English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ O ] / Overseas

Overseas traducir inglés

1,523 traducción paralela
O zaman, Kıtalararası seyahat ediyordum, Önemli bir iş için bir meslektaşımı taşıyordum.
At the time, I was stationed overseas, transporting a colleague to a locked facility.
Konsolosluk'da çalışan çoğu kişi... deniz aşırı görevin zevkini çıkaran kodaman yakınlarıdır.
Most of the people who work in a consulate... are just municipal drones enjoying an overseas post. -
Mermiler yabancı ülkelere gidiyordu. Acı gerçek şu ki ; bu onların sorunu.
Those bullets are going overseas and hard reality is, that's their problem.
Denizaşırı bir yerden iş teklifi aldım.
I was offered a job overseas.
Müttefik kuvvetlerden sizi denizin öte yanına götürmelerini isteyeceğim.
I'll ask the allies to have them brought to you overseas.
Adamları yerleştirdi deniz aşırı yerden, ama onlar amerika topraklarına girebilirler mi?
Deploying men from overseas. But now they've moved on to American soil they're mobilizing.
Denizaşırı.
Overseas.
Yurtdışı bilgisayar programcıları aranmaya başlandı.
Started outsourcing their computer programmers overseas.
Ama bu işler yurtdışındaydı ve onlar geri dönmeyeceklerdi.
But those jobs were headed overseas and they weren't coming back.
# bütün yollar Japonyaya geliyor # # deniz aşırı, bakıyorum, kim bilir beni # # bu adamdır #
# but he's lame # # it's like we do best # # coming all the way from the U.S. To japan # # overseas, I oversee who knows is me # # this is the man #
Yurtdışına tayinim çıktı.
I'm being transferred overseas.
Manjome henüz halk içine çıkmadı, ancak partisine karşı yurtdışından gelen olumlu tepkilere bakıldığında...
Mr. Manjome hasn't gone public, but judging from the positive response to his party overseas...
Denizaşırı yerleri arıyor musunuz?
Have you been calling overseas?
Evet, ne zaman plan yapsak son saniyede değiştiriyordu. Hep aynı denizaşırı çalışacağım bahanesi.
Yeah, every time we made plans, he would change them at the last second with that same lame excuse about having to work overseas.
Ebeveynlerinin ikisi de yurtdışında görevli ama o gitmemiş.
Both her parents are stationed overseas. But not her.
Telefon kayıtlarına göre önceden deniz aşırı bir yerde araştırma yapan bir kadından gün içinde 5 çağrı almışsın.
According to phone records, you had five calls in one day from a woman who was previously questered overseas.
"Bankalar okyanus ötesinden aldıklarımızı akılsızca borç verme kararı aldı."
'The banks have made unwise lending decisions that were taken overseas...'
Hayatım arama motorları, denizaşırı telefon görüşmeleri ile muhtemelen bulunamayacak bir şeyin peşinde koştururken cehenneme dönecek.
My life will be a living hell of search engines And overseas phone calls, Chasing down something that possibly can't be found.
Yurtdışına erişimi kısıtlı belge gönderdi.
He-he e-mailed restricted documents overseas.
Bu yeni ithal edildi.
This has just been imported from overseas.
Baban okuduktan sonra bana sadece denizaşırı çalıştığını söylemişti.
After your father read it He only told me you were busy overseas
Aramıza okyanuslar da girse Xiao Yu'yla benim aklımızdan çıkmıyorsunuz.
Even though Xiao Yu and I are overseas We are always thinking of you
Bağlantılarının kim olduğu ve askeri teknolojimizi..
We have to figure out how they're smuggling U.s. military technology overseas
Sadece deniz aşırı şirket görevleri için eğitim yaptıklarını iddia ediyor.
Claims he's just training for company missions overseas.
Dış ülkelerde bize göre kutsal sorumluluklarımız var.
Overseas, we have responsibilities traditionally sacred to the state :
Hemşiresi ailesine bağlı olduğunu söylüyor.
