English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ N ] / Nafile

Nafile traducir inglés

387 traducción paralela
" Nafile Kontes.
" Useless, Countess.
Efendi Baynes kendi boynunu asılmaktan kurtarmak için nafile çabalarını kanıtlamakta yeterli.
Master Baynes will have enough testifying... in a useless effort to keep his own neck from the halter.
Çünkü sen doktorun nafile işler -
'Cause you say he's a as vain as...
Ama, içinde Tanrı'nın ruhu yokmuş ve içinde Tanrı'nın ruhu olmayan kişi dünyanın bütün zenginliklerine ve gücüne sahip olsa da nafile çünkü yüreği huzura ermez.
But the spirit of the Lord was not upon him. And he that hath not the spirit of the lord within him... all the power of the world and the riches of the earth... shall not avail for his heart will be troubled.
"Nafile yaşamaktan sakın."
"Beware you do not live in vain."
Size yardım edebilmek için mümkün olan herşeyi yaptım ama anlıyorumki nafile.
I've done everything possible to help you but I see it's been in vain.
Çabaların nafile.
Wont do.
Savaşmanız nafile.
It's useless to fight on.
Gallagher, buradakiler için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım ama nafile.
Gallagher, I've tried my best to do the right thing by the men, but it's just no use.
O kadar karanlıktı ki, nafile, insan göremezdi- -
It was so dark, Mon Dieux, you could not see beyond...
Kafamı patlatsan da nafile.
Don't matter if you beat my brains out or not.
Severim sandım ama nafile.
I thought I would, but I don't.
Sanırım senden partiye bensiz gitmeni rica etmem nafile?
I don't suppose there's any use asking you to go on without me?
- Senin kocan gibisine nafile.
Not a husband like yours.
Nafile soruyorum.
I question it in vain
Herkes her yerde nafile bir arayışta - ne için?
Everyone everywhere is so involved in a fruitless search - for what?
Bu işin profesörü de olsan, nafile.
It's the professor who rakes it in.
Nafile.
No dice.
Cesaretim kırılacak zannediyorsunuz, ama nafile.
I suppose you expect me to be discouraged, but I'm not.
Menajer yardımcı olmaya çalıştı ama nafile.
The impresario has tried to help me out, but it's all in vain.
Bunca zamandır nafile çalışmışım.
It's all been too much for me this time.
Ne yazık, nafile yere yanıyorsun aşkından
Too bad all your love is completely in vain
Ben onu ikna etmeye çalıştım ama nafile...
I tried to convince her, but in vain...
Her şeyi denedi, ama nafile.
He tried everything, but to no avail.
Yağdırmayan Allah yağdırmaz arkadaş. Ne yapsan nafile gayrı.
If He doesn't want it to rain, it's pointless to insist.
Zaman ve duygular uyumlu ama nafile.
The time and the feelings match, but no dice in the place.
Borazan çalsan nafile.
Be quiet.
Kelimeler nafile artık.
My words fall in the emptiness
Çektiği tüm çilelerin nafile yere olduğunu görüyor.
She sees that all her suffering has been futile.
Onu bulması için birini buldum, Ama nafile
I've sent someone to look for him, but in vain
Kitle hareketlerini başlatmak kolaydır kısır döngü içinde kalan o nafile hareketleri.
It's easy to get mass movements going movements that move in vicious circles.
Yaptık elbette ama nafile.
Surely, but in vain.
# Dame adında Bir adam arıyorum ama nafile #
But I've been searching in vain for a guy named Dame
Gösteriş yapman nafile... seni işportacı!
In vain do you vaunt, pedlar!
- Doktor, nafile.
- Futile, doctor.
Konuşmak da istersin, ama nafile.
You try to talk but can't.
Şu kayalιklarda çok nal eskidi... ama nafile.
Knock a lot of horseshoes loose in them rocks... and all for nothing.
Nafile.
It's useless.
Nafile, komutanım.
It's no good, Commandant!
Tüm bu çabalar nafile.
It's all in vain, let me say it.
Ağlama, çünkü gözyaşların nafile,
Don't cry for the tears are wasted
onlar bile nafile akmamalı...
Let not also the years be wasted
- Ben zevklerini genişletmek istedim ama nafile!
I've tried to broaden his tastes but it's impossible.
Elimizde bir isim olmadan, ne öneride bulunsak nafile.
Without a name, all other proposals are meaningless.
Nafile okşayışları bırak, Alexandre.
No, no vague fondling, Alexandre...
Zaten bir deri bir kemik kalmış kadınların feryatları duyuluyordu. Ve nafile çabalar...
The death cry of thousands of young women who were already reduced to skeletons, and their... their futile attempts, which they knew by any logic that they can't succeed, to jump out from the lorries which take them to the gas chambers
Onu uyandırabilmek için her yolu denedik ama nafile.
We've tried everything we could to wake him, without success.
Hiçbir şey hatırlamıyorum. Öldürseniz nafile, hatırlamıyorum.
No, guys, I can't remember anything.
Bu hikaye içinde, herkes hastalıklı bir biçimde nafile ve boş yere birbirinin kuyusunu kazıyor.
In this story everyone chases everyone in an vain and useless hysterical mood.
Kazandığım para üstüne başına anca yetiyor ve bir çoban ne kadar çırpınsa nafile, işler yetişmiyor bir türlü.
The money I earn barely pays for clothing and whatever else a shepherd cannot produce himself.
Dediğin gibi belki nafile bir savunma ama...
I'll take the trial.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]