Okuldayken traducir inglés
711 traducción paralela
Okuldayken kayık kullanmıştım.
Well, I rowed a boat at school.
Tıpkı okuldayken tatilin gelişini beklediğim gibi.
Just like I used to when I was in school with the holidays coming.
Okuldayken sol bek oynamıştı, yani ona kefilim.
Played wing three-quarter for the school my last term, so I can vouch for him.
Okuldayken iki yıl boyunca eskrim birinciliğini o kazandı.
He won the fencing shield - two years running.
Biliyor musun, okuldayken bir şiir öğrenmiştim.
You know, when I went to school, I learned a poem.
Peki ondan önce, okuldayken erkeklerle çıkıyor muydun?
And before that, in school, did you go out with boys?
Bana, "Okuldayken Kartopu zehir koleksiyonu yapmayı hayal ettiğini söylerdi ama şimdi onu ben yapıyorum" dedi. Bekleyin bir dakika.
"Snowball wanted to collect them," he said, "but I'm the one doing it"
Okuldayken çok sessiz bir çocuktu. Şimdi müthiş bir espri anlayışı var.
At school, he used to be very quiet
Shoji ve ben okuldayken buraya daha sık gelirdik.
Shoji and I came here often when we were in school.
Okuldayken sırasından aşırmıştım.
I swiped it from his desk in school.
Okuldayken hepimiz verebileceğinizin en fazlasını verdiğinizi düşünürdük.
At school... we all thought you were the best of the lot.
Okuldayken müzik aletim vardı.
I had a portable phonograph in my freshman days.
Sanırım okuldayken başlamıştı.
I suppose it was when I was a boy at school.
Okuldayken okumuştum.
I read it in school.
Okuldayken onu klasikler üzerine çalıştırmıştım.
I used to teach him classics at school, you know.
Ve ona çocuklar okuldayken iş alırım diye cevap verdim.
I answered an ad and got a job while the kids are at school.
Ben okuldayken böyle öğretmenler yapmıyorlardı.
They didn't build teachers like that when I was at school.
Çocukların ikisi de okuldayken sen neyle meşgul olacaksın?
What are you gonna do with yourself with both children at school?
Okuldayken bu kelimeye hayrandım.
At school, I admired that word.
Ama muz kremalısını okuldayken elmalıyla karıştırıp yerim.
But banana cream is pretty rich. So I stick with apple when I'm in training.
Okuldayken ayakkabı temizlemeyi öğrenmiştim.
I used to clean shoes when I was at school.
Okuldayken, beni matematikte geçenler olduğunda ağlardım.
When I went to school, anybody got past four plus four is eight, I cried.
Okuldayken de çizimin hep iyiydi.
You know, I remember at school you were always damn good at sketching.
Okuldayken Teruyo ile aranda bir şeyler var mıydı?
Was there anything between you and Teruyo when you were in school?
Bilirsin, okuldayken dikkate değer sanatsal işler yapardım.
You know, I was considered artistic when I was in school.
Seni okuldayken hatırlıyorum da.
I remember you in school.
Okuldayken her zaman rahiplerin dediğin oluyordu.
When we were in school, the priests were always right.
Okuldayken... Rahibe okulunda... tükenene kadar voleybol oynatırlardı.
In school - In convent school... they proposed a fast game of volleyball.
Okuldayken, hep şu Fransız mağaralarından birine gitmek istemişimdir.
When I was in school, I dreamed about going into one of those French caves.
Dedi ki : Fabio okuldayken bile konseydeki yerini korumalı.
He said Fabio must keep his seat on the council even when he's away at school.
Okuldayken bana talimatlar yollardı.
In school, he used to send me memos.
Daha okuldayken bile vardı. Aklımdan hep intihar etmek geçiyor.
I remember entertaining suicidal thoughts as a college student.
Okuldayken atışta gümüş madalya kazandığını söyledin.
You said you won a silver medal at school for target shooting.
Yalnızca okuldayken 250 kişinin içinde 8 kişiydik.
Only at school when there were eight of us amongst 250.
Okuldayken okulu bırakmak istersiniz. İnsanlar dışarıdaki dünyadan nefret edeceğinizi söyler.
When you're at school and you want to quit, people say, "You're going to hate it out in the world."
Yatılı okuldayken senin oda arkadaşındım.
I was your roommate in boarding school.
Ben okuldayken öldüler. Fabrikadaki bir patlamada.
They died when I was in college - a freak explosion at the plant.
- Keşke... okuldayken okusaydım.
- I wish... I read it when I was at school.
Okuldayken de söylerdim.
I used to have to sing it in school.
Turczynek'de okuldayken gençlerin kafası bu teoriyle doluydu.
At the school in Turczynek young people were suffused with that theory.
Yatılı okuldayken aynı odada dirt kız kalıyorduk.
Of course I want to know everything about my beloved. At boarding school, I shared rooms with four other girls.
Daha okuldayken anladım.
It started at school.
Okuldayken basketbol oynardım.
I used to play basketball in school.
Okuldayken en çok teneffüsleri severdim.
Recess was my favorite time in school.
Okuldayken ne kadar da sıska, ciddi, gıcık bir şeydin.
What a thin owlish little sod you were at school.
Okuldayken sana "Eğil, Bender." demez miydik, hah?
Didn't we used to call you "bend'er over"?
Orta okuldayken almıştım.
I bought it when I was in seventh grade.
Ben okuldayken sekiz üçe bölünmüyordu.
Last time I went to school three didn't go into eight.
Bir okul çocuğu bile kolaylıkla açabilir,... ben daha okuldayken böyle bir kasayı açmıştım.
Any schoolkid could crack it. In fact, I cracked one when I was a schoolkid.
Üçü okuldayken oldu.
Three happened when I was in school. - I don't want to hear anything
- Okuldayken oyunculuk yapmayı severdim.
Don't be silly.