English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ P ] / Pollen

Pollen traducir inglés

518 traducción paralela
Dün akşam gün batımında dört rüzgara senin için polen attım.
At sunset last night, I threw pollen to the four winds for you.
Saatlerce döllenmek için bir polen bekleyen.
Waiting by the hour Hoping for a pollen to alight on me
Tohumlar, sporlar, polenler, virüsler milyonlarcası yüzyıllardır her saniye atmosferimize çarpıyorlar,
Seeds, spores, pollen, viruses by the billions hitting the atmosphere every second of every hour for millions of years,
Üzüm çekirdeği : 200 mg ; geyik boynuzu tabletleri : "
Bee Pollen- - 500 mg ; Grape Seed : 200 mg ; Deer Antler Drops ; "
Polenlerin sayısı arttıkça, tıpkı borsa gibi...
When the pollen count goes up, just like the stock market...
- Bir çok polen aroması var.
There are doubtless many pollen aromas.
Üreme hücresi, polen. Kimyasal madde.
Some spores, or pollen in the air, some chemical.
Dişi çiçeğin kırmızı, küçük ve yapışkan stigmaları salınır ve erkek söğüt çiçeği,.. ... sarı polenler birinden diğerine uçup durur.
Red, little, spiky stigmas of the female flower... dangling, yellow male catkin... yellow pollen flying from one to the other.
Bu gördüğün kırmızı şeylerden tohumlar çıkıyor. Tabii bu uzantılarla polenleri yakalayabilirlerse.
Well, from these little red bits, the nuts come... if they receive pollen from these long danglers.
- Evet, kavak polenine karşı.
Yes, to ragweed pollen.
Kavak poleni!
Ragweed pollen!
Babamın kollarına çizdiği şeyler, tul bitkisinin tozunda yapılma.
The markings he's made on my father's arms... are from the pollen of the tule plant.
Oh evet, ne zaman arıları görsem... bir çiçekten diğerine giderek polen taşırlar, hayatlarını böyle sürdürürler, bu beni ağlamaklı yapar.
Oh yes, every time I see a bee bringing pollen from one flower to another, perpetuating life this way, it almost makes me cry.
Erkek kozalağın oluşturduğu polenin taneleri filizlenerek erkek hücreler üretirken dişi kozalak büyük yumurta hücrelerine sahiptir.
The male cones produce pollen, the grains of which germinate to produce the male cells, and the female cones contain the large egg cells.
Böcekler polenin erkek kozalaktan dişiye taşınmasına yardım eder. Polen orada spermin yüzeceği bir kanal açar.
Insects help to transport the pollen from the male cone to the female, and there it produces a tube down which swims the sperm.
Bunlar erkek kozalaklardır ve polenleri taşımak için rüzgardan faydalanırlar.
These are the male cones, and they use wind to transport their pollen.
Ama bu şansa bağlı döllenme yönteminin başarıya ulaşmasından emin olmak için çok yüksek sayıda polen üretmeleri gerekir.
But to make sure that such a haphazard method of fertilisation is successful, they have to produce pollen in huge quantities.
Filizlerin uç kısmında polenlerin kolayca ulaşabileceği belirgin bir yerde küçük küreler olarak bulunurlar.
They're small globes in conspicuous positions on the tips of shoots, where they can easily receive pollen.
Dişi kozalağın üstüne polen düşmesi çok uzun bir sürecin sadece başlangıcıdır.
Pollen falling on the female cone is only the beginning of a long process.
Polen ve meyve, yapraklar ve tahta, kök ve dallar. Tıpkı bugün olduğu gibi.
Pollen and fruit, leaves and wood, root and branch, just as they do today.
Uzun süre polenlerinin etkisinde kalmak sterilliğe mi sebep oldu?
Because long-term exposure to its pollen caused sterility.
Evet, poleni dişilik organına taşıyan herhangi bir şey bu listeye dahildir
Yes, anything that gets the pollen to the pistil's right on the list
Polen borunuzu çalıştırın
Put your pollen tube to work
Polen nereye gitti?
