Nike traducir inglés
263 traducción paralela
Karşınızda, Nike'ın yeni spor ayakkabı modeli.
The Air Alpha Force, from Nike.
- O büyüklükte Nike üretmiyorlar.
They don't make Nikes in her size Ray.
"Nike" mı?
"Nike"? What is that?
- Ayağında Nike var.
- He's wearing Nikes.
Yeni Nike'larım.
My new Nikes.
Paramı aldığımda kendime şu yeni Nike'lerden 10 çift alacağım.
Damn, when I get paid, I'm gonna get me those dope new Nikes, like ten pairs.
Şu basketbol reklamlarını izliyor... hani Nike ayakkabılarının reklamı olanlar var ya?
He look at those basketball commercials... where they be advertising these Nike shoes?
Prestijli Nike kampında...
At the prestigious Nike camp...
William oyuna girip, arkadaşı ve Nike kampında odasını paylaştığı... Nazareth'in yıldızı Sean Pearson'la eşleşti.
William enters the game to go head-to-head with Nazareth star Sean Pearson... his friend and roommate from the Nike camp.
Siz çocuklar öyle berbatsınız ki Nike ayakkabılarınızı alıp fırlatmalı!
You guys suck so bad that Nike should take your shoes away!
Energizer tavşanı ve Nike'da beni sevmedi.
I didn't get no love from that Energizer Bunny or Nike.
Nike'larını bağla.
Get your Hanes on. Lace up your Nikes.
Beyaz Nike'larım var.
- I got my white Nikes.
Nike'yi arayacağım, Rodman'a saçını leopar postu rengine boyattıracağım.
I'm gonna call Nike, get Rodman to dye his hair leopard skin.
Nike'ı simgeliyor, Zafer Tanrıçası.
Stands for Nike, the Goddess of Victory.
Nike?
Nike?
Profesyonel basketbolcu olacağını, Nike spor ayakkabı giyeceğini, reklamlarda oynayacağını ve bir servet edineceğini söylüyorlar.
Everybody says you're going to play pro ball and have your own Nike sneakers... and star in commercials and make mad loot.
Bu sanki Nike ayakkabıları Panama'da diken insanların N.B. A'de oynadığını söylemek gibi.
That's like saying those people stitching'Nikes in Panama are in the N.B.A.
Daha dün Nike reklamı izlerken gözyaşlarına boğulan kız mı?
A girl who just yesterday was brought to tears by a Nike commercial.
Reklamını gördüğümden beri bir çift Nike almak istiyordum.
I have been itching to buy a new pair of Nikes that I just recently saw advertised...
Bu herifler bayağı hızlı, sanki Nike tarafından sponsor edilmişler.
Those mayates are fast, like they're sponsored by Nike.
Nike'ın elbise yaptığını bilmiyordum.
I didn't know Nike made dresses.
Ve şimdi aniden ayağındaki Nike'ları... yürümesini bile beceremediğin bir çift ayakkabıyla değiştireceksin.
Now all of a sudden, you're gonna trade in your Nikes... for a pair of shoes you can't even walk in.
Nike'nin kadın bölümünden toplantı ayarla.
Set meeting, Nike, women's division.
Um, Nike.. kadın bölümü mü?
Um, Nike- - women's division?
Nike sessizce satışa çıkacak.
Nike is shopping, quietly.
- Nike bir güçlü kadın üründür.
- Nike is state-of-the-art hard-core woman power.
Nike toplantısı hakkında.
It's about the Nike meeting.
Nike takımının asansöre girdiğini gördüm.
I just saw the Nike group get off the elevator.
Nike.
Nike.
Arayanlar Nike'dendi.
That was Nike.
Üstelik, Nike'den seni istediklerini söylediler.
Besides, Nike says they want you.
Dan, Nike fikri satın aldı.
Dan, Nike bought an idea.
bildiğin kadarıyla Nike'in ikramiyesini aldık, ve takımımızda yeni bir iş açıyoruz.
As you know we have the Nike account, and we have a job opening in our team.
Nike'larımı unuttum.
I forgot my Nikes.
Evet, ama Nike mağaza açtı, NBA mağaza açtı, işleri yavaşlattılar.
Yeah, but I tell you Nike has its stores, the NBA has its stores, it cuts in.
Eğer o kadar garipse, nasıl oluyor da Nike giyiyor?
If he's so weird, how come he's wearing Nikes?
Bir Big Mac ve bir çift Nike ayakkabı verirsin ve mutlu olurlar.
You give them a Big Mac and a pair of Nikes... and they're happy.
- Nike bilardo ayakkabısı yapıyor mu?
- Does Nike make a pool shoe?
O akşam arazide buldukları izler 44 numara bir Nike'a ait.
They do these plaster castings and the ones they got from the fileid that night were from 91l2 Nikes.
O burda, o burda Eğer bizi seçersen bu askeri operasyon için, sonra comufulaj giyilerine bakarsın ve seni savaş eşyaların.olay yeri John Nike Lesiure Center'ın dışında,
Here it is, here it is! If you wish joining us for this military operation, then meet up wearing your camouflage and your combat gear. The venue is outside John Nike Lesiure Center, at 9 o'clock tomorrow morning.
Vay, onlar Nike mı?
Wow, are those Nikes?
13 : 00'de Ulusal Vahşi Hayat, 14 : 00'de yeni Nike Kampüsü turu, ve bu geceki konuşmanız.
National Wildlife benefit at one, a tour of the new Nike Campus, and your speech tonight.
Kafasına biraz Nike fırlat. *
Throw some Nikes at his head.
Nike, ah, dinle Tom.. bana bir iyilik yapabilir misin?
Nike, Uh, listen, Tom, can you do me a favor?
Siyah bir Nike spor çanta taşıyor olacak.
He's going to be carrying a black Nike duffel bag.
Nike hareket sistemim var!
A Nike Swoosh!
Nike.
You're doing great.
Oyunlar yok.
Nike.
- Nike giyen uzaylı duydun mu hiç?
You ever hear of an alien in Nikes?
= PHIL KNIGHT = Nike Başkanı... yani, bu hareketin asıl çıkış noktası olan kendimize özgürce bir kimlik yaratma düşüncesi yerine,... bir kimliği satın alabilme düşüncesi geldi.
would place the original movement notion that you were perfectly free to create an identity.