A home nurse says his family's overseas.
Deniz aşırı hayranları.
THAT WOULD BE HIS OVERSEAS FANS.
Denizaşırı bir yerden gelen bir çiftti, çok önemli bir şey değildi.
A couple overseas, didn't mean much.
Hayır 6. Şube deniz aşırı çalıştığı için siber vücudu olan kimse yok.
No, there aren't any cyborgs in Section 6 as they operate overseas.
Diffüz lepramatöz leprası var. Denizaşırı östrojen seyahatlerinden birinde kapmış olmalı.
She has diffuse lepromatous leprosy, must've caught it on one of her overseas estrogen tours.
Sanki asırlar geçmiş gibi geliyor.
I mean, like, overseas or something.
Çünkü Büyük Britanya en büyük deniz aşırı imparatorluk çünkü o dalgalara hükmediyor ve siz bir şekilde bunu zapt edemiyorsunuz.
You think because Great Britain has the largest overseas Empire, because she does indeed rule the waves, that you're somehow impregnable?
Etrafa nöbetçiler dikiyorlar.
Deploying men from overseas.
Denizler aşırı bir seyahatten daha yeni geldim.
I have recently come back from a long absence overseas.
Denizaşırı ülkelerde bir kaç ticari bağlantım var, yatırım yapmak isteyebilirler.
I have a number of trading contacts overseas, they might like to invest.
10 yıl kadar yurt dışında yaşadım.
Lived overseas for a decade
Anketler, giderek daha çok sayıda seçmenin ailelerinin güvenliği ve ekonomik güvenden kaygı duyduğunu giderek daha fazla işin yurtdışına gitmesinden veya kaçak göçmenlerce alınmasından korktuğunu gösteriyor.
Polls indicate that more and more voters are concerned with personal family safety with economic security fearing more and more jobs going overseas or being taken by illegal immigrants.
Denizaşırı ülkelerde canlarını riske atan, silahlı kuvvetlerimizin cesur erkek ve kadınlarının, Amerika'daki aileleri için kaygı duymak zorunda kalmaması gerektiğine inanıyorum.
I don't believe that the brave men and women of our armed forces, risking their lives overseas, should have to worry about their families back here in America.
Hırsızların işlerine bulaşmak istemiyorum, Ve denizaşırı yolculuğa çıkıyorum.
I don't want to mess with thieves'business, and I'm on my way overseas.
Özel mülklerini saklamakla kalmamış aynı zamanda deniz yoluyla nakletmenin planını da yapmış.
has not only hidden his private properties but also planned to ship them overseas.
- Denizaşırı bir taşıma mı?
- This is an overseas delivery?
Kadın örgütüyle birlikte yurt dışındaymış.
She's overseas with the women's service.
- Deniz aşırı bir ülkede. - O...
- She's overseas.
Deniz aşırı ülkelerde birçok bağlantılarım var eğer sonra özel bir şeyler bakmak isterseniz sizin için bunun araştırmasını yapabilirim.
I have contacts here and overseas, so often, if you're after something specific, I can source it for you.
Bugünlerde her şey deniz aşırı ülkelerden geliyor.
Everything's made overseas these days.
Biz burada ortalığı temizlerken, denizaşırı ülkelerdeki çocuklar habire vuruluyor.
Here we are, sweeping up trash, while the guys overseas are getting shot at.
Martin, bizim yeni denizaşırı kiracı öğrencimiz zannediyorum ki.
Martin, our new overseas student lodger, I presume.
Ah, bizim deniz aşırı öğrencimizsin.
Ah, our overseas student.
Arkadaşınız da sizin gibi deniz aşırı ülkeden gelmiş.
Your colleague is also an overseas student.
Bizim, deniz aşırı yatırımlarımız 300 milyar dolarda kaldı.
Our overseas investments only stand at 30 hundred million US dollars.
Hayır.
Overseas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]