Where does the pollen go?
- Polen nereye gitti?
- Where does the pollen go?
Ağaçlardaki polenler eşekarılarını uzak tutuyor.
The pollen from the trees keeps off the hornets
Bugün hava oldukça iyi ve polen seviyesi de 200'de.
'The air is good today,'pollen level at 200, and lead level, a low 120.
Bir polen büyüklüğündeki plütonyum parçası bir fareye enjekte edilince kanser oluşuyor.
A pollen-sized grain of plutonium... injected in mice causes cancer.
Belki de polen lazım.
Maybe it needs some pollen.
Bir yaz rüzgarındaki arı poleninden daha tatlısın.
Sweeter than bee pollen... on a summer wind.
- Polen.
Pollen.
Polenleri düşün, saman nezlesini düşün... hayvan tüyü, tüylü şeyler falan düşün! Ne bileyim!
Think pollen, think ragweed, think animal dander, fur balls, anything!
Pollenlere alerjin var!
You're allergic to pollen!
- O polenler sizi...
- With this pollen completely...
Dinozorların yakın akrabası kuşlar, farklı meyve çiçekleriyle beslenip ormanda tohum ve polenleri saçarak şekil ve büyüklük olarak çok farklılaştı.
Birds - related to the dinosaurs - diversify to many shapes and sizes, feeding off the different fruits and flowers, spreading seeds and pollen through the forest.
- Lütfen! Polenleri dağıtıyorsunuz.
- Please, you're spreading the pollen.
Kendi poleniyle döllenmeyi önlemenin harika bir yolu bu.
It's a neat way of avoiding any chance of being fertilised by its own pollen.
Beraberlerinde, başka çiçeklere ait polen de getirirler. Bu nedenle bu çiçek döllenmek üzere.
They bring with them pollen from other lilies, so this flower is about to be fertilised.
Uzun konaklama esnasında çiçek, böceği polenleriyle yıkadı.
The flower has showered the beetles with its own pollen during their long stay.
Kızarmış ve kokusuz çiçek artık böcekler için etkileyici değildir. Beraberlerinde polenleri de götürerek bir başka bitkinin beyaz çiçeğini ararlar. Böylece çapraz döllenmeye neden olurlar.
Now red and odourless, the flower is no longer attractive to beetles, so they'll go in search of white flowers on another plant, carrying the pollen and bringing about cross-fertilisation.
- Polene alerjisi var.
- She's allergic to pollen.
Adamın kanı karıncalar tarafından, gözleri ve kulakları Güneş tarafından,... aklı ise Konuşan Tanrı ve Polen Çocuk tarafından bir araya getirilir.
His blood is gathered by ants, his eyes and ears by Sun, his mind by Talking God and Pollen Boy.
Polen yada spor mu diyorsun?
You mean a pollen or a spore?
Binlerce yıldır polenlerin zehir olduğunun farkındaydılar.
For many thousands of years, they were aware that the pollen was poison.
Polen alerjinden kurtulmak istiyorsan, kafein yok, çikolata yok..
You want to get rid ofthe allergies to bee pollen, then no caffeine, no chocolate.
Arı polenleri toplamış!
The bee has its pollen!
Polen.
Pollen.
Vücudumu ve kemiklerimi, masadaki kalemimi, bilgimi, ruhumu, duvardaki tabloyu, odayı aydınlatan müziği, gözyaşlarını, korkuları, polen dolu havayı.
my flesh and bones, the pencil on the table, my knowledge, my soul, the painting on the wall, the music that lights up the room, the tears, the fears, the air laden with pollen.
"Arıları lastikle bağlamak istiyorum, böylece çiçek tozlarını topladıklarında, hemen geri gelsinler."
" I want bees on elastic so when they get pollen they come back here.
Polenler genetik olarak virüs taşımak için değiştirilmiş.
The pollen altered to carry a virus.
Bu beraberindekilerin yaşını bulmak için fosilleşmiş polen bilimidir.
That's the study of fossilized pollen to determine the age of the accompanying bodies.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]