Optimist traducir inglés
384 traducción paralela
Çok beklersin.
Optimist.
Vernon, sen iyimsersin.
Oh, Vernon, you're the optimist.
- Çok iyimsersin.
- You're quite an optimist.
- İyimser birisiniz.
- You're an optimist.
Bu zamanda dönüş bileti alan da kesinlikle iyimser biridir.
And anybody that buys a return ticket these days is decidedly an optimist.
Çok iyimsersiniz Bay Holmes.
You're an optimist Mr. Holmes.
Ancak bir iyimserin işi olabilir.
You're an optimist.
- Pek iyimser biri değilimdir.
- An optimist, I'm anything but that.
Adaya gittiğimizde bir doktora görünsen iyi olur.
When you get to the island you'd better see an optimist.
Belki bir optimistimdir.
Maybe I'm an optimist.
Kocanız çok iyimser biri.
Your husband's an optimist.
- Hayır! Çok iyimser olduğunuz için.
But you are ever the optimist.
Doğuştan iyimser bir kayınpederin var.
You'll have a born optimist as a father-in-law.
Sen kesinlikle iyimsersin.
You certainly are an optimist.
Ben doğuştan iyimserim.
I'm a born optimist.
Pekala, ben bir optimistim diyelim...
Well, let's say I'm an optimist.
Bunu yapabilmeyi ben de isterim ama o kadar da iyimser değilim.
Well, I'd like to think we can. But I'm an incurable optimist.
Çok iyimser biri değilim ama böylesine hüzünlü bir şeyi kabul edemem.
I'm not a big optimist... but I can't agree with something so sad.
Sen iyimser olabilirsin ama ben değilim.
- You're a born optimist.
Sen uslanmaz iyimser konumdasın, Sasha.
You're an incorrigible optimist, Sasha.
Jim kafeye geç gelmişti. Her zaman ki gibi iyimserlikten.
Jim was late, as usual, because he was an optimist.
Çok iyimser birisiniz, bu şaşkın ve karmaşık dünyada aklı karışmamış insanların solu ya da sağı seçebileceğine inanıyorsunuz hala.
You're such an optimist to believe that in a world this confused and chaotic there are people so lucid as to belong exclusively to the Left or the Right.
Tarihî açıdan optimist biriyim. Ama artık kendim için öyle düşünmüyorum.
Historically, I'm an optimist... but no longer for myself.
Ben bir iyimserim.
I am an optimist.
Sen iyimser olandın.
You're supposed to be the optimist, Landon.
İyimser birisi misin?
Are you an optimist?
Evet, sen iyimser olabilirsin. Ama ben olamam.
You can afford to be an optimist, I can't.
Annem sonsuz iyimserdir.
Mother is the eternal optimist.
Çok iyimsersiniz.
You're an optimist!
Sonny'nin de dediği gibi : "Erken kalkan yol alır."
A born optimist with muffler, felt slippers and indifferent morals. As Sonny puts it : The early worm gets the bird.
İyi yada kötü, kriterlerim hakkında... emin olmak istiyorum. Ben sorunsuz, iyimser, birazda hayalperestim. Şehirden kaçıp doğanın içinde yaşamak istiyorum.
I'd like to be more certain about my criteria to know good from bad I'm a non-problematic dreamer and optimist I'd like to escape the town to live with nature and animals
- İyimser olduğunu söylersin.
- You claim to be an optimist.
- Çok iyimsersin.
- You're an optimist.
Biraz iyimsersiniz, değil mi?
You're a bit of an optimist, aren't you?
Bu konuda iyimser değilim.
I am not an optimist about that.
Ama Sunnyvale'e ümit, sihrini parlak bir teneke kutuda... taşıyan ihtiyar bir iyimser tarafından verildi.
But hope just checked into Sunnyvale, disguised as an elderly optimist who carries his magic in a shiny tin can.
Her zaman iyimser oldun.
You always were the optimist.
İşte bu yüzden seni seviyorum.
The eternal optimist. That's why I like you.
Ah, bir iyimser.
An optimist.
Yanında iyimser bir ihtiyar olmayan karamsar bir gencin görüntüsünden daha üzüntü verici bir görüntü yoktur.
There is no sadder sight than a young pessimist except an old optimist.
- Sen umutsuz bir optimistsin.
- You're a hopeless optimist.
Biraz kuşkum var, ama ben iyimser bir insanım.
I have a little doubt, but, basically, I'm an optimist.
Çok iyimsersin Kate.
Kate, you're an optimist.
- Biri iyimser olmalı.
- Somebody has to be an optimist.
Ekibin iyimseri.
The optimist of the group.
- Bu optimist tavrın.
- What does that mean? - Your optimism.
Hasta olan sensin, ama hala iyimsersin.
You're the one that's ill, yet you're the optimist.
- Amma iyimsersin.
- You're quite the optimist.
İyimsersin.
You're an optimist.
Sen iyimser birisin.
You're an optimist.
Ebedi iyimserimiz misin?
The Eternal Optimist, Huh?