Patlat traducir inglés
3,622 traducción paralela
Daha önce patlatıcı aldın mı yani?
You have bought detonator before? - No.
Yani bana göre bir patlatıcının değeri 600 dolardan fazla olamaz.
If I'm on The Price is Right, and they bring out the detonator, I'm saying $ 600,
Bu da patlatıcı.
This is detonator.
Sen o düğmeye basamadan bu denizaltıyı patlatırım.
I will blow this sub up before you can even reach that button.
Saat 13'te Kule'yi patlatıyorsunuz.
You explode Tower at 13 hours.
Git de lastiklerini patlat, bir daha da bundan bahsetmeyelim.
Just go and let her tyres down, and we'll say no more about it.
Pekala, ciğerini patlat.
Well, break a lung.
Kendimi kaybettim, çünkü Rachael'la durumumuz ödümü patlatıyordu.
I lost track of that because I was freaking out over this whole situation with Rachael.
Ödümü patlatıyor.
He freaked me out.
O zaman O'Neil hayalarına bir tane patlatır. Haydi.
Then O'Neil here's gonna punch you in the nuts.
Neredeyse beynini patlatıyordum, dostum.
Jesus, I almost blew your fucking brains out, man.
Basket oynuyor muyum diye sorarsan taşaklarını patlatırım.
Ask me if I play basketball and I'll punch your nuts.
Nick, arabayı hemen çevir. Yoksa motoru çalıştırdığında aktive olan bombayı patlatırım.
Nick, you turn that car around right now, or I'm gonna detonate the bomb that you activated when you started the engine!
Bir kaç sayfa yazıyorsun ardından birisi birden bir şarkı patlatıyor ve o kısım için endişelenmem gerekmiyor daha.
You just write a few pages, and then somebody suddenly breaks into song, and I don't have to worry about that part.
Eğildiğinde, patlat. Onu silahla yine güldürürüz.
Once he's down, wham, we redo his smile with a gun butt.
Eğer Ben, Gulaniti o reaktörlerden birinde patlatırsa...
If Ben detonated the gulanite in one of those reactors...
Elektro, para üstü olarak parkmetreleri mi patlatıyorsun?
Ah! Electro, blasting parking meters for the change?
- Ağzına patlatıcam bi tane!
- I'm going to hit you.
Hayır, buna epeydir kafa patlatıyorum ve bu hususta pek de emin olmazdım.
N-No, no, I-I-I... I've been thinking about this and I-I wouldn't be so sure.
Patlatın onu.
Blow him up.
Kafasını patlatırım!
I'll fucking blow her head off!
Howard Roark. Filmin sonunda binayı patlatıyor.
Howard roark, he blows up this building at the end of the movie.
Her neyse, patlatıcıya ihtiyacın olacak.
Yeah. Now, you're gonna need a detonator.
- Patlatıcıya mı ihtiyacım olacak?
- I have to get the detonator?
- Patlatıcı alman gerekiyor.
- You gotta get a detonator.
- Bu patlatıcı ne kadar?
How much is a detonator?
Patlatıcıyı çalıştırmak ne kadardır?
What's a detonator gonna run?
Patlatıcının fiyatını bilmiyorsunuz değil mi?
Ok. So you guys don't know what a detonator cost, do you?
- Patlatıcıyı nereden bulacak?
Where is he supposed to get a detonator?
- Patlatıcı mı istiyorsun?
You want detonator?
- Patlatıcı ne kadar?
- How much is a detonator?
Daha önce patlatıcı aldın mı yani?
Oh, you have bought detonator before?
Yani bana göre bir patlatıcının değeri 600 dolardan fazla olamaz.
If I'm on the price is right, and they bring out the detonator, I'm saying $ 600,
Patlatıcıya ve zamanlayıcıya ihtiyacımız var.
We'll need detonators, timers.
Patlat şu kahrolası şifreyi.
Hit the damn send key!
* Bombalar havada patlatıyor *
♪ The bombs bursting in air...
- Kasayı aç yoksa kafanı patlatırım!
- Open the safe or I'll blow your head!
Beynini patlat veya başka bir şey yap!
Brain blast him or something.
Bu duruşmaya katılmanı istemiyorum. Zira bomba patlatılma şüphesi olan bir yere girmene izin veremem.
Listen, I need you to hold off on this hearing,'cause I'm not letting you walk into a potential bombing, OK?
General gaz patlatıldı.
COL. FALCONS : Gas detonated, General.
Evet, ama son birkaç gündür kafa patlatıyordum.
No, but these past few days I've been speculating.
Diğer lastik de patlatılmış.
The other one's punctured as well.
Çıplaklık günü beklemeye alındığında umumi tuvalette patlatırız bir tane.
When naked day gets put on hold, we knock it out in a public bathroom.
Yemin ediyorum, eğer yine mısır patlatıyorsa...
I swear, if he's making popcorn again...
Bu tüpü patlatır.
Well, no. That'd blow the tube.
Patlatırız bir şeyleri.
I don't know.
- İnin yoksa beyninizi patlatırım.
- Get out or we'll blow you the fuck up.
Ne olduğunu söylemezsen diğer gözünü de ben patlatırım.
Tell me what happened to your eye or I'll do the same thing to your other eye.
Şu an şampanya patlatıyor olmalıydık.
We're supposed to be popping champagne.
Beynini patlat.
Yeah! Have him blow is brains out.
Ödümü patlatıyorlar.
They freak me out.