Pitcher traducir inglés
883 traducción paralela
Büyük maça sadece bir hafta kala atıcıya af çıkardılar.
Just one week before the big game, and they had to go and pardon the pitcher.
Bir atıcının yukarı çıkmasına izin vermeyeceksin değil mi?
Say, you wouldn't let a pitcher climb way up there, would you?
Atıcımız kaçmasaydı şansınız bile olmazdı.
If our pitcher hadn't busted out, you wouldn't have a chance.
Atıcınız nerede?
Where's your pitcher?
- Atıcınız bu mu?
- Oh, is this your pitcher?
- Senin atıcın nerede?
- Where's your pitcher?
Kase ve sürahi hazir.
There's the bowl and pitcher.
Atıcı, ıskalamasını sağlamaya çalışacak.
The pitcher's gonna try to make him miss it.
- Atıcı hangisi?
- Which one is the pitcher?
Vurucu akıllı olsa, eğilerek atıcıyı şaşırtabilir.
If the batter were really smart, he'd stoop down and fool the pitcher.
Beyaz saçlı yaşlı annen verandada durmuş... ellerinde bir testi sütle seni bekliyordur.
Your old gray-haired mother standing on the front porch waiting... with a pitcher of milk in each mitt. Maybe.
Belki şuradaki üç tane resmi duvara asabiliriz.
Suppose I could hang these three pitcher in there.
Testimi doldurabilir miyim Miriam?
May I fill my pitcher, Miriam?
Testiyi al.
Take the pitcher.
- Evet, sürahi dolu.
- Yeah. The pitcher's full.
Resmimi kırdı ve yiyeceğimi yedi!
She breaks my pitcher and eats my food.
Sürahi bulabilirsen içebilirsin.
You'll drink if you can find the pitcher.
Ama artık bardak ağzına kadar dolup taşmıştı, dostlarım.
The pitcher has went to the well once too often, friends.
Sürahiyi ver.
Give me that pitcher.
Senin içini, bu cam sürahinin içini görebildiğim kadar iyi görüyorum.
I see through you as clearly as I see through this glass pitcher!
Ellerindeki en iyi atıcı o.
He's the best pitcher they got.
Sürahi orada mı?
Pitcher there?
Bir pitcher'leri var vuramıyor.
They got a pitcher he can't hit.
Onları şu kupanın içine yerleştirin.
Stick them in this pitcher here.
İçki, birkaç sigara ve biraz yemişle kışı burada geçirebiliriz.
A pitcher of stingers, some cigarettes, a few acorns and we can dig in here for winter. Don't go away.
Sen atıcı mısın?
You the pitcher?
Ve aile porseleni ile amacı alışılmışın dışında olan Ev kadını için işte çok güzel bir parça, patlayan krema testisi.
And for the Hausfrau whose aim with the family china is not what it use to be, here is a very handsome item, an exploding cream pitcher.
Sürahiyi görüyor musun?
See this pitcher?
Bu sürahinin ben olduğumu düşünmeye çalış.
Try to think of this pitcher as being me.
Sürahinin bir şeyi taşımak dışında başka bir rolü yok.
The pitcher has no use at all except as a container for something.
Solak, zamanında esaslı bir atıcıydı.
A NEW LEFT ARM? YEAH, LEFTY WAS QUITE A PITCHER IN HIS TIME.
Soğuk bir bira olsa da içsek.
What I could do with a nice cold pitcher of beer.
- Ona bu sürahiyi doldurtacağım.
- To fill this pitcher.
"Gel sana bir şişe süt ve zencefilli ekmek ikram edelim!"
Have a pitcher of milk and some gingerbread. "
Ya da altın kupa kırılmadan ya da ibrik şelalede parçalanmadan ya da değirmendeki teker kırılmadan önce.
Or the golden bowl be broken or the pitcher shattered at the fountain or the wheel broken at the well.
Ne biçim bir atıcısın sen?
What kind of a pitcher are you?
Atıcıları bombe başlı bir çocuk, o da hiç iyi değil.
Their pitcher is a kind of round-headed kid who is absolutely no good at all.
Atıcı tümseğinde çok yalnız kalıyorsun.
It's very lonely out here on the pitcher's mound.
Atıcılarını ölümüne korkutacaksın.
You'll scare their pitcher to death.
Atıcıyı bile göremiyorum.
I can't even see the pitcher.
Önce atıcıyı şaşırtmak için, kalede biraz dans edeceğim ve sonra topuklayacağım.
First I'll dance around a little on the baseline to confuse their pitcher and then I'll take off.
- Fırlatıcı.
- Pitcher.
- Henry, bir sürahi limonata getir.
Henry, bring in a pitcher of lemonade.
Ah, işte, eski sahanın tümseği. Gelenek ve hindiba ile kaplı.
Ah, there it is, the old pitcher's mound, covered with tradition and dandelions.
Sahanın tümseği hindiba ile kaplı!
This pitcher's mound is covered with dandelions!
Hindibaların tümsekte işi ne böyle?
What in the world are all these dandelions doing on the pitcher's mound?
Ya da Kızılderililerin su testisi olacak.
Or maybe it's gonna be an Indian water pitcher.
"Taş testiye çarpsa da testi taşa çarpsa da en kötüsü testiye olur."
"Whether the stone hits the pitcher... " or the pitcher hits the stone... "it's going to be bad for the pitcher."
En iyi atıcılara karşı, topu geri bük.
Throw the ball back to the pitcher better.
Çok güzel. Plastik bardak. Adamım.
Exquisite Styrofoam pitcher.
Fırlatıcı, Lou Camilli.
Pitcher : Lou Camilli.