Parmen traducir inglés
31 traducción paralela
Filozof-kralımız Parmen bize Plato'nun Çocukları der. Biz kendimizi Plato'nun üvey evlatları olarak görsek de.
In fact our present philosopher-king, Parmen, sometimes calls us Plato's children, although we sometimes think of ourselves more as Plato's stepchildren.
Hezeyanlarının psikokinetik dışavurumlarını görüyoruz.
I believe we're experiencing the psychokinetic manifestations of Parmen's delirium.
Parmen'in aklı... Dikkat!
Parmen's mind is not...
Çok kolay olmayabilir, Parmen ölürse.
That might not be easy should Parmen die.
- Parmen demeniz yeterli.
- "Parmen" will do.
Gemideki mühendisle konuştum.
Parmen, I've talked to the engineer aboard the ship.
Parmen, Enterprise'la bağlantı istemiyor.
Obviously, Parmen does not wish any contact made with the Enterprise.
Parmen saygınlığım ya da güvenliğimle ilgilenmiyor.
Parmen is not concerned with my dignity or safety. And Parmen would not have treated you so brutally if he had any intention of releasing you or the Enterprise. Agreed, captain.
Bunu ona yapma, Parmen.
Don't do this to him, Parmen.
Hayır, Parmen!
No, Parmen!
Parmen, onlar hayatını kurtardı.
Parmen, they saved your life.
Parmen'e hâlâ öfke duyuyor musun?
Do you still feel anger toward Parmen?
- Parmen güvende olacağınıza söz verdi.
- Parmen has promised you'll be safe.
Işınlanmamıza izin verip gemiyi atmosfere bile gönderir.
Promised? Parmen? He'd let us beam up to the Enterprise then plunge the ship back into the atmosphere.
Parmen, Yıldız filosunun bu gezegeni cezasız bırakmayacağını bilir.
Parmen knows that Starfleet would never let this planet go unpunished.
Parmen ilki, sonra hepsi enfeksiyonu alacak ama bu kez onları bırak ölsünler.
Parmen first, and they'll all get infected. But this time, listen, whatever they say, don't save them. Let them die.
Parmen'in kanını analiz ettin.
You still have a tricorder reading of Parmen's blood, don't you?
Onun psikokinetik gücü en yüksek. Aynı koşullarda, Alexander'ınki en düşük.
Of course, Parmen possesses the highest order of psychokinetic ability and Alexander the lowest, in the same environmental conditions.
Parmen'ınkiyle Alexander'ın kanı arasındaki fark hormon tarafından bozulan kironide konsantrasyonu.
The one significant difference between Parmen's blood and Alexander's is the concentration of kironide broken down by pituitary hormone.
Parmen'in ütopyasını neden gizli tuttuğu da açık.
It's also obvious why Parmen kept this little utopia a secret.
Öyle olsaydı, eğilimleri göz önüne alınırsa, iki üç kişi birleşerek Parmen'i iktidardan düşürürlerdi.
If it were, considering the Platonians'hostile propensities, two or three of them would have combined forces centuries ago and deposed Parmen.
Parmen, herkesin kendi güç frekansı olduğunu söylüyor.
You know, Parmen says that each one has his own separate power frequency.
Parmen'in kan konsantrasyonunun iki katını ver bize.
Give us double the concentration in Parmen's bloodstream.
Parmen'ın yerini alabilir, gezegeni yönetebilirsin.
You could conceivably take Parmen's place and run the whole planet.
Henüz değil, Parmen.
Not yet, Parmen.
Parmen, olaya girelim.
Parmen, let's get on with it.
Kes, Parmen!
Stop it, Parmen! Stop it!
Parmen.
Parmen.
Parmen, beni dinle.
Parmen, listen to me.
Burayı terk ettiğimiz an, korkularınız sona erecektir.
We must expect, Parmen, that the moment we leave here, your fear would be gone.
Konuşma yapmakta üstüne yok.
You're very good at making speeches, Parmen.