Müsaade ederseniz traducir inglés
457 traducción paralela
Eğer sadece biraz rahatlar ve arkadaşlığımızın ilerlemesine müsaade ederseniz tabii.
If you would only relax and let me improve our acquaintance.
Bir de, müsaade ederseniz.
Enfin, passons pour moi.
Cabal'i bana verip, Harding'le yalnız konuşmama müsaade ederseniz size söz veriyorum hava kuvvetlerinizin üçte birini yine göklerde göreceksiniz.
If you will give me Cabal... and if you leave me free to talk with Harding... I promise you you'll see your air force - a third of it, at any rate - in the sky again.
Müsaade ederseniz biraz yürüyüşe çıkacağım.
I think I'll take a little walk, if you'll excuse me.
Müsaade ederseniz, üstünüzü arayacağız.
Ifyou don't mind, gentlemen...
- Eğer müsaade ederseniz Sayın Hâkim...
- If you please, Your Honor...
Söylememe müsaade ederseniz dük ve mürebbiye arasında günahkar bir ilişki var.
If I may say, it lies in the sinful relation between the duke and the governess.
Bay McCoy, müsaade ederseniz derhal Batı'ya doğru yola çıkmak istiyorum.
Mr. McCoy, with your permission... I should like to leave at once for the West.
Müsaade ederseniz, önemli bir toplantım var.
If you gentlemen will excuse me, I have an important engagement.
Bir dakika müsaade ederseniz eğer.
Just a minute, if you please.
Müsaade ederseniz hanımefendi, size cesaret kazanmanız için bir sebep vereyim.
Ma'am, if you'll allow me, I'd like to give you cause for courage.
Müsaade ederseniz, psikoloji dersinden sözlü sınavım var.
If you'll forgive me, I have an oral psychology exam.
Müsaade ederseniz ekmekleri delikanlıya kendim vermek isterim.
- Thank you again. I would like to if you would permit me to lay them in the hands of the lad myself.
Bana bir kadın elbisesi verir ve ayini duymama müsaade ederseniz, giyerim.
But give me a woman's dress and I will wear it if you permit me to hear mass.
Müsaade ederseniz sizinle paylaşabilirim.
Permit me to share it with you.
Patron, müsaade ederseniz bir değil üç içerim.
If you allow me to drink I'll have three.
Müsaade ederseniz, gerçekten de toplanmam lâzım.
Really, if you'll excuse me, I must finish my packing.
Müsaade ederseniz Monsenyör adımları saymak istiyorum.
If I may, Monsignore, I'd like to count them.
- Müsaade ederseniz, içki için kalamayacağım.
- I won't stay for that drink, if you don't mind.
- Günaydın, eğer müsaade ederseniz önemli bir konferansa geç kaldığımı belirtmek isterim.
- MORNING. IF YOU'LL FORGIVE ME, I'M RATHER LATE FOR AN IMPORTANT CONFERENCE.
Müsaade ederseniz efendim, ben de prensese katılıyorum.
If you will excuse me, sir, I agree with the princess.
Müsaade ederseniz, Yoldaş, Amerika'dan gelen değerli misafirimize iki çift laf etmek istiyorum.
With your permission, Comrade, may I have a few words... with our illustrious visitor from America?
Müsaade ederseniz, Bay Ferrante beni eve bırakacaktı.
If you don't mind, Mr. Ferrante will see me home.
Müsaade ederseniz.
You'll excuse me.
Müsaade ederseniz bu istasyonda iniyorum.
If you'll excuse me, I'm getting out of this station.
Müsaade ederseniz kalsın.
If I may...
Şimdi de, müsaade ederseniz, yatacağım.
And now, with your permission, to bed.
Müsaade ederseniz Bayan O'Brien, Chiricahua kalesine ben giderim.
With your permission, Mrs. O'Brien, I would go to Fort Chiricahua.
Müsaade ederseniz, bu davaya benzer bir askeri davada Fransız bir savcının yaptığı....... konuşmayı okumak istiyorum.
If I may say so, more pertinent to the legal basis of the case, I have the address of the French prosecutor before the international military tribunal.
Şimdi müsaade ederseniz, gidip bavullarınızı getireyim.
If you'll excuse me, I'll go fetch your bags.
Şimdi müsaade ederseniz, biraz uyumak istiyorum.
And now, if you'll forgive me, I must catch up on a little sleep.
Müsaade ederseniz ben yalnız gidebilir miyim Komiserim?
Maybe I can go?
Senatör Prentice, eğer biraz daha müsaade ederseniz! ...
If you would indulge me for a moment, sir.
- Şimdi, eğer müsaade ederseniz.
- Now, if you'll excuse me.
Eğer müsaade ederseniz köprü artık kapalı.
If you don't mind, Mr. Munceford, the bridge is secured.
Müsaade ederseniz,
President of the Irish Teamsters.
Müsaade ederseniz bu geceki resital için alıştırma yapmalıyım.
And now, if you'll excuse us, er, I have to practice a great deal of practice before tonight's recital.
Şimdi bana müsaade ederseniz, hazırlanmak için sadece birkaç saatim var.
Now, if you'll excuse me, I'll need a few hours to prepare.
Müsaade ederseniz asansörü hemen çalıştırayım.
If you will permit me I shall now send the lift.
Biraz müsaade ederseniz, birazdan dönerim.
If you'll excuse me for one moment I'll be right back.
Şimdi müsaade ederseniz babama telefon edeceğim.
If you'll excuse me, I'll telephone my father.
- Müsaade ederseniz, size her şeyi anlatacağım.
- Well, sir, if you'll allow me, I'll explain everything.
Kabin amirinin yolcuları denetlemesi bitene kadar kalmama müsaade ederseniz buradan ayrılacağım ve sizi asla bir daha rahatsız etmeyeceğim.
If you let me stay until the purser's checked all the passengers... I'll leave your cabin and will never bother you again.
Şimdi müsaade ederseniz, taksi çevirmem lazım.
Now excuse me, I'm going to catch a cab.
Size bazı şeylerden bahsedeceğim. Bana biraz müsaade ederseniz, tamam mı?
I'll read you the figures and let you tell me, okay?
Müsaade ederseniz aslında var, Sayın Yargıç.
I would indeed, your honour, with your kind permission,
Hey, ahali... Eğer müsaade ederseniz bende katılacaktım oyuna...
Well, folks... if I may be allowed to join you...
Müsaade ederseniz arkada bazı işlerim var.
You'll excuse me, I have some work to do in the back.
Bana müsaade ederseniz, Kaptan.
If you'll excuse me, captain.
Müsaade ederseniz silahları balistiğe yollayacağız.
If you permit, these weapons go to the laboratory.
- Müsaade ederseniz?
- May I?