Nightmare traducir inglés
6,577 traducción paralela
Kabus gibi.
It's a nightmare.
Ama uzun bir uçak yolcuğunun ardından dinlenmek isteyen bizler için biraz akustik bir kabus oluyor.
But for those of us trying to get a bit of rest after an arduous crossing, a bit of an acoustic nightmare.
Resmi güvene almalı, bu kâbustan ivedilikle kaçmalıyız ve en kısa sürede beni bölmelisin.
We must secure the painting, escape this nightmare posthaste and you should interrupt me as soon as you can.
Dr. Carol bütün gün şu acil ameliyatlardan birindeydi. Yaklaşık sekiz saatlik bir kâbustu resmen.
Dr. Carol was tied up all day in one of those emergency surgeries, some eight-hour nightmare.
Yedi tanesinin yaşatacağı kâbusu düşünemiyorum bile.
But seven sounds like a recurring nightmare I've been having.
Rüya mı, kabus mu?
The nightmare.
Noel Gecesi Kabusu filmindeki gibi, ben de senin gibiydim.
A Nightmare Before Christmas, I was referring to you.
Sistem, içeride tuzağa düşmüş işçiler için mükemmel tasarlanmış bir kabus gibi görünmeye başladı.
The whole system begins to feel like a perfectly engineered nightmare for the workers trapped inside of it.
Burada kalıp almazsam geri götürürler, bu da tam bir kabus olurdu.
If I'm not here to sign for it, they'll take it back to the package place, and that is a whole nightmare.
Çok amaçlı bir kargaşa!
Why, it's a mixed-use nightmare!
Hayır, Rachel Berry, Senin ulusal rezilliğin
No, rachel berry, your national nightmare
Hayır, siz tekrar nasıl görüştünüz?
It's a living nightmare! What? No, it's-it's not weird at all.
Çok kötüydü. Kabus görmüşsün Silas.
You had a nightmare, Silas.
Araştırdığım ilk şeylerden birisi de "gölgeadam" ve "kâbus" tu.
And one of the very first things I looked up, was "the shadowman" and "nightmare."
Neyseki, annemle televizyonda, "Elm sokağında kâbus." filmini izlemiştim.
And I saw "a nightmare on elm street" with my mother, thank goodness, on cable.
Uyuya kalırdım ve bu kâbusu görürdüm.
So I fell asleep, and I had this nightmare.
Aynen, aynen. Wes Craven'in onlarla ilgili bir makale okuduğunu biliyorum.
Right, right, and I know Wes craven read an article about them, and that helped inspire "a nightmare on elm street"
Bu hepimiz tarafından üretilen bir kabus.
This is a nightmare produced by all of us.
Hakiki kabusunuz!
The original nightmare!
Gerçek olmadığını bildiğin korkunç bir kabus görürsün ama uykun öyle ağırdır öyle derindir, öyle lezzetlidir ki bir türlü uyanamazsın.
A dreadful nightmare you know is not real, but your sleep is so heavy, so deep, so delicious that you just can't wake up.
- Kabuslarıma giren çığlıklar gibiydi.
It was a deafening nightmare shriek.
Sadece bir rüya olana dek.
Like a bad nightmare
Benim içinse bir kâbusun başlangıcı.
And for me... my nightmare is only beginning.
İlk hece "alp" kelimesinden geliyor. "Kâbus" un Almancası.
The first comes from "alb," and the German word "nightmare".
Senin en kötü kabusun
♪ Your worst nightmare ♪
Böyle bir şey, en büyük kabusundur.
Something like this, it's your worst nightmare.
Hatta bazen Ash kabus gördüğünde yatağımıza gelir ve aramızda yatırırız.
Sometimes when Ash has a nightmare, he even climbs into bed with us.
Tatlım, kötü bir rüya, kâbus görmüşsün.
Honey, that was a bad dream. You were having a nightmare.
Önce kâbusu gördüm sonra uyandım ve canavarı gördüm.
First, I had the nightmare, then I woke up and saw the monster.
- Bence sadece bir kabus yaşıyor.
- I think she's just having a nightmare.
Ama gerçekte öyle değil. Bu tam bir kabus.
But in reality, on the inside it's a fucking nightmare.
Girdiğimiz kabus hakkında hiç bir fikrin yok...
You have no damn idea of the nightmare we're headed for.
Lanet bir kabus gibisin.
You... you are much more of a fucking nightmare than you've ever been.
Ve hepsi uykudayken çıkacaktım ama bir kabus gördüm çığlık attım, herkes uyandı ve askerler geldi.
I intended to leave while they were still asleep but I had a nightmare and I screamed and I woke'em all and brought the soldiers running.
Bak, birbirimizle görüşecek pek zamanımız olmadı, işim son zamanlarda kabusa dönüştü.
Look, I'm sorry we haven't had much time to see each other, but work's been a nightmare lately.
Bu benim en kötü kabusumdan biraz daha kötü.
That's pretty much my worst nightmare.
Kabus gibi.
Fucking nightmare.
- Beyaz ışık ve merceğin askeri. Gri kabusa karşı seni sımsıkı tuttu.
Soldier of white light and glass, held you tight against the grey nightmare.
Orası cehenneme dönmüş olmalı.
Fucking nightmare it must be up there.
Tam bir kabusa dönüşüyor.
He's a nightmare.
Hatta balıklar eskisinden daha lezzetli oldu. Ama tam bir halka ilişkiler felaketiydi.
Admittedly, it did make the fish taste delicious, but it was a P.R. nightmare.
Kabus görüp seninle birlikte yatmamı istediğin günlerin üzerinden çok zaman geçmedi.
It wasn't that long ago you'd have me climb into bed with you when you had a nightmare. Whatever.
Hâlâ Good Fortune'da olan kafamdaki görüntüyü düzenlemek adına uzunca bir yolcuğunu sonuna yaklaşmışken son yaşanan olaylar onların kâbuslarıydı ve de bu adamlar, beni evime götürmeye görevlendirilmiş denizcilerdi.
To construct for myself an illusion that I'm still on the Good Fortune nearing the end of a long voyage, recent events were themselves the nightmare, and that these men are simply sailors tasked with delivering me home.
Kabus görüyorsun.
You're having a nightmare.
Daha sonra da kafanda bir hesap yapıp şöyle bir şeyler söyleyeceksin : Tek başına fazla mesai bile kâbus olurdu.
And then you're going to do the math in your head, And say something like, "The overtime alone would be a nightmare."
Tek başına fazla mesai bile kâbus olurdu.
The overtime alone would be a nightmare.
Uçağa adım attığım andan itibaren yalnızca yaşayan bir kâbusun içindeyim.
Just been a living nightmare since the moment I stepped off the plane.
Bu ulusal kâbusun sona ermesi size ne hissettiriyor?
How do you feel now? This national nightmare is over.
Berbat bir herif para verdi.
I just took money from a guy who is a nightmare.
- Resmen kabus bu.
This is a nightmare.
Kabus gibi demişti.
He said it was a nightmare.