Picking traducir inglés
9,447 traducción paralela
Telefonu açmaman beni gerçekten endişelendiriyor.
The fact that you're not picking up has me a little more worried.
"Sevgilimi AVM'den alıyorum."
"Picking my girlfriend up at the mall."
Şimdi Reddit'ten de geliyorlar.
Now we're picking up on Reddit.
Yeteneğini algılayabiliyorum. Işınlanma, zamanda yolculuk.
I'm picking up his ability- - teleportation, time travel.
Dönem ödevlerini 158 D Caddesi'nden almaktan bahsetmişler.
They were talking about picking up their term papers at 158 D Street.
Bir kaç kitap almaya geldim.
Picking up some summer reading.
Elleri kelepçeli bir kadını almaktan endişe duymayan ve yakalanmadan barikatlardan geçmeni sağlayan birini bulmuşsun.
- Lucky you, getting someone who doesn't mind picking up a woman in handcuffs and can also get you past roadblocks.
Sıhhiyeciler yüzünden şoförün kemik parçaları çıkartıyordu...
Medics... picking splinters of the driver's bones out of his face...
Senin botlarını almış bakıyordu.
He was picking up your boots, looking them over.
Cebini açmıyor mu?
Is he not picking up his cell?
Evet, kuzeninin inşaatında. Böylece onunla beraber orada burada garip işler buluyorum.
Uh, yeah, in... her cousin's in construction so I've been picking up odd jobs with him here and there.
Biraz da İspanyolca kapıyorum.
And I'm picking up some Spanish.
Hiç kimseyi almıyoruz.
We are not picking anybody up.
Justin imalarımı anlamıyor arkadaşlar.
Guys, Justin's not picking up on any of my hints.
Les seni ne zaman alıyorum?
So, Les, when am I picking you up?
Nereye gittiğimi anladın mı?
Are you picking up what I'm putting down?
Telefon açık ama cevap vermiyor.
It's on, but she's not picking up.
Hesabı sen ödeyeceksin solucan.
You're picking up the check, worm.
Ardından seçim yapmaya başladı. Faydalı olacağını düşündüklerini yanına aldı.
Then they started picking people out, choosing who they thought would be useful to them.
Taraf tutmaya inanmadığını sanıyordum.
Thought you didn't believe in picking sides.
Taraf tutmuyorum ekibimi tutuyorum.
I'm not picking sides, I'm picking my team.
Her zaman özel dedektif olmak gibi bir hayali vardı ve dediğine göre işler yoluna giriyormuş, ofisi arayanlar her gün daha da artıyormuş.
Well, it's always been a big fantasy of his to be a private investigator. And he says that things are picking up, he's getting more calls at the office every day.
Sizler, hep benimle uğraşıyorsunuz, tamam mı?
You guys, you're, you're always picking on me, all right? Oh. Oh.
Kavgada harikayım ama sonrası için korkuncum.
I'm great at picking fights, but I'm terrible at the part that comes after.
Çıkarımlarda bulunuyorum.
You know, just picking up little things here and there.
Interpol, şu anda yurtdışındaki bağlantılarını tutukluyor.
Interpol's picking up his pals overseas as we speak.
Her saat başı standart bir sesli mesaj yayınlarlar. Kural bu. Ancak menzilleri ufkun ötesinde olduğu için sinyal alamıyoruz.
Prerecorded voice broadcasts once per hour, that's the rule, but the range is over the horizon, and we're not picking anything up.
Hala paratiroidle uğraşıyorsun. Bir sürü vaktim var demektir.
Well, you're still cherry-picking for parathyroids, so I got time.
Sizi babanız alacak.
Your dad's picking you up.
Onları babalarının alacağını zannediyordum.
I thought their dad was picking them up.
Yarın o alacak.
He is picking them up tomorrow.
Sizi babanız alıyor.
Your dad's picking you up.
Noah, eve gelirken alacak.
Oh, Noah's picking it up on his way home.
Açmıyor.
He's... he's not picking up.
Bohannon, madem oraya kadar gidiyorsun Hanna'ya Gingham'dan bir top kumaş, oğlanlara da şeker getirir misin?
You know, Bohannon, since you're gonna be up there anyway, you mind picking up a bolt of gingham for Hanna and some rock candy for the boys?
- Evet, işler düzelmeye başladı.
Yeah. Things are picking back up.
Bilgisayari aldigimiz yerden uzakta degil.
It's not far from where we're picking up the laptop. All right.
Barlara gidip erkek avlamalar.
Going to bars. Picking up men.
Elma toplamayaymış.
Picking apples.
Gidip onu tutuklayacağız.
Of course we're picking him up.
Neden benimle uğraşıyorsun, Jane?
Why are you picking on me, Jane?
Bu çok ileri bir kapı açma tekniğidir.
This is a very sophisticated lock-picking technique.
- Meyve mi topluyorsun?
Picking berries?
Felix, Alison telefona cevap vermiyor ve idrariacilen lazim.
Uh, Felix, Alison's not picking up her phone and I really need her pee.
Görünüşe göre şu Dennis haftalardır sataşıyormuş ona.
Apparently, this Dennis has been picking on him for weeks.
Sana sataşan biri mi vardı?
Was someone picking on you?
Okulu aradım. Görünüşe göre bu Dennis haftalardır sataşıyormuş ona alay edip isim takıyormuş.
Apparently, this Dennis has been picking on him for weeks, taunting him and calling him names.
İnsanlar yürüyüp yanlarından geçiyordu, sanki garaj satışı varmış gibi.
People were walking by, picking through them like it was some kind of yard sale.
Bir kez olsun benimle kavga etmediğin bir akşam yemeği yemek istiyorum.
Just once I would like to have a nice dinner without you picking a fight with me.
- Yemek için sağ ol.
Thank you for picking up dinner.
Kalbi boşluğu dolduramıyor.
[sighs ] [ monitor beeps] Her heart's not picking up the slack.