Prag traducir inglés
917 traducción paralela
Bu film, Prag'da Belvedere Şatosu'nda, Lovkowitz'de Furstenberg Sarayı'nda ve diğer tarihi yerlerde çekilmiştir.
This movie has been shot in the Belvedere castle in Prague in Lobkowitz and other historical places.
Prag'lı öğrenciler...
The students of Prague...
"Prag'ın en iyi kılıç ustası ve en cesur öğrencisine!"
"To the best swordsman of Prague and its most audacious student!"
"Öyleyse sanırım, Prag'daki en iyi kılıç ustası ve en aktif öğrenciye bir şans verilmeli!"
"I believe there must be some opportunities for the best and most daring swordsman of Prague"
Bu Balduin, Prag'ın en iyi kılıç ustasıdır! "
But isn't Balduin the best swordsman in Prague? "
"Prag, 1929."
" Prague, 1929.
- Yabancı bir ülkede! - Prag'da.. Bir Kazak cadde boyu yürüyor, geniş pantolonu ile yeri süpürüyor..
- And in a foreign land - in Prague - a Cossack walks along a street, sweeping it with his wide trousers...
Prag
Prague
Ben Prag'dan Dr Egon Hartz.
I am Dr Egon Hartz of Prague.
Alman mandasına direnirse, Alman savunması Prag'ı bombalayacak.
If we resist German protection, Prague will be bombed.
- Prag yakınlarında.
Where? - Near Prague.
Prag mı?
Prague.
Prag'da sayısız görevde bulundu.
He has been on several missions to Prague.
Bayan Bomasch'ı Prag'dan tanıyorum.
I knew Fraulein Bomasch in Prague.
Herzoff Prag'da ona oldukça dostça davranmış.
Herzoff was very friendly with her in Prague, you know.
Dört yıl önce Prag'da çok romantik bir ilişkimiz olduğunu hatırlıyorsundur.
Well, you may have gathered that we were partners in a highly romantic interlude in Prague four years ago.
Prag'da olmuştu korkarım ki.
It happened in Prague, I'm afraid.
Girdiğimizden beri Laszlo, Prag'da pis yalanlar yayınlamıştı.
Laszlo published the foulest lies in the Prague newspapers till we marched in.
Paris, Prag, Brüksel, Amsterdam, Oslo, Belgrat ve Atina'daki gizli faaliyetlerinin liderini biliyorsunuz...
You know the leader of the underground movement in Paris, in Prague in Brussels, in Amsterdam, in Oslo, in Belgrade, in Athens...
Prag'da ona ihtiyaçları vardı.
They needed him in Prague.
Prag'daki Gestapo şefi yetkilerini alan...
Taking personal charge... the chief of the Gestapo from Prague...
- Prag'daki herkes yapmalı.
- Anyone in Prague should.
Tüm Prag'da, Vanek adında bir mimar yok
In all of Prague, no architect called Vanek exists
Tüm Prag'da.
All over Prague.
Oysa o Prag'a gelip fabrikasını da getirdiğinde... ödemesini Bank of Berlin'den Alman çekiyle yaptı. yaptığım küçük araştırmaya göre.
Yet when he came to Prague and brought his brewery... he paid with a Deutsche check from the Bank of Berlin... according to a little research of my own.
Fakat Prag halkı, size soruyorum... bir katil manyağın yaptığı vahşi davranış yüzünden yıkıma mı uğrayalım?
But people of Prague, I ask you... shall we perish for the vicious act of a murdering manic?
Prag halkına inanıyorum... gelip bize yardım edecekler.
I believe the people of Prague... will come to help us.
Tüm Prag'ın size karşı birlik olduğunu mu söylemeye çalışıyorsunuz?
Are you trying to say the whole city of Prague is conspiring against you?
Evet sen ve O Prag'da 1936'da kazayla yolda karşılaştınız.
Yes. And you and he met by accident on a street in Prague in 1936.
Prag'da onun için çalan genç bir piyanist vardı.
He was a young pianist who played for her in Prague.
Bayan Anton, Alquist davası hakkında her şeyi biliyorum. Ve yanılmıyorsam... Sergis Bauer'in Prag'da yaşayan bir karısı var.
Mrs. Anton, there's not a detail of the Alquist case that I don't know... and unless I'm more mistaken than I've ever been in my life... the man called Sergis Bauer has a wife living in Prague now.
Çok teşekkür ederim, ben ~ "... 10,000 çift dürbün ihalesi Prag'da Nanoviç ve Şsı.'na verilmiştir " Hey, Bulic, geç kaldın.
Oh, thank you very much, i... hey, bulic, you are late.
- Prag'dan, kızlar!
! - From Prague, girls!
Varşovada yakalanıyor, Lodz'dan sınırdışı ediliyor, Prag,
Seized in Warsaw, deported from Lodz, Prague,
Prag'da tren değiştireceksiniz.
You change trains in Prague.
Ben de eşyalarımı iki sandığa doldurup Prag'a kaçtım.
I packed my belongings in two trunks and fled to Prague.
Prag'da Nazi'lere karşı inanılmazdı.
In Prague she was fantastic against the Nazis
O zaman Prag Hastanesine gidelim.
Let's go to Praga Hospital.
Elbette, Budapeşte'den Prag'a.
Certainly. From Budapest to Prague. in coffeehouses.
Prag'daki jandarma birliğinde telefonla her şeyi kontrol edebilirsin.
You can check everything by telephone at the police commissariat in Prague.
Prag'ın tamamı seninle alay ediyor!
All of Prague's laughing at you!
'Prag, Budapeşte ve Belgrada giden'kıtalararası ekspres'e bağlanacaktır.'
leave platform 14'will connect with the transcontinental express for...'... travelling via Prague, Budapest and Belgrade.'
Prag'da bir sevgilim yok, Prag'da bir sevgilim yok...
I don't have a girl in Prague, I don't have a girl in Prague...
İşte bunun ; Prag'da bir sevgilim yok, Prag'da bir sevgilim yok...
Finish saying "I don't have a girl in Prague, I don't have..."
Prag'a mı gidiyorsun?
Are you going to Prague?
Hamburg'a gittiğimde Prag'a transfer olduğunu söylediler.
I get to Hamburg and they tell me he has been transferred to Prague.
Ben de Prag'a gittim.
I go to Prague.
Büyük büyük babam Lukas, trampetçi olarak Prag'daki Charles Köprüsü'nün üstünde öğrenciler, askerlere taş attığı sırada savaşıyordu. Büyük büyük babamı tam isabet vurmuşlar ve ondan sonra emekli aylığını almaya başladı, günde bir gulden.
Our great-grandfather Lukas as a tambour fought on the Charles Bridge of Prague and when the students threw cobblestones at the soldiers they hit great-grandfather with such aim that he was getting a pension ever since.
Almanlar, mart ayında sınırları geçip Prag'a doğru ilerler iken, büyük babam William Almanlar ile tek başına yüzleşmeye karar verdi. Düşünce gücüyle, Alman tanklarını hipnoz ederek durdurmak istedi.
And when the Germans crossed the frontiers in March and proceeded towards Prague, grandfather William decided to face the Germans on his own with hypnosis and stop the advancing tanks by the force of his thoughts.
Büyük baban, Prag'ı özgürleştiren tanklarımızı hipnotize etti.
your grandfather hypnotized our tanks, liberating Prague.
Prag'ı sevdim ama.
I did like Prague.