Obvious traducir inglés
9,601 traducción paralela
- Çok belli oluyor.
- That's obvious.
- O kadar belli oluyor mu? Hayır.
- Is it that obvious?
Sen dışarıda herkesin bildiği bir gerçeği doğrulatmaya çalışırken ben ve sürümüz bir plan oluşturduk.
Well, while you were out there confirming the obvious, me and the pack came up with a plan.
- Belli oluyor değil mi?
Pretty obvious, I guess.
Beni aydınlattığın için teşekkür ederim seni ibne bok parçası.
Oh, well, thank you for your clarification of the completely obvious, you obnoxious little turd.
Bence bariz belli, kazanan yaşar kaybeden kesin ölümle yüzleşir.
I think it's pretty obvious,'cause the winner lives and the loser faces certain death.
Bunun belli olduğunu sanmıyorum.
Uh, I'm not sure it's - - it's obvious.
Dili kasten belirsiz ve kartelin doğrudan isminden bahsetmiyor. Ama AgriNext'in Dubrovensky'i işe almak istediği açıkça belli.
The-the language is deliberately vague and they never refer to the cartel by name, but it's pretty obvious that AgriNext wanted Dubrovensky on the company payroll.
Çakmak çok kolay oluyor.
The lighter is too obvious.
Teşekkürler, orası açık ve net.
Thank you, Captain Obvious.
İnanmak istemedim ama çok belli.
I... I didn't want to believe it at first, but it's obvious.
Gün gibi ortada olan şeyleri görmek için zihinlere bakmana gerek yok.
I didn't have to look into his mind... to see the obvious.
Çok mu belli oluyor?
Is it obvious I'm wearing a cone?
Ben sadece yaralanmana yol açabilecek aşikar davranışı gösteriyorum sana.
I'm just pointing out obvious behavior That could potentially lead to you being hurt.
Bu açıkça belli oluyordur ancak bu akşam çok şey öğrendin. Bundan dolayı düzgün düşünemiyorsan bunu sana söylemek zorundayız.
This may seem obvious, but you're taking so much in tonight, so just in case you're not thinking quite clearly enough, we're gonna have to say this.
Bayan Chatworth, yakın zamanda alyans takmayı bıraktığınız anlaşılıyor.
Ms. Chatworth, it's obvious to me that you've recently stopped wearing a wedding band.
Dün eşyalarımı vermemi istemediğin belliydi.
Yesterday, it was obvious that you did not want me to get rid of my things.
Edebiyat kinayen güzel ama oldukça açık.
Your literary reference is admirable but slightly obvious.
- Çok açık.
It's obvious.
Ama kuyruk kemiğinde bariz bir hasar var.
But there's an obvious damage on the tailbone.
Polisler her yere baktılar ama en bariz yeri gözden kaçırmışlardı.
Yes... The police have looked everywhere, but missed the most obvious place.
Görebildiğim kadarıyla evin çevresinde bariz bir iz de yok.
No obvious traces around the house, from what I can see.
Bu arada, aşağı yukarı tahmin ediyordum fakat bu konuda biraz fazla açık değil misiniz?
By the way, I did roughly guess it, but aren't you too obvious about that? Huh?
Üzerinde delikli yara yok ama bunu yapan her kimse vampir olmali.
I mean, there are no obvious puncture wounds, but whoever did that had to be a vampire.
İttifakın Mary'nin gücünü keseceği ortada.
It's obvious the union would undercut Mary's power.
FBI prosedürü her şeyi örtmek için iyi bir şeydir. Beyler siz sadece bariz olan şeylere bakıyorsunuz.
Good thing the FBI procedure is to grab everything plugged into the walls, because you guys are only looking into the obvious places.
Aralarında ki soğukluk herkez tarafından biliniyor.
Our estrangement has become obvious.
Ama bariz çocuksuluğuna rağmen bu sporun oldukça fazla hayranı var gibi duruyor.
But despite its obvious childishness, this sport does seem to have an abundance of serious adherents.
Birisi üzerinde kullanacağı çok açık.
It seems fairly obvious he intends to use it on someone.
Bu davayı çözmeyi bizim kadar çok istediğiniz besbelli.
It's obvious you want to solve this case as much as we do.
Bence gayet açık.
What the hell happened between you and Two? I think it was pretty obvious, isn't it?
Orası belli ama işbirliği yapmazsan içeri girersin.
This should be obvious, but if you don't cooperate, you go to jail.
Eğer zaten yüksek güçler açık olduğunu sanmıyorum. Size vazgeçmiş?
Don't you think it's obvious the higher power's already given up on you?
Senin gibi zeki bir adam için tahmin etmesi kolaydır diye düşünüyorum.
I would've thought that's obvious to a man of your perception.
Bugün bir şey oldu ve gelinecek adam sendin.
Because something happened today, and you were the obvious person to come to. And I sensed
Pike'lar benden de, Penguen'den de nefret ediyor, nedeni belli tabii. Ama herkes Fish'in seni sevdiğini biliyor.
The Pikes hate me and Penguin, for obvious reasons, but... everyone knows Fish loved you.
Bu gece de çıkıp düzenlerine uyarlarsa tek bir hedef var. Wayne Girişimcilik'in sahip olduğu eski bina.
If they come out tonight and stick to pattern, there's one obvious target, an old building also owned by Wayne Enterprises...
Bariz olanı belirtmek gibi olmasın ama, adam hapse girecek zaten Jim.
Not to state the obvious, Jim, but the guy's going to jail.
- Theo Galavan bariz şüphelilerden.
Well, Theo Galavan is the obvious suspect.
Şirketi ele geçirmek istiyor.
But it's obvious. He's trying to take over the company.
Tek bir eşleşmem oldu, o da anlaşılan internette sahte hesap açanlardan çıktı.
I've only had one match, and it was a pretty obvious catfish situation.
Bu açıkca bir düzmeceydi, aptal herifler.
That was an obvious setup, you morons.
Birkaç olasılık var ama sana göndereceğim henüz tehdit yok.
I've identified a few possibilities that I'll send over to you but no obvious threats yet.
Çok da aşikar değil.
Well, it's not too obvious.
Bariz savunma yaraları görmüyorum.
I don't see any obvious defensive wounds on him.
Tamam, bu çok belli olabilir ama yine de söyleyeceğim.
Okay, this may seem obvious but I'm just gonna throw it out there.
- Çok mu belliydi?
Was it obvious?
- Ve kimse de çıkıp bariz soruyu sormuyor,... değil mi?
- Ballard... - And no one is asking the obvious question, all right?
Elbette!
It is obvious!
Onların taktikleri belli ;
Such obvious tactics.
Bunun tuzak olduğu belli.
This is an obvious trap, okay?