Panama traducir inglés
899 traducción paralela
"Bay James Allen yeni bir Panama Kanalı inşa ediyor." Ya da bunun gibi bir şeyler.
"Mr. James Allen is building a new Panama Canal." Or something.
Panama şapkalı beyefendiye satıldı!
Sold to the gentleman with the Panama hat.
- O zaman seni Panama'nın Yeri'ne götürürüm.
- I'll take you to Panama's.
- Panama'nın mı?
- Panama's?
Panama'dan almıştım.
I bought it down in Panama.
Panama, 1906.
Panama, 1906.
- Selâm Panama.
- Hi, Panama.
Panama'da hep bu peynirden alırdım.
I always bought Cheshire cheese in Panama.
Bu size uyarı atışı olsun, Panama usulü.
This is your warning shot, Panama-style.
Bu gece de Panama'nın Yeri'nde olacağım.
I'll be at Panama's tonight.
Elimden gelirse bu gece Panama'nın oraya gelirim.
If I can, I'll go to Panama's tonight.
Dün gece Panama'nın yerindeydin.
You were at Panama's last night.
Sadece vicdanı azap içinde olanlar geceyi Panama'nın orada geçirir.
Only people with guilty consciences spend the night at Panama's.
- Panama'da iş bulamazsam.
- If I don't get a job in Panama.
Ee Felisa, Panama nasıl?
Well, Felisa, how's Panama?
Panama Smith'i iste.
Ask for Panama Smith.
- Panama Smith.
- Panama Smith.
Panama, bu zencefilli gazozla gidecek bir şeyler var mı?
Hey, Panama, how about something to go with this ginger ale?
- Panama Smith misin?
- You Panama Smith?
Sen de Panama.
You too, Panama.
Panama Smith, diğer davalının verdiği delillere bakıldığında ve tutuklayan polislerin senin alkollü içki sattığını kanıtlayamaması yüzünden seni suçsuz buluyorum.
Panama Smith, in view of the evidence presented in your behalf by your codefendant and because the arresting officers failed to detect you actually selling intoxicating liquors, I find you not guilty.
- Nasılsın Panama?
- How are you, Panama?
- Ne istiyorsun Panama?
- What'll it be, Panama?
Selam Panama.
Hi, Panama.
Bu Panama Smith.
This is Panama Smith.
Panama, seninle bir sırrımı paylaşacağım.
Panama, I'll let you in on something.
Belki Panama haklıydı.
Maybe Panama was right.
- Selam Panama.
- Hi, Panama.
Pardon, ama Panama Eddie'yi burada bulabileceğimi söyledi.
Pardon me, but Panama told me I'd find Eddie here.
- Panama nasıl?
- How's Panama?
Haklısın Panama.
You're right, Panama.
Ama Bay Kane'in bu savaşı olmasaydı... Panama Kanalı'na sahip olabilir miydik?
Do you think if it hadn't been for that war of Mr. Kane's we'd have the Panama Canal?
- Tom Panama'ya transfer oluyor.
- Tom is being transferred to Panama.
Şov bitmeden Panama'ya gitmeyecekler.
They won't be leaving for Panama until after your show is over.
Panama'ya mektup bir haftada varır.
A letter will reach me in Panama in about a week.
Panama'nın ne alakası var?
What's Panama got to do with this?
Gerçekten de Barton ile Panama'ya mı gidiyor?
Is she really going off to Panama with that Barton fella?
Panama'ya gidiyor.
She's going to Panama.
Bayan Winthrop Panama'ya gitmeyi tercih etti.
Miss Winthrop decided to go to Panama instead.
Böylece Bayan Winthrop Panama'ya gitmek zorunda kalmazdı.
That would save Miss Winthrop that little trip to Panama.
Panama'ya gidip kanal için bir havuz daha kazacaksın.
You're going to Panama and dig another lock for the canal.
Ben Panama'ya gidiyorum.
I'm off to Panama.
Tam o sırada, Teddy Panama'dan kanal kazmaktan dönüyordu. Bay Midgely'nin sarıhummadan öldüğünü sandı.
And then, you see, Teddy came up from digging in Panama and he thought Mr. Midgely was a yellow-fever victim.
Biz de hep beraber onu aşağıya, Panama'ya götürüp... çukurun içine yerleştirdik ve Hıristiyanlara layık bir törenle gömdük.
So, we all took him down to Panama and put him in the lock and gave him a decent Christian burial.
Şimdi de birlikte Panama'ya gidip kazıları denetleyeceğiz general.
And now, General, we will both go to Panama and inspect the new lock.
Panama olmaz.
Not to Panama.
Belki başka sefere sayın başkan, Panama çok uzakta.
Maybe some other time, Mr. President. Panama is a long ways off.
Panama Kanalı'nı kilerde kazmasına izin veriyoruz.
We let him dig the Panama Canal in the cellar.
Pekâlâ sayın başkan, Panama'ya gidiyoruz.
All right, Mr. President, we go to Panama.
Panama Kanalı'nı.
The Panama Canal.
Sonra beraber onu Panama'ya taşırız.
And then together we take him down to Panama.