Olmamış traducir inglés
16,072 traducción paralela
O piç hiç sarhoş olmamış.
That bastard was never drunk.
Onlar hiçbir şey olmamış gibi davranmak istiyorlar.
They want to act like it never happened.
Çocuklarla konuştum Hiçbir şey olmamış.
I talked to my boys. Nothing happened.
Dört yüz yıldır... inananlara böyle düşmanca davranan bir Papa olmamıştı.
It's been four hundred years since a Pope took such a hostile stance toward the faithful.
Hiçbir şey olmamış gibi davranman boşuna, Lenny.
It's pointless for you to go on pretending nothing happened, Lenny.
- Hiç böyle olmamıştı, hiç.
He's never been like this, ever.
Kadının hayatında hiç bir milyon doları olmamıştır.
The woman's never had a million dollars in her life,
O olaydan beri bunu hiç konuşmadık, farkında mısın? Sanki hiç olmamış gibi.
You do realize we haven't discussed it since, like it never happened?
Cami'yle tanışmadan önceki.. .. acımasız zalim haline geri dönebilirsen.. .. o asla var olmamış gibi olacağını sanıyorsun.
You think that if you revert to being the cruel bastard that you were before you met Cami, you can pretend like she was never there.
Strix'te daha önce var olmamış bir şeyin.. .. çözümü yok.
The Strix don't have a solution for something that's never existed before.
Son zamanlarda kimseyle muhattap olmamış gibi gözüküyorsun.
Seems like you haven't had much real interaction with anybody lately.
Sekiz yıl boyunca hiç zam olmamış.
For eight years? Never an increase?
Dükkan kapalı. Saat beş bile olmamış.
The store's closed, but it's not even five.
Senle birlikteyken pek de dürüst olmamış olabilirim.
So listen, I haven't exactly been the most honest with you.
Hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etmesini isteyemezsin.
You can't just shake it off, say it's okay and move on.
Hiçbir şey olmamış gibi eve gelmemi bekleme benden.
Don't think I can go home like nothing happened.
Yarın sabah hiçbir şey olmamış gibi salona git.
- You weren't here. Tomorrow morning, you show up at the gym like nothing happened.
Sorumlu davranırsan ve olumlu bir rapor alırsam, o zaman bu hiç olmamış gibi yapabiliriz.
And if you're responsible, and I get back a positive report, then we can pretend that none of this ever happened.
- Ama hiç olmamış gibi davranmak?
- But pretending like it never happened?
Dün gece olanları sessiz tutmaya çalışıyorlar, hiç olmamış gibi.
They're trying to keep what happened last night quiet, like it never happened.
Çünkü genç hallerinizi zaman çizgisine geri kazandırana kadar hiçbiriniz var olmamış olacaksınız.
Because until we return your younger selves to the timeline, you... none of you will have ever existed.
Belli ki geçenki beyin yıkama işlemi istediğimiz kadar detaylı olmamış.
Clearly, your conditioning was not as thorough as it should have been.
Partide olduğunu gösteren bir kanıtımız yok, onu gören olmamış.
There's no evidence placing her at the party. No one saw her.
- Hiçbir şey olmamış gibi... - Bana kalsa şimdiye gitmişti bile.
- If it were up to me, he'd be gone already.
Çoğu Alman geri döndü ve hiçbir şey olmamış gibi davranılıyor.
Most of the Germans are back and act as if nothing ever happened.'
Mizah anlayışım hiçbir zaman iyi olmamıştır zaten.
Well, humor's never been my strong suit.
Sırf her gece seninle değil de, başka kadınlarla sarhoş olmam...
Just because it's not you and me getting wasted every night, with different women every night...
Herkesten önce Ruhban Sınıfı Kongregasyonu Başkanı'yla görüşmek istemiştim. Sizin söz konusu kişi olmadığınızı söylersem yanışmış olmam sanırım.
