English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ P ] / Policy

Policy traducir inglés

6,349 traducción paralela
Benim işim için gerekli olduğundan, bir istisna yaparsanız çok memnun olurum.
I would appreciate you making an exception to your policy, seeing as she is essential to my work.
Onun için bir kaç politik önerinin olabileceğini söyledim.
I suggested that you might have some policy ideas for him.
Prensip olarak içeri kamera almıyoruz.
Cameras aren't Truth policy.
Pekala... Hindistan'ın mevcut dış politikası hakkında ne düşünüyorsun?
Tell me... what are your views on India's current foreign policy.
Politika, sıradan insanlara elektrik verir. Ama sıradan insanların evinde her gün elektrik olmuyor.
This policy giving electric current to Common man... but common man's home no electric current everyday... no tv, no tubelight, no water...
Bu numarayı bir müşterinizden aldım bana bir sigorta poliçesi lazımdı.
I got your number from a client of yours... I need an insurance policy.
Çünkü mantıklı bir plan.
Because it is a sensible policy.
Çok uzun bir bekleme listemiz var, yani maalesef, resmi olmayan dalgınlıklar hakkındaki politikamız oldukça katı.
We have a very long waiting list, so, unfortunately, our policy about unauthorized absences is very strict.
Otelin gizlilik ilkesini çiğneyemem.
I'm sorry. That would violate hotel privacy policy.
Otelimizin gizlilik ilkesini çiğneyemem beş dolar için.
I can't violate our hotel privacy policy. For five dollars.
Çünkü çalıştığım kişilerle çıkmakla ilgili prensiplerim var.
Doesn't matter. Because I have a policy about dating people I work with.
Evet, ama senin prensiplerin, öyleyse prensiplerini çiğneye bilirsin.
Yeah, but it's your policy, so you can break it.
Neyse, sizden ofisimi lokal olarak düşünmenizi istiyorum. Açık kapı politikası şeklinde.
Anyway, I want you guys to think of my office as a clubhouse, total open-door policy.
Biliyor musunuz? Marcus'un eski okulunda zekice hazırlanmış, zorunlu bir her şey dahil davet poliçesi yaptılar.
Do you know, at Marcus's old school, they had this brilliant, mandatory, all-inclusive invite policy?
O zamana kadar, sen bizim sigorta poliçemizsin, hayatım.
Until then, you are an insurance policy, my dear.
İlk olarak, bu salonun spor aletlerini temizleme politikası suç sayılabikecek kadar gevşek.
First, this gym's wipe-down policy is criminally lax.
Artık St. George'da yeni bir sıfır tolerans politikası yürürlüktedir.
There is now a new zero-tolerance policy in effect at St. George's.
Biz sıkı bir sıfır tolerans var Meadow Park politika, o tabii ki, ayrılmak zorunda kaldı.
We have a strict zero-tolerance policy at Meadow Park, so he had to leave, of course.
Baskıcıların maskesini düşüreceğiz ABD'nin yıllar boyu, diktatör yaratarak, demokratik olarak seçilmiş liderleri makamlarından indirerek uyguladığı cani politikaya ışık tutacağız.
We're going to unmask the oppressors, shine a light on years of US criminal policy- - propping up dictators, bringing down democratically elected leaders...
Bu okulun kaba kuvvet kullanmama konusunda oldukça katı kuralları var.
This school has a very strict no bullying policy.
Tüm ailesine kaçırılma durumuna has sigorta yaptırmış.
She took out a kidnapping policy on her whole family.
Ama, eğer Lauren'dan kurtulursan, bir de üstüne kaçırılma sigortası işin içine girerse...
But if you could get rid of Lauren, then the kidnapping policy would kick in...
Poliçe senin adına.
The policy's in your name.
Bence onu öldürmek zorundaydın, çünkü her iki durumda da sigorta parayı öderdi, ve Lauren öldüğünde görgü şahidi de ortadan kalkardı.
I think you had to kill her, because the policy would kick in either way, and with Lauren dead, there'd be no witness.
Sigorta şirketi olsam, size ücretsiz poliçe yapardım.
If I were an insurance company, I would give you a policy for free.
Özetle işini garantiye alıyorsun o zaman?
So you're just taking out a little insurance policy?
Ama hepimiz biliyoruz ki her sigorta poliçesinin arkasında ve o poliçeyi sigorta eden mükerrer sigortanın arkasında bir satış temsilcisi vardır.
We all know that behind every insurance policy and the reinsurance policy covering that policy... there's a salesman.
İnsan Kaynakları temiz ve toleranssız bir öneri getiriyor.
Now, H.R. have recommended a clear, zero-tolerance policy.
"Mesafemizi koruma" planımıza ne oldu?
What happened to the "keep our distance" policy?
Savunma bakaninin müstesari olarak..
As vice-chair of the President's Defense Policy Board,
Neden sigorta poliçesini mahvetti?
Well, I doubt it. Why would he ruin his insurance policy?
Bunu söylemem gerek... Departman kuralları falan filan ama... Sen kullanımdan kaldırıldıktan sonra, bazen seni uyandırırdım.
I probably shouldn't admit this... department policy and all... but... when you were decommissioned, I used to wake you up.
Evimizin "iş sohbeti yok" prensibi var.
Our home has a "no shoptalk" policy.
"Polis sohbeti yok" prensibini ortaya çıkarır çıkarmaz göçmüştüm.
We weren't, but we could've been. Well, as soon as he unveiled his "no cop talk" policy,
Anladım ama çözdüğüm dava "polis sohbeti yok" prensibi davası.
My office has a strict "no cop talk" policy. I figured, but the case that I have solved
Sigortan mı?
Is it an insurance policy?
Dedektifler, bir vatandaş sokaktan içeri girdiğinde ifade almak New York Polis Departmanı'nın ilkesidir.
Detectives, when a citizen comes in off the street, It is nypd policy to take a statement.
Adamın istihbarat politikasına dair düşüncesi "Andrew Lockhart için hangisi daha iyidir?" den ibaret.
Sum total of his thinking On intelligence policy is "what's good for andrew lockhart?"
Çünkü eczanenin katı bir "üzerine bir kez işediysen iade edemezsin" kuralı var.
Because the pharmacy has a very firm "once peed on, no return" policy.
Departman poliçesi on günü şart koşuyor, ama hiçbir şekilde cezalandırıcı değil, Hildy.
Department policy mandates ten calendar days, but in no way is it punitive, Hildy.
Önemli politik bir karar alamazsın.
You cannot take any important policy decision.
Tüm bilgilerim burada.
a policy Oh! And I got all my info here, you know.
Bir sürü poliçe seçeneği var.
- You know there are lots of choices, policy-wise.
Nasıl bir politik oyun ki bu, böyle bir kargaşaya sebep olmuş?
How do you make policy surrounded by the families of those killed himself?
Ziyaretçi protokolü...
Well, the visitor policy...
Karım her tür protokolü atlatabilecek kadar akıllıdır.
My wife is smart enough to circumvent any policy.
Güzel bir önlem.
That's good policy.
Ordu politikası.
Army policy.
Dedektif, üzgünüm. Şirketimizin teröristlerle pazarlık konusunda katı bir politikası var.
Detective, I'm sorry, that company has a strict policy against negotiating with terrorists.
Dün gece beni rahatsız eden 3 şey vardı.
Is the case of the "no cop talk" policy.
- Departman kuralı.
Department policy.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]