstick.
- Ne muhteşem bir fikir.
What a brilliant idea.
Bu muhteşem bir şey.
That's, you know - - It's fantastic.
Peki Walt her şeyden uzakta, muhteşem tatilimiz nerede?
So, Walt, where's the fabulous get-away-from-it-all vacation anyway?
Muhteşem.
Wonderful.
- Muhteşem.
- Lovely.
Muhteşem.
Fantastic.
Dr. Harrison gibi muhteşem doktorların kafalarında cerrahi bir ritim vardır.
Great doctors like Dr. Harrison have a surgical rhythm in their head.
Beni gözleriyle beceriyor gibiydi ve kulağıma muhteşem olduğunu bildiğim bir şey fısıldadı.
He practically screws me with his eyes... and whispers something that I know was amazing in my ear, and I'm supposed to say...
Sevgili ağabey, sana muhteşem bir fırsat için yazıyorum.
Dear brother, I write to you of a great opportunity.
Ve de onun muhteşem olduğunu söyledin.
And y- - you... said she was gorgeous.
Bu şarap muhteşem. İşletmecinizle görüşmek istiyorum.
I'd like to speak to a manager.
İlk aşkım hep bu muhteşem ülke oldu.
My first love... was and is our great country.