Okuyor traducir inglés
2,799 traducción paralela
Lord Jai yatakta Mahabharata'yı okuyor galiba.
Lord jai must be reading the Mahabharata in bed.
Bütün gün minibüste oturup kitap mı okuyor?
Danny : Is she going to stay in the van and read all day?
Elimde bir isim var, senin okulda okuyor olmalı. - Kim?
I caught a name, should be up at your school.
Bal gibi de okuyor vallahi.
Oh, he can read well enough.
Cecil ona gelen mektupları ilk önce kendisi okuyor.
Cecil will not let her see a letter without reading it first.
Onun yaşındaki kızlar, sureleri ezberden okuyor.
Girls could recite chapters at his age.
Senin beynin benim almama meydan mı okuyor?
Are you mantally challanged my buy?
En güzeli de şu anda iPod'çunun canına okuyor olması.
The good news is she's beating the hell out of the iPod guy right now.
Dua filan okuyor musun?
You say your prayers or something?
Kaç kişi suşi yerken yazılarını okuyor?
How many people read your paper over a plate of sushi?
Ayaklarım 10 senedir canıma okuyor.
My feet have been killing me for 10 years.
İşte orada, kanepede dergi okuyor.
Hey, there she is, reading on the couch.
Orda oturuyor gazete okuyor.
He is sitting there. Reading my newspaper.
Bir gün okuyor, ertesi gün okuyamıyor.
One day he can read and the next he can't.
- Anneannem karikatür mü okuyor?
Does granny read comics?
Neden bir sürü yaşlı insan Reader's Digest okuyor?
Why do so many old people read Reader's Digest?
Üstelik kitap okuyor.
And she's reading a book.
" Şu an bunu insan olarak da vampir olarak da okuyor olsan...
" Whether you are now reading this as a human or as a vampire,
Bu müzikle, iki cesur adam bir köşede ırk ayrımcılığına meydan okuyor gibi gelmiyor mu?
Don't this shit sound like two motherfuckers profiling with their brims and shit on the corner?
Üstünlük için bana meydan okuyor.
He's challenging me for dominance.
Canıma okuyor resmen.
It's kicking my ass.
Rodrigo güneydoğuda bir çevre koruma işine girdi. Eddie de Berkeley de okuyor. Sen de bana çocuklarımın hip hop sevip bol pantolon giydikleri için vurulmayı hak ettiklerini mi söylüyorsun?
Rodrigo just became a P2 in southeast, at Eddie's at Berkeley, and you're gonna tell me that my boys deserve to get shot up just because they wear baggy jeans and love hip-hop?
Bu pisliği kim okuyor ki?
Who reads this shit anyway?
Babam Maxim mi okuyor?
Dad gets "maxim"?
- Ben senin günlüğünü okuyor muyum?
Do I read your diary?
Bu kitabı gerçekten okuyor musun?
You actually read this book?
Evet, şu an o da bunu okuyor.
Yes, she's reading as we speak.
Evet, şu an o da bunu okuyor.
What about Eddie Nero?
Ayrıca büyük, pahalı cihazlar var artık... Adamın beynini okuyor.
And now they got these big, expensive machines they can charge for... like they know what they're talking about.
Bir kağıt parçasından okuyor olamam.
I can't be reading a piece of paper.
O sadece hayatını kurtarmak için rastgele isimler okuyor..
He's just reading random names to save his skin.
Gazetede sürekli onunla ilgili bir şeyler okuyor gibiyim.
Seems like I'm always reading something or other in the paper.
Gazeteyi okuyor ve yemek yediği birinin hakkında düşündüğü birinin öldürüldüğünü görüyor.
One day he's reading a newspaper and sees that somebody he just had dinner with, somebody he thought a lot of, was murdered.
Bunu okuyor ve telefon açmıyor mu?
He reads this, and he doesn't make a phone call?
Annem bunları okuyor mu? Elbette.
Does Mommy have to read all those?
Bu sefer yaratıcı yazım okuyor.
It's Creative Writing this time.
Meydan okuyor diyelim.
Let's just say he presents a challenge.
Punjab'da moda okulunda okuyor.
She is doing a beauty parlor course from Punjab.
Nikki yatağında veya koltukta kitap okuyor.
Nikki's in bed or she's in the chair reading.
Notları okuyor olmayı istemezsin.
You don't want to be reading notes.
Magdalena, annesinin isteği üzerine özel okulda okuyor. Aylık 1,100 avro. 1.100 çarpı 12 çarpı 3, 39,600 avro eder.
Magdalena, at her mother's behest, attends a private school. 1,100 Euros a month times 12 times 3 makes 39,600.
Prophet, sanki bilgisayarımdaki çizgileri okuyor gibisin...
Prophet, it is like you're reading my mind-slash-computer.
- Ya da kendine meydan okuyor.
- Or he's challenging himself.
İstediği tüm zamanı alıyor. O... O kendine meydan okuyor.
He's challenging himself,'cause each attack is at a greater distance than the one before, but where's that leading to?
Suçlu, Mick'in, yüksek rütbeli bir nişancı olduğunu bu dosyada çalıştığını biliyor ve ona karşı meydan okuyor. Ama bunu nasıl bilebilir?
Unsub knows Mick is a high-ranking sniper, knows he's working this case, so he's throwing down a challenge.
Tanrım, bize meydan okuyor.
Christ, he's calling us out.
Kız dört senedir üçüncü sınıfı okuyor.
She's been in third grade for four years.
Qinggong ile yer çekimine meydan okuyor.
He defied gravity with `QQinggong " `
Bu genç bayan okuyor muydu?
And that girl had studied?
Oda arkadaşları bilgisayar mühendisliği okuyor.
His dorm mates are computer science majors.
Peyton Manning defansı okuyor.
Hup, hup, hup! Peyton Manning reading the defense!