Orası traducir inglés
22,957 traducción paralela
Orası kesin.
I bet.
Orası İspanyol bölgesinde.
It's up in Spanish Harlem.
Orasını sen söyle.
You tell me.
- Evet, orasını anladım. Peki o zaman.
- Yes, I got it.
Tam orası.
Over there.
Başkanın partisinin olduğu yer orası.
That's-that's where the mayor's party is.
- Her halükarda mekan orası.
Either way that's the place.
Orası benim evim.
That's my house.
Orası neresi?
Sir, what is this place?
- Orası benim yerimdi.
I was pulling in!
Orası kesin.
Clearly.
Orası kesin.
Oh, for sure.
Sonra üniversite, herkes zil zurna olurdu, çünkü, yani orası üniversite.
Then college, everybody's hammered,'cause, well, it's college.
Kilise mi orası?
Is that a church?
Orası büyük bir ülke.
It's a big country.
Kişisel olmuş orası artık.
That's personal.
Orası...
No, it's a, um...
Orası nasıl?
- Yeah. How is it over there?
- Evlenme teklifi yaptığım yer orasıydı.
- That's where I proposed.
Orası kraliyet hapishanesi, değil mi?
It's a royal prison, is it not?
Orası sahtekâr, rezil bir yer.
- Oh, that place us bogus, bullshit.
Orası gerçekten korkutucu.
It's really scary in there.
Ne olmuş? En uzun nerede yaşadıysan orası senin memleketin olur.
For a politician, your precinct is your hometown.
Evet, orası öyle.
Yeah, that's true.
Beni yargılamaya hakkının olmadığını göstermeye çalışıyordum, orası belli yani.
I just wanted, you know, to prove that you don't have - any right to judge me.
Ve orası gerçekten çok güzel.
And it's really nice there.
Orası kesin.
That's for sure.
İlk şube orası olursa Luke kolayca gidip gelebilir.
If it's the first franchise, Luke can zip back and forth.
Evet ama orası New Yorker.
Yeah, but that's the New Yorker.
- Orası doğu.
- That's east.
Dewey, sana orası batı tarafı diyorum.
Dewey, I am telling you that is the west side.
Orası batı yakası!
That's the west side!
Orasında yangın çıkacak sandım.
A fire was gonna start down there.
Gittiğimiz yer orası.
- That's where we're going.
Gojun Pye bize gitmek için bir anlamı orası.
- That's where Gojun Pye meant for us to go.
Bu şehre gidip gelmek için yeterli bir süre değil, ama... sığınak Manorville'de, ki orası da Ronkonkoma'ya daha yakın.
That's not enough time to go to the city and back, but... the bunker is in Manorville, which is much closer to Ronkonkoma.
- Ama orası çok uzak.
- But it's miles away.
Orası çok güzel.
It's very beautiful there.
Senin geldiğin yer orası.
That's where you come from.
- Orası.
- There.
- Orası neresi?
Where's "here"?
Orasını artık ben de bilmiyorum.
I... don't know anymore.
Bill, üç kilometre falan orası.
Bill, it's got to be, like, three miles.
Orası öyle, evet.
Well, that's just it, yeah.
- Orası karanlık mı?
- It's dark out there?
Evet, işte orası.
- Oh, yeah, that's it.
35 mil uzaklıkta orası.
It's 35 miles away.
Eskiden cehennem sınırınai / i giderlerdi ama şimdi orası dağıtıldı.
- Well, it used to go to limbo, but that's been disbanded.
- Orası doğru.
NOW, THAT'S TRUE.
- Orası batı.
- That's west.
- Orası meçhul.
AND DID HE?