Objective traducir inglés
2,042 traducción paralela
Amacımız... Her şüpheli için derinlemesine bir çalışma yaparak,... kimlerin gözaltı hücresine erişimi olduğunu bulmak.
Our objective is to a do a thorough work-up of every suspect and figure out who had access to the holding cell.
Ana hedefimiz korkutmak ve kontrolü ele geçirmekti.
Our main objective was to instill fear and gain control.
Stingray hedef alanına girdi efendim.
Stingray's in the objective perimeter, sir.
Sizin göreviniz hayatta kalmış insanların yerini bulup bu insanları kurtarmak.
Your objective is to locate and rescue any human survivors.
Ordaki şartlarda tarafsız kalmak güç olabilir.
It might be difficult to stay objective under the current circumstances.
Aslında yeteneklerime güvenerek kendime tarafsız olma konusunda güveniyorum profesyonel olarak, ve işimi müdür olarak yapmamdan dolayı...
I actually have a lot of confidence in my ability to stay objective, and professional, and... and do my job as principal, so...
Efendim, izninizle görevimizin ne olduğunu sorabilir miyim?
Sir, if I may, what's our objective on this mission?
Görevimizi bilmek istiyor musun, Dunn?
You wanted to know our objective, Dunn.
Projenin amacı Süper Askerler yaratmaktı.
The objective of the project was to create Super Soldiers.
Evet, temel görev o.
Yeah, that's the main objective.
Her çocuk gibi ben de vaftiz edildim. Ama şimdi tek amacım özgürlüğümü kazanmak
They Baptized me when I was a boy, but right now my only objective At present is the civil code.
Tavsiyem tamamen tarafsızdı.
My recommendation was totally objective.
Ama bir davanın başlangıcında duruşmaya gidersek hem kanunlar hem de yargıç tarafından sorguya çekileceksin.
But the threshold to allow a case to go to trail is objective, there is the law and then there is the judge you draw.
Bu, objektif gerçek.
It's just... the objective truth.
Nesne nedir?
WHAT'S THE OBJECTIVE?
Buradaki görevimiz, adli kanıtlar toplamak.
Our objective here is to gather forensic evidence.
Bizden kimse objektif olamaz.
NONE OF US CAN STAY OBJECTIVE.
Beyler, iki tane görevimiz var.
Gentlemen, two-pronged objective.
Karşılaştığınız tüm iletişim ve nakil araçlarını etkisiz hale getirin, görevimizi de aklınızdan çıkarmayın.
Disable all communication and transportation vehicles that you encounter, and remember the objective.
Bu sadece amaç değil.
It's not the only objective.
Bu gezinin amacı, genç erkeklerin kurtuluşudur.
The objective is the salvation of young men.
Görevleri orada neler döndüğünü göstermek için bir kanıt bulup, videoya kaydetmekti.
Their objective was to just get evidence to film and see what's going on there.
Bir bilimadamı olarak bana, zekânın tanımlanması için mutlak belirtilerin olması gerektiği öğretildi.
As a scientist, I'm trained to recognize intelligence through objective measures - tool use, cognitive processes, and so on.
Bay Matthews, bunun sebebi nedir?
I don't think I can be objective with you as a student, given our history.
Üçüncü konumuza gelince, kabul edersiniz ki her zamanki önemini koruyor. Bu konunun asla unutulmaması...
And the 3rd objective remains, I think you'll agree, as important as ever and shouldn't be forgotten...
Telefonlarınızı bana gösterin Çocuklar... telefonlarınızı bana gösterin... Bunu beş yıldır planlıyoruz... ve hedefimize yaklaştık...
Show me your phones guys... show me your phones... we've been planning this for five years... and now we're really close to our objective...
Yani bayanlar, baylar tek amacımız ayakta kalmanız.
So the simple objective, ladies and gentlemen, stay on your feet.
İIk hedefimiz :
The first objective :
İkinci hedefiniz yeni çalışma saatleri edinmek.
The second objective is to obtain new working hours.
Çünkü onlara çekici olduğunu söyledim tarafsız bir bakış açısıyla. Onun da sebebi birkaç gün önce konuştuğumuzda bunun güzel olduğunu, bir işaret olduğunu düşünmemdi.
It's'cause I told them that I thought you were attractive, in an objective kind of way, and it was only because we were conversing a couple of days ago, which I thought was good, I thought it was a sign.
Bunun öncelikli görevimiz olduğunu söyleyemem.
Can't really say it's our primary objective.
- Objektif bir görüşe ihtiyacımız var.
- We need an objective view. A'step back.
Şimdi hedefimizin nezarete almak olduğunu hatırlayın.
Now remember, our objective i's'surveillance.
Mary çılgınca parçalara ayrıldı, ama Jack'in her zaman bir hedefi vardı ve kontrollüydü.
Mary wa's torn to piece's in a frenzy but Jack alway's had an objective and he wa's controlled.
Evet. Bay Warton sizce Bay Wilcox'un Bay Çene'yi öldürmek için bir sebebi var mıydı?
The objective of the game is to get to the end square using various rolls of the dice.
Şimdi daha zor bir görevimiz var.
Now we have a more difficult objective.
Kusursuz, tarafsız, yeni bir şey.
Perfected. Objective. Something new.
Tek amacınız diğer erkekleri etkilemekse başka.
Unless your only objective is to impress other adolescent males.
Tarafsız, kanıta dayalı yolla.
In an objective, evidentiary way.
Hayır, objektif bir tespit yaptım.
No, I gave an objective evaluation.
Tek bir hedefin vardı Yüzbaşı.
You had one objective, Captain. You have failed.
Romantizm, doğru koşullarda güçlü bir kuvvettir. Hedefinize ulaşmanızı sağlayabilir.
Romance is a powerful force, and under the right circumstances, it can achieve your objective.
Görevimiz buydu. Gerçi Churchill hatalı olabilir.
That was the objective.
Öncelikli amacımız seni acıdan kurtarmak.
Our first objective is to get you out of pain.
Üzgünüm ama tarafsız olmam çok zor çünkü sandviçimin üzerinde oturuyorsunuz.
Uh, sorry, it's hard for me to be objective since you are sitting on my sandwich.
Amaca ulaşıldı.
Objective achieved.
Tarafsız kalmamızda yardımcı oluyor.
It helps us to remain objective.
Unutma, oyunun amacı...
Remember, the objective of the game is...
Sadece böyle odaklana biliyorum. Amacıma bağlı kalıyorum. Önemsediğim herkesle bağlantımı kesmek vereceğin kararlara tesir etmelerini engelleyecek.
It's the only way i can stay focused, stay objective... by letting go everyone that i care about and cutting every attachment that may influence the choices that i have to make.
Sübjektif, objektif.
Subjective, objective.
Hayalet görevinin amacı mı?
Is that mission objective Ghost?