Prairie traducir inglés
611 traducción paralela
Dün Buffalo, çayırlıktaki otlar kadar boldu.
Yesterday the buffalo was many as the blades of grass upon the prairie.
Bir sincap çukuruna girince ayağı kırıldı.
He stepped in a prairie-dog hole and broke his neck.
- Atın ayağı sincap çukuruna girdi. Eyerinde ve atında ki mermi deliğini de sincaplar yaptı herhalde, ha?
I suppose a prairie dog shot that hole through your saddle and into your horse, eh?
Tanrı aşkına!
Ye Gods and little prairie dogs!
- Bozkır istridyesi, efendim.
- A prairie oyster, sir.
Bozkır istridyesi mi?
Prairie oyster?
Şimdi bu bozkır gemisinde üç uzun gün geçireceksiniz.
Now you're gonna have three long days of this prairie clipper.
Prairie Dog Creek'ten aşağı git.
Head down Prairie Dog Creek.
" Benim sevgili çayır çiçeğim Her an seni düşünmekteyim
" To you, my little prairie flower l'm thinking of you every hour
Sevgili senatör, ovalık yerde beş saat ortalıkta gözükmemek normal olabilir.
Dear Senator, it may be customary on the prairie to not show up for five hours.
Ovalarda, yeşilliklere yaslanan rüzgarı hiç görmedin, değil mi?
You've never seen prairie grass with the wind leaning on it, have you?
Howthorne kardeş burada diyor ki 80 dönümlük arazisini sürmek için bir çift öküz tedarik edeceğin konusunda Onunla anlaşmışsın.
Brother Hawthorne here says you agreed to furnish him two yokes of oxen... to break up 20 acres of prairie sod ground.
Prairie Sokağı'ndaki postanede içinde tren bileti olan bir mektup sizi bekliyor.
At the post office in Prairie Street, a letter is waiting for you... containing a railway ticket.
Green prairie stare laughing
Green prairie stare laughing
The green prairie stare laughing ♪
The green prairie stare laughing
Peki, alacakaranlıkta bozkırda yanan bir ateş göğe nasıl yansır bilirsin.
Well, you know how it is at dusk when you see a prairie fire reflected in the sky.
Şu işe bak!
Well, I'm a pigeon-toed prairie dog!
20 metreden bir köpeği gözünden vururum.
I can spit in a prairie dog's eye at 50 feet.
Bana hatırlatta san eski kızılderili usulü çayır köpeğinin nasıl pişirildiğini göstereyim..
Remind me to show you an old Indian way to cook prairie dog.
Burası çayırlıklar ülkesi.
This is prairie country.
- Ben çiğ yumurtalı istiridye ile başlayacağım. - Tamam hanımefendi.
- I'll start with a prairie oyster.
Ben de o istiridye ile başlayacağım.
I'll start with a prairie oyster, also, whatever it is.
Yalnız o a la carte olarak servis edilir.
- Yes, sir. - Prairie oysters is à la carte.
- İki çiğ yumurtalı istiridye.
Two prairie oysters.
Topraktan filizlenmiş her yeni eyalete adım atmıştık.
You found us whenever new states sprouted on the prairie.
Bu kesimde pek çok köy tavuğu olduğunu duydum.
I hear there are a lot of prairie chicken in these parts.
Geceler uzun, ooh, çok uzun... gece geçmiyor
Nights are long, oh, so long On the prairie
Çok güçlü bir iz değil ama yine de bir iz işte.
Not quite as hot as a prairie fire, but there.
Sokaklarında yürüdüğüm Laredo'dan günün birinde ardıma bakmadan ayrıldım Bir kovboya gözüm takıldı konulmuş beyaz örtünün içine sarmalanmış buz gibi soğuk kefene Beni uğurlarken ölüm marşıyla davulları ağır çalın, düdüklere yavaş basın Beni kırlara götürüp gömün, üzerimi çimle örtün Bu yalnız ve günahkar kovboyun...
Ss I walked out on the streets of Laredo I walked out on Laredo one day I spied a cow puncher wrapped up in white linen wrapped in white linen as cold as the clay beat the drum slowly and play the fife lowly play the dead March as you carry me along take me out to the prairie and lay the sod over me
bu düz bir Texas plairie'si üzerinde...... Wells Fargo'nun dördüncü sokak yuvası değil.
Listen, this ain't no Wells Fargo four-up stagecoach on a flat Texas prairie.
# Engin gökyüzü geniş ve yüksek...
The prairie sky is wide and high
- Evet. O kadın geldiğinden beri bu evde sürekli cümbüş ve eğlence havası var.
Ever since that woman crossed this threshold, a prairie fire of orgiastic events has swept through this house.
Birkaçımız Prairie City'e erzak almaya gitti.
Some of us put into Prairie City to get supplies.
- Webb, seni eski çayır köpeği.
Webb, you old prairie dog! Back up.
Dördü... ve biz açık alanda baş başa kalacağız.
And we'd be all alone in the prairie.
Anız yangını gibi değişken.
He's as changeable as a prairie fire.
Prairie House'un sahibi Abe Deland'ın cinayeti.
The murder of Abe Deland of the Prairie House.
Ben prairie ayının altındaydım. Yalnız bir melodiyi ıslık çalmak Fitil gözüm onu görmeye geldiğinde
I was under the prairie moon, whistling a lonesome tune when my roving eye came to sight her
Prairie Sigir Sirketi.
Prairie Cattle Company.
# Çayırlığın karşısında yollar var
There are tracks across the prairie
Harris, yılan balığı görmek ister misin?
Harris, want to see a prairie eel?
Hatta karanlık bir gecede atının ayağı bir çayır köpeği yuvasında tökezleyebilirdi.
His horse might even have stumbled in a prairie dog hole some dark night.
Yalnız bayırlarla ve çimen kokusuyla doludur kalpleri.
They're full of the lonesome prairie and the smell of tumbleweed.
Çayır yanıyor!
Prairie fire!
Hayır, bozkır ateşi.
No, a prairie fire.
Greyhound şirketinin saat ikide kalkan... Indianapolis otobüsüne binip 41. Otobandaki Prairie durağında ineceksin.
Take the Greyhound Bus that leaves Chicago for Indianapolis at 2 : 00 and ask the driver to let you off at Prairie Stop, Highway 41.
Prairie durağı, 41. Otoban. Tamam.
Prairie Stop, Highway 41.
Bozkır istiridyesi.
It's a prairie oyster.
Teksas'ta ise bir kaç çöl tilkisinden başka bir şey yok.
In Texas there's nothing but a bunch of prairie dogs and stuff.
Vahşi batılı centilmeniniz, bir kır kurdu çıktı, değil mi?
Your Wild West gentleman. He turned out to be a prairie wolf.
Bu ağaç serbestçe büyümüş buralara ilk dikilen ağaç, bu olmalı.
This tree must've been growed before man put his first dirty footprints on this prairie.