Okudum traducir inglés
8,592 traducción paralela
Kitaplarınızın yarısını okudum!
I'm halfway through your book!
Şu aktrist olayını okudum.
I read about that actress.
Şube adının geçtiği her büyük hikâyeyi okudum.
I read every big story with your byline.
- Okudum zaten.
- Read it already.
Yoksa bunu bir yerde mi okudum?
Or did I read about it?
Tim Burton'ın biyografisini okudum Büyük Balık'taki en büyük problem, aktörün sürekli çıplak olmasıydı diye yazmış.
I read Tim Burton's memoir... he wrote, "The worst problem on the film'Big Fish'... was that the actor had to be naked."
Gizli günlüğünü okudum.
I've got his diary.
Günlüğünü okudum.
I've read your diary.
Siber suçlarda 7 yıl boyunca izini sürdüm çalışmalarını okudum.
I spent seven years at cybercrimes tracking you, studying your work.
Okudum sonra yaktım.
I read it.
- Okumuşsun. - Gazeteleri okudum.
- You've read about it.
- Evet, okudum notunu ofisim Will'e iletmeden önce.
Yes, I read your note before my office forwarded it to Will.
Biliyormusun, lisede onun kitabını okudum.
You know, I read his book in high school.
Tıp fakültesinde dört sene okudum. Biliyorum.
I do have four years of med school.
Aslında sadece senin kitaplarını okudum.
Actually, I've only read yours.
Kitabını okudum.
I read your book.
Haberi dün gazetede okudum.
I saw the papers the other day.
Olaydan bahsetmişken, geçen gün çok büyüleyici bir makale okudum.
You know, speaking of your incident, I read this fascinating article the other day.
- Gıda zehirlenmesi yaşamışlar diye okudum.
Though, I read they all got food poisoning.
Yollandıktan sonra çocukken kitaplarda okudum.
I read it in books when I was a child, after I was sent away.
Ben dindar bir adam değilim ama yıllar boyunca parça parça okudum.
I'm not a religious man... but I've read bits and pieces over the years. Curiosity more than faith.
Clark'ta birkaç sene okudum.
Did a couple years at Clark.
Eğlenceli bir makale okudum... Sivil savaş hakkında. Büyük büyükbabanın çıplak elleriyle kuzeyli bir askeri öldürdüğünü söylüyordu.
I read an amusing article about, um... a Civil War re-enactor, who said that your great-great-grandfather killed a Yankee soldier with his bare hands.
Tekrar okudum.
I read it again.
Pekala, okudum.
All right, I'm finished.
Tüm faydalarını okudum.
I know all the health benefits.
Hamile kadınlarda salgılanan stress hormonlarının bebeğe zararlarını okudum, şimdi de stressli olma konusunda stress yapıyorum...
Mom 3 : I just read about stress hormones in pregnant women being terrible for baby, so now I'm stressed about being stressed...
Tekliflerinizi okudum,
I've finished reading your proposals,
Geleneksel olarak, evet, ama düğünde gelinin götü yemezse bu elbiseyi tutmanın kötü şans getirdiğine dair bir makale okudum.
Traditionally, yes, but I read this article that it's bad luck to keep the dress if the bride gets cold feet at the wedding.
Yani, onlarca boktan yazı okudum, yani, güven bana, bilirim.
I mean, I read a lot of garbage, so, trust me, I know.
Suç Soruşturma Departmanının açıklamalarını okudum.
I've been through the statements from the CID team.
İşte bu yüzden film okudum.
This is why I studied film.
İşletme okudum.
Um, I went to business school.
Böyle büyük oranda öfkeli eleştiri çok az okudum.
I've rarely seen such a range of vicious critiques.
Senaryoyu okudum. Aptalcaydı.
I read the script and it was stupid.
Dedektif Sanchez, kayıtlara geçsin, sana haklarını okudum.
Detective Sanchez, for the record, I have read you your rights.
Yazdıklarını okudum.
I read the things you wrote.
Kibrine oynadım, meydan okudum.
Play to his vanity, call him out...
- Olay tutanaklarını okudum.
- I read the incident reports.
Gazetesinin dava sürecimi yayınlama biçimi aksatmadan okudum.
I read his paper's coverage of my legal journey religiously.
Bu insanı küçük düşürerek haddimi aştım ve kendi sınırlarımdan bihaber bir şekilde meydan okudum.
I was out of line by belittling this man, and ignorant of my own limitations in challenging him.
Daha küçük bir avukat "Tyndale'i okudum ve hiçbir hata bulmadım." derdi.
A lesser lawyer would have said, "I have read Tyndale and find no fault there."
Luther'i de okudum.
I have also read Luther.
Tyndale'ı okudum.
I've read Tyndale.
Uçaktayken sizin hakkınızda her şeyi okudum.
I've been reading all about you on the flight over.
Onun dosyasını okudum.
I've read his file.
Makaleyi okudum Simon.
I read the article, Simon.
Boston Üniversitesi'nde edebiyat okuduğunuzu ve pek çok oyun sahnelediğinizi okudum.
I read that you studied English at Boston College and had several plays produced.
Okudum.
I read about it.
Üniversitede tarih okudum.
In University, I studied, history.
Geçmişini okudum.
Well, I read your history.