English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ P ] / Pen

Pen traducir inglés

6,853 traducción paralela
Vyatka'da kaldığım süre boyunca tüm şiirlerimi, mektuplarımı, kısacası her şeyimi bu kalemle yazdım.
I wrote all of my poems, my letters, everything, with this pen, during my time in Vecheka.
Evlilik izni, yüzükler, dolma kalem, konuşmam mı?
Marriage license, rings, signing pen, toast?
Ya da havalı dolmakalemini.
Or his stylish fountain pen.
Bulduğumda, gırtlağına bir kalem saplanmamıştı.
W-when I found him, he... he didn't have that pen sticking out of his neck.
Cebindeki kalem kamerayı diyorum.
I mean that pen camera in your pocket.
Hakkında bir suçlama var ve hücrede yok.
She has an arraignment, and she's not in the pen.
Yanında kalemin var mı?
Do you have a pen?
8 dediğimizde, 15 dakika önce rapor vermen gerek!
When we say 8, it means you have to report fifteen minutes early! The pen..
- Herkes sizi bekliyor.
Everybody's waiting in the pen.
Kalemin canım.
Your pen, dear.
Bir yaprak ve kalem ödünç verir misin?
- Hey. Can I borrow a piece of paper and a pen?
Kalem?
And... the pen?
Güzel kalem.
Nice pen.
Kırmızı kalemini teslim et.
Hand in your red pen.
Bırak şu kağıdı kalemi.
Put your pen and pad down, mate.
Birini kalemle boynundan bıçakladın.
Is that all? You did stab someone in the neck with a pen.
Bunun için kağıt ve kalem yasak.
That's why no pen and paper is allowed.
" Kalem ve dil arasındaki bütün kelimeler bugüne kadar en çok bunlar üzdü beni...
"Of all the words of tongue and pen, the saddest are these, " it might have been "
Ceset burada bulundu yarim kalmis bir bulmaca ve kalemle birlikte.
Now the body was found here, with a half-finished crossword puzzle and a pen.
- Kalemi tutuşunuz...
The way you were holding that pen...
Bu da kalemdeki DNA.
And this is the dna from the pen.
Mektup arkadaşınla ilgili bir araştırma yaptım.
I did a little research on your pen pal - -
Al kalemini.
And a pen.
Dolma kalemi ver.
Give me the eagle pen.
Charlie o benim kalemim mi?
I just had my pen. Hey, charlie, is that my pen?
Kalemin var mı?
You got a pen?
Gerçekten güzel bir kalemi kaybettim.
I am missing a very nice pen.
Biz cinayet davasını tartışıyoruz ve sen kalemin hakkında konuşuyorsun.
We're deliberating a murder case and you're talking about a pen.
Bu kalem senin bir ayda kazandığından daha değerli, yani gidip kendini sikebilirsin.
This pen happens to be worth more than you make in a month, so you can go fuck yourself.
Uzaydayken bana bir kalem bile atamıyordun ve sıfır yerçekimindeydik.
I don't know. In space, you couldn't even toss me a pen, and that was in zero gravity.
Kafesten yeni çıktım.
Oh, no, man. I just got out the pen.
Bu eski kalem yer çekimini kanıtlıyor gibi.
This old pen kind of proves gravity.
Babamın da eskiden böyle bir kalemi vardı.
Oh, my dad used to have a pen like that.
Bütün günü bir adamın bütün kariyerini çöpe atmakla geçirdim ve tek kalan eski bir şişe şampanya ve Raj'ın gizlice aldığını sandığı çıplak kadınlı kalem.
I spent the day throwing out a man's entire career, and all that's left is an old bottle of champagne and a naked lady pen that Raj took when he thought no one was looking.
Kendi kalemimi bile getirdim.
I even have my own pen.
Bir geneleve gidip, kolundan çekip, iğnesini alıp, eline de bir kalem verip, "Al, imzala şu siktiğim boşanma evrağını, keş" mi deseydim.
Go to some fucking whorehouse and pull her out and take the fucking needle out of her hand and give her a fucking pen and say, "here. Fucking sign the divorce papers, crackhead."
Bir kalemim olduğunu nasıl bildin?
How did you know that I had a pen?
Tükenmez kalem.
Pen.
Yazan tükenmez kalemin var mı?
You got a pen that works?
Güzel kalem.
It's a beautiful pen.
Bu kalemi kullansam daha iyi.
I'd better write it down with this pen.
Kalemi kullanmaya başlamışsın.
You're using that pen.
Usagi-chan kalemini kullan.
Usagi-chan, use your pen from the arcade!
Kalem mi
A pen?
O kalemle nasıl dönüşebildim merak ediyorum.
I wonder how I transformed with that pen from the arcade.
Aldığın kararları yargılamam ve anlamam ta ki bir bilgin bunu parşömene dökene kadar.
I do not judge the decisions that you have made, and I will not understand until you set a scholar's pen to parchment.
Bende özel bir kalem var.
I have a special pen.
Kalemin.
Pen.
Çok teşekkürler.
... we say, "What's got into you?" to express surprise. Thanks a lot. Don't forgot your pen.
Kalemimi düşürdüm.
I just... I dropped my pen.
Karar vermeden önce düşünürsün.
I don't know. - Pen. - Hmm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]