Pastırma traducir inglés
1,219 traducción paralela
— Pastırma?
- Ham?
Pastırma güzel görünüyor, hayatım.
That's a nice-looking ham, dear.
Durgun, ağır hava bozuk pastırma kokulu.
Dead smoky air that smells of wool and old bacon.
Pastırma yüzünden olmalı.
Must be the pastrami.
Pastırma yeme. Terin kokuyor.
Stop eating cold cuts because it's seeping through your pores.
" Sadece otur. # Kahvaltı, mısır gevreği, pastırma ve yumurta.
" Just sit there. # Breakfast, cereal, bacon and eggs.
Hayatlarının başlangıcındaki iki genç pastırma yazının ortasında ter içinde oturup eski filmleri izlemekten başka yapacak bir şey bulamıyor.
Two happening young guys in the prime of our lives can't find anything to do but sit in a sweatbox in the middle of an armpit-staining Indian summer and watch old movies.
Evet, sıcak bir pastırma yazında, eşcinsel olan en iyi arkadaşınla çimlerde yatıyorsun.
Yeah, lying in the grass on a hot lndian-summer night with your gay best friend.
Yumurta ve pastırma.
Some fried eggs and bacon.
Yarım kilo pastırma pişirmişsin. Mecburdum.
And look, you made the whole pound of bacon.
Yumurta, pastırma, sosis.
What? Eggs, bacon, sausage.
Will Smith burgeri... Tommy LeeJones Pastırma tabağı ile tavsiye edermisiniz?
Would you recommend the Will Smith burger... over the Tommy LeeJones bacon basket?
Kafeinlenmiş pastırma.
Caffeinated bacon.
Pastırma ister misin?
Any bacon for you then?
Biraz pastırma ister misin?
- Mm-hm? Want some bacon?
Cuma en iyi kahvaltı günüdür Pastırma bile oluyor
Friday is the best breakfast day, they have bacon.
Fransız usulü tost, pan kek ve pastırma.
Um, I'll have French toast, pancakes and bacon.
Fransız usulü tost, pankek ve pastırma.
I'll have French toast, pancakes and bacon.
- Fransız usulü tost, pankek ve pastırma yiyeceğim.
- Having French toast, pancakes and bacon.
Lindsay pastırma ister misin?
Lindsay, you want some bacon?
Birisi pastırma mı pişiriyor?
Hey! Somebody cooking'bacon?
Çıkmıyor. Pastırma yağıyla kayganlaştırmaya çalıştım ama babanız devamlı yedi.
I tried greasing the bucket with bacon fat, but your father kept eating it.
Sabahları pastırma kokusuna bayılıyorum.
I love the smell of bacon in the morning.
Fasulye, pastırma, viski ve yağ.
Beans, bacon, whiskey, and lard!
Bu yolculuktan kalan pastırma yağı.
It's the bacon grease from the whole trip.
Evet. Ne istersin? Vejetaryen sosis, vejetaryen pastırma...
So would you like vegan sausage, vegan bacon....
En sevdiğin pastırma.
Taste the bacon.
Kötü bir pastırma yedim, gaz sancım var.
I ate bad pastrami. I got gas pains.
Kızarmış pastırma kokusu mu alıyorum yoksa birisi perdeleri açık unutup mu uyumuş?
Is that bacon I smell, or did somebody fall asleep with the curtains up?
- Pastırma olmasın.
- I'll get no bacon.
Ben de pastırma için aynı şekilde hissediyorum.
I feel the same way about bacon.
Pastırma!
Mmm-mmm, bacon!
Öte yandan... Yumurta gözlü ve pastırma gülüşlü bir krepimiz var!
On the other hand... we have pancakes with egg eyes and bacon smiley faces!
O pastırma mı?
IS THAT BACON?
Benim adım Andy, ve ben pastırma seviyorum!
MY NAME'S ANDY, AND I LOVE BACON!
Yarım saatte pastırma ve yumurtaya oturduk?
Sitting down to bacon and eggs in half an hour.
Büyük bir kahvaltı, lütfen, ekstra pastırma Ekstra Sucuk, ekstra fasulye ve kola.
A big breakfast, please, with extra bacon Extra sausage, extra beans and a Coke.
- Pastırma ile bir çift cheeseburger, bir kola ve bir çift kızartması, lütfen.
- A double cheeseburger with bacon, a coke and a couple fries, please.
Kahvaltı sipariş edeceğim. Hep sahanda yumurta ve pastırma yerim. Evde hiç sahanda yumurta ve pastırma olmuyor.
10 to 1... 20 to 1, Wolfe wrote that letter out and it's in your pocket, so, let's see it.
Domuz pastırması domuz sucuğu..... Kanada usulü domuz pastırması, pastırma parçacıkları Pepperoni, dört etti. Palavra!
Baloney!
Hamur, sos, sucuk, peynir, sucuk, peynir, sos, peynir, pastırma, peynir.
I want crust, sauce, pepperoni, cheese, pepperoni... BOTH :... cheese, sauce, cheese, bacon, cheese.
Dünyaya açılıp eve pastırma getirmemizin, bedeli budur.
THAT'S THE PRICE WE PAY FOR GOIN'OUT IN THE WORLD AND BRINGIN'HOME THE BACON.
Pastırma bandı yapılana kadar olmaz.
NOT UNTIL THEY MAKE A BACON PATCH.
Yanına da pastırma.
- There's bacon in the omelette.
- Omlette pastırma var.
- Skip the bacon.
Bay Lenoir'ı tutan grup son 2 yıl içinde 12 adam kaçırma olayından sorumlu.
The group holding Mr. Lenoir... was responsible for a dozen kidnappings over the past two years.
Rahman, ya adambaşı 150 toman verirsin ya da alıştırma kitaplarını... sınırdan geçene kadar adamların üstünde saklarım
Rahman, either pay 150 tomans per person or hide exercise books on them until we get past the border post
Bugün itibarıyla Pastırma ve Salamura arasındaki farkı öğrenmiş bulunuyorum.
Good. Today at lunch
Otomatik defansı havalandırma kanallarını kullanarak geçtin ama beni geçemeyeceksin!
You got past the automated defenses by using the air vents but you won't get past me!
Son yıllarda araştırma yaparsanız küçük saldırılar teşhircilik, seks partnerlerine şiddet uygulama taciz gibi şeyler çıkar.
A search through the past few years should reveal smaller acts of aggression. Peeping, exposure, violence with consensual partners, up to outright assaults.
Newark'a ve rıhtımına eski görkemine kazandırma vakti geldi.
The time has come to return Newark and its waterfront to its past glory.