I had asked to meet the Prefect for the Congregation for the Clergy before anyone else, and you, I think it's safe to deduce, are not the Prefect for the Congregation for the Clergy.
Bebekken nasıl koktuğumuzu hatırlamıyor olmamız ne acı.
It's a pity we can't remember what we smelled like when we were babies.
Seni rahatsız eden benim ibne olmam mı, yoksa sana anlatmamış olmam mı?
Does it bother you that I'm a fag, orjust that I didn't tell you?
Aya her zaman kendi oyununu oynayacaktır tıpkı şehirdeki diğer herkes gibi ama şimdi her zamankinden daha çok birlik olmamız gerek.
Okay, Aya's always gonna be playing her own game, just like everybody else in this town, but now more than ever, we got to stick together.
Hepimiz ona yardım etmek istiyoruz.. .. bu yüzden kutsandığından ve aynı zamanda güvende.. .. olduğundan emin olmamız gerekiyor..
We all want to help her, so we need to make sure that she's consecrated, but she's got to be safe so we're gonna pull her into a place where she's protected, then we can resurrect her.
Onu amacım dışında kullanamayacak olmam.. Çok yazık olacak.
Such a shame I'll never see him as more than a means to an end.
Onu amacım dışında kullanamayacak olmam çok yazık olacak.
Such a shame I'll never see him as more than a means to an end.
En büyük pişmanlığım daha erken elini tutmamış olmam Wade. Nasıl yapılacağını göstermeliydim.
My biggest regret is I didn't take you by the hand sooner, Wade, show you how this is done.
Bizim harika olmamızın sebebi de bu.
That's what's so great about us.
Bu, daha çok senin gibi olmam için ilk denemesi değil.
This isn't the first time he's tried to get me to be more like you.
Bu benim işim. Bunu benim yapıyor olmam gerekiyordu.
That's what I'm supposed to be doing!
Benim birinin büyük büyük büyük büyük büyükbabası olmam nasıl mümkün olabilir ki?
How is it even possible that I'm someone's great-great-great-great grandfather?
Burada olmamın tek nedeni, eğer çıkarsam Snart'a paçayı kurtaramayacağı bir ödeşme yapacak olmam.
The only reason I'm in here is if I get out, I'm gonna give Snart some payback he's not walking away from.
İyi olduğundan emin olmam gerekiyor.
I just need to make sure he's okay.
Eminim burada olmamız biraz tedirginlik yaratıyordur ama sanırım Rusya sorunuyla ilgili iyi bir planımız var.
I'm sure there's some wariness about us being here, but I think we have a good plan on how to handle Russia.
Şu anda hayatta olmam yüce Tanrı'nın bir mucizesidir.
It's only by the grace of the good Lord that I'm not pushing up daisies myself.
Açılış ifadesine çalışmam gerekiyor ama bizim Castle'ın buna fit olduğundan emin olmamız lazım.
I need to get to work on the opening statement, but we need to be sure Castle will get on board with this.
Benim olmam Frank Castle olmasından iyidir.
It's better me than Frank Castle.
Bir şeyi anlamıyor olmam peri masalıymış gibi dinleyeceğim anlamına gelmez.
Just because I don't understand something doesn't mean I'm ready to chalk it up as some fairy tale.
Çalışıyor olmamız lazım.
We should be working.
Büyüdüğümde ne olmamı istedikleri konusunda tartışıyorlar.
They're fighting over what they want me to be when I grow up.
Benim sorunum, suçu Daniel Price'a atmaya çalışmış olmam değil.
My problem isn't that I tried to frame Daniel Price.
Dürüst olmam gerekirse o okul için çok şeyler yaptın. Bence küçük birşeylerin sana geri dönmesinde sorun yok.
And, you know, honestly, you have done so much for that school that I think it's okay if you take a little something in return.
Büyücü olduğumu bilmediğim süre boyunca hayatta kalmış olmam şaşırtıcı.
got here, and... it's amazing I survived as long as I did not knowing that I was a Magician.