Pasta traducir inglés
7,585 traducción paralela
Organik çorba ve salça yapıyorum.
Organic soups, good pasta sauce.
- Pasta!
- It's a cake!
Pasta!
It's a cake!
Sadece bir pasta.
It's a cake.
Bir pasta... Bıçağa ihtiyaç duyabileceğiniz bir şey.
A cake... which is something you may need a knife for.
Bir şeyler hazırlamıştım.
I made pasta in my past.
Sevdiğin pasta.
The cake you like.
Arabayı alıp onu okuldan alırım ve doğru dürüst pasta yeriz.
I'll take the car and pick him up... and we can get a proper cake.
- Her gece pasta var.
- Cake every night.
- Babanın dönüşü her gece pasta demek.
- Daddy's home equals... cake every night.
Pasta!
" Cake!
- Şimdi biraz pasta alabilir miyiz?
- Now we can have some cake?
Oh evet, pardon. Biraz pasta alabilir miyiz?
Sorry, we could Let's have some cake?
Sherman, kraliçenin kastettiği bırakın da pasta yesinler.
Sherman, what means the queen is... Let them eat cake!
Ve Paris'in bir ekmek bile alamayan fakirleri kraliçeyi duyduğunda Dedi ki : "Bırakın da pasta yesinler."
And when the hearing including Queen that the people of Paris could not buy bread or said : "Give them eat cake!"
Ne tür pasta?
What kind of cake?
Pasta!
Cake!
- İşte aradığımız lezzet.
- There's pasta primavera right there.
Sana pasta getirdim.
I brought you this pie.
- Kim pasta ister?
- Who wants cake?
Ben de dips, kurutulmuş meyve ve makarna sosları üzerine destek ve danışmanlık sunuyor.
I also offer support and counseling on dips, dried fruit and pasta sauces.
- Pasta nasıl?
How's the cake?
Ne yazık ki zavallı piç ona daha fazla pasta sunamadan can verdi.
Unfortunately the poor bastard perished before... I could offer him more pastry.
Büyük olasılıkla şimdiye kadar pişmiş en iyi pasta.
It's quite possibly the best cake ever baked.
Bugün, partide elmalı pasta olacağını sanıyordum.
I knew there was going to to be an apple pie here today.
İnsanların annelerinin çantalarına pasta koymaktan daha büyük dertleri var.
All I'm saying is people have bigger problems than uh... what kind of pudding their mom packed for their lunch.
Yarın eve gelirken markete uğrayıp ona bir pasta alır mısın lütfen?
Could you please stop by the store and pick up her cake on the way home?
Pasta nerede?
Where's the cake?
Dikkat dagıtıcı bir sey yok, sadece biz ve pasta. O hala usta.
Still the master.
Aslında bu dogru degil, pasta yaptı.
That's not strictly true, he made a cake.
Burada, tarçınlı çikolatalı yapıp makarnanın üzerine dökerler.
They make it here with cinnamon and chocolate and they serve it over pasta.
Gel Maria, pasta zamanı.
Come, Maria, it's time for cake.
- Pasta yemeye gelmedik ya.
We didn't come here to eat cake.
- Makarnayı süzmem gerek. - Biliyorum.
- I need to drain the pasta.
Artık makarnayı gerçekten almam gerek.
I do. I really... I really need to get the pasta now.
Evet, güreşecek veya nasıl pasta kesileceğini öğretecek birinin olması.
Oh, yeah, someone to wrastle with and teach you how to cut up your panny-cakes.
Bir pasta istiyorum.
I want a cake.
- Hayır, pasta yok.
- No, no cake.
Pasta yapabilirsin, değil mi?
You can make cakes, right?
Fakat güzel pasta yaparım.
But I bake great cakes.
Biraz pasta yesene Wuzzlelumplebum.
Have some cake, Wuzzlelumplebum.
Pasta yiyeceğiz.
We're gonna eat cake.
Bu canavar gezisinde pasta yok.
No cake on this monster trip.
Pasta yok, çünkü Kakike diyor ki " Fazla pasta karın ağrıtır.
No cake, cebause Kakie says, "Too much cake makes tummy ache."
Eşi benzeri olmayan Pasta Canavarı Kakie!
The one and only Kakie, The Cake Monster!
Burada kimler pasta seviyor?
Who here loves cake?
Siz pasta yemezsiniz.
You don't eat cake.
Pasta sizi yer!
Cake eat you!
- Pasta ister misin?
- Would you like some cake?
Pasta, pasta, pasta!
Whoo! Cake, cake, cake!
Pasta yok.
No cake.