Planes traducir inglés
3,125 traducción paralela
Komandolar düşman uçaklarını ve kaotik karmaşa içindeki Amerikan tesislerini imha etti.
Commandos promptly destroyed enemy planes and facilities sending the Americans into chaotic confusion.
Kaliforniya Bilim Akademisinde tutuluyor.
Around the world, more than 5,000 planes are in the air at any given time.
Muhtemelen uçaktır.
Probably planes.
Basınç değişikliğinden ötürü kalemler uçakta iş görmeyebilir.
Pens don't always work on planes because of the pressure change.
Uçaklar fosforu vurarak ateşleyecekler.
Planes will ignite the phosphor material with missiles.
Uçakla niye gelmedin?
What's wrong with planes?
Alman uçakları aynı İspanya'daki gibi.. .. göklerin hakimiydi. Sivil halka açıktan açığa ateş ediyorlardı.
Their planes were the absolute rulers of the air and just like in Spain, they fired at the civilian population at will.
Sence onların geldiği yerde daha fazla uçak var mı?
Do you think there are more planes where they came from? Yes.
- Elaine. Uçaklara olanı gördük.
Look what happened to those planes.
Bilimadamları bile en hızlı uçaklarımızın, ses hızına ulaştıklarında, parçalanacağını düşünüyorlardı.
Even men of science believed that our fastest planes would break apart when they approached the speed of sound.
Uçakların kuleleri vurduğunu gördüğümde kahvaltı esnasında, şöyle düşündüm :
And when I saw the planes hit the towers you know, during breakfast, it was like :
Her Şükran Yemeği'nde tam üç... uçuş yaparak ırkçı halamı bana ziyaret ettiriyor.
Every Thanksgiving, it makes me take three planes just so I can visit my racist aunt Cookie.
Kurtarma uçakları geldiğinde köpekbalıklarını oldukça eğitmiş sayılırdık.
By the time the rescue planes came, we had those sharks trained pretty good.
Hatta uçaklardan tutup balonlara kadar.
They've been on stamps, on planes, and they've taken to the skies as balloons.
Japon uçakları geldi etrafımız bomboşken 500'lükler bıraktı.
Jap planes came in dropping 500 lb'ers while we were out in the open.
Uçaklara bakınca sanki bu hava üssünü yıllar önce almışız gibi.
Judging from those planes, I think it's the airfield we took a while back.
Uçaklar havada birbirleriyle çarpıştırılabilir.
Crash planes in mid-air.
Interpol'ün L.A istikametine gelen uçaklarda şüphelendiği kişiler var.
Sam was right. Interpol has various persons of interest Who were stopped boarding planes bound for l.A.,
- Uçakları yiyor da ondan.
It eats planes.
En güzel kâğıttan uçakları yapmak.
Making the best paper planes.
Düşen uçaklarda hep çok iyi insanlar olur.
All the great ones go down in planes.
Ama bir jeoloj olarak, uçaklara başka bir gözle bakmaktan kendimi alamıyorum...
But as a geologist, I can't help seeing these planes through a different lens.
Arizona çölündeki bu havaüssü, 4.000'den fazla uçağın evi.
This airbase in the Arizona desert is home to over 4, ooo planes.
Ve kendilerini, imkansız olarak düşündükleri yerlerde, durumlarda ve kişilerle görürler.
It's now been four hours since the blackout. How many cars collided? We have planes downed at LAX.
İsrail savaş uçakları, Sina Yarımadası'ndaki hava limanlarını ve stratejik hedefleri koruyan Mısır savaş uçakları ile muharebeye girişti.
Israeli fighter planes in combat with Egyptian planes, defending airports and strategic targets on the Sinai Peninsula.
Uçaklar, tanklar, botlar... Savaşımı kazanmam için gerekenler.
planes, tanks, boats... what I will need to win my war.
Uçaklar, tanklar, botlar!
Planes, tanks, boats!
Deniz uçakları her hafta malzeme ve yiyecek getiriyor, eti de balıkçılar ve avcılar sağlıyor.
Float planes bring grocery and hardware deliveries on a weekly basis, and fishermen and hunters provide the town's meat supply. Hey.
Bu uçaklar ses hızına yakın bir hızda uçuyor.
These planes are flying close to the speed of sound.
Özel uçaklardan biriyle gideceğim.
One of the perks of private planes.
Bu pasaportla uçmazsanız iyi olur.
You might as well make paper planes of your passport.
Biliyor musun Carol, bugün çok önemli bir gün, bunu biliyor olman gerekirdi. Ayrıca uçakta telefonla konuşulmadığını da bilmen gerekirdi.
You know what, Carol, today is a very special day, and you should have known that, and you can't use cell phones on planes.
Dallas'a uçakla gitme imkanın da var, Şef.
Planes go to Dallas, boss.
Ama bu adamın Vince'i uçaklardan atmasına izin vermek istemiyorum.
But I don't need this guy getting Vince jumping out of any more planes, okay?
Birden sen geliyorsun ve uçaklardan atlayıp, önemli görüşmelerine kafası iyi şekilde gidiyor.
Suddenly you come around, he's hopping out of planes and showing up to important meetings out of his mind?
Bir nesnenin şekli ve büyüklüğünü tamı tamına vermek için, nesnenin çeşitli açılardan çeşitli çizimleri, kâğıt üzerinde bir görüntü vermesi için, kâğıt yüzeyine yerleştirilir.
In order to present the exact size and shape of the object, The lines are drawn perpendicular to the planes of the paper From various angles of the object, giving an image on the paper.
- Öyledir güzelim.. büyüktür
- The planes are great girl This is monumental
- Titanicde bir sürü can kurtarma botu var
We need planes and helicopters in the area immediately Captain of the Titanic have enough boats
Sistem kayıtları var
- Those are the planes?
Dinle--bu kadın hakkında dar pantolon giymeyi sevmesi ve arabadan ceset atması dışında hiç bir şey bilmiyoruz.
Listen - - we don't know anything about this woman other than she likes to wear tight pants and dump bodies from the wheel wells of planes.
Uzaktan kumandalı uçaklar 800 metreye kadar yükselebilir.
Remote-controlled planes have a range of about 2,500 feet.
Diğer tarafı da uçaklara.
The other side to planes.
Bir diğer sorun AIG idi. AIG iflas etse uçaklar uçamayabilirdi.
If AIG had stopped, you know, all planes may have to be, you know, stop flying.
Herhangi bir kaza ya da kayıp uçak bildirisi gelmedi.
There have been no reports of any accidents or missing planes.
Bak bakalım son beş saat içinde özel uçak kalkmış mı.
See if there's any private planes that left in the last five hours.
Takımınızın, benim uçaklarıma, arabalarıma ve cüzdanıma erişim izni olur.
And your team would have access to my planes, my cars, my purse.
Uçak mı dediniz?
Did you say planes?
İnsanlar birinci sınıfta uçmazsa, uçakta bu sebeple ölüyorlar. Burada!
People die from it on planes when they're not sitting in first class.
Planımız, aktarmalı uçağı Toronto'ya indiği zaman Bay Black'i tutuklamak.
Our plan is to intercept Mr. Black when he transfers planes in Toronto.
Deney aşamasındaki uçakları ilk onlar uçuruyor.
The first to fly experimental planes.
Uçak sayısı biraz fazla değil mi?
Isn't that kind of a lot of planes to have, for –