Prey traducir inglés
2,748 traducción paralela
Avlar, yırtıcılardan korunmak için durmadan farklı stratejiler geliştirirler.
Prey continually evolve different strategies to avoid predators.
Her darbeyle, tırtıklı dişler avının etini yırtar.
with every impact the serrated teeth would tear through its prey's flesh.
Hedefine ulaşmak için daha kolay kurbanlar seçiyor.
He's targeting easier prey to complete his end game.
Onun yemi mi olacağım?
♪ Do I become his prey?
Şimdi avını bekliyor
♪ And waits for its prey
Tensel arzularının avı da ben miyim?
♪ Am I now to be prey to your lust for flesh?
Bu bir Chaoyangopterid Pterosaur. Bir yuva alanındaki kolay avların çekimine kapılmış.
This is a chaoyangopterid pterosaur, attracted to the easy prey of a nest site.
Ve avlarını suya sürükleyip boğmaktaysa çok daha iyidir.
And if it can drag its prey into the water and drown it, even better.
Bir Paralititan'ın kemikleri arasında yırtıcı-av ilişkisini gösteren bir Carcharodontosaurus dişi bulduk.
Amongst the bones of a Paralititan, we have found a Carcharodontosaurus tooth suggesting a predator-prey relationship.
Neredeyse bugünkü her etobur gibi leş yemek, beslenme düzenlerinin büyük bir parçasıdır.
Like virtually every carnivore today, scavenged prey plays a huge part in their diet.
Avım, tüm krallık tarafından pek sevilir.
My prey is beloved by all the kingdom.
Otobur olan Magyarosaurus potansiyel bir av.
Magyarosaurus, a plant-eater, is the potential prey.
Kurbanları aciz kaldığından emin olana dek geri çekilip beklerler.
They hang back till they're confident that their prey is incapacitated.
Yumuşak adımlar atarak avını ürkütmemeye çalışıyor.
By treading lightly, he can avoid scaring his prey.
Buzun altındaki avı en küçük titreşimi bile tespit edebilir. Özellikle de ayılardan gelenleri.
Her prey beneath the ice can detect the slightest vibration, especially from bears.
Bu muazzam tundra örtüsünde bir yerlerde daha büyük bir av olmalı.
Somewhere on this vast expanse of tundra, there must be larger prey.
Sürüde 25 kurt var. Çetin bir avın peşinde olduklarının işareti.
The pack is 25 strong, a sign that the prey they are seeking is formidable.
Avları artık açık arazide ve güvenlik için toplanmışlar.
Their prey are now in the open and grouped together for safety.
Avları olan lemmingler gibi, bazılarıysa yıl boyunca kar altında, yukarıdaki soğuk havadan izole şekilde yaşarlar.
Others, like their lemming prey, are here year-round beneath the snow, insulated from the cold air above.
Fakat ulaşamıyorsanız küçük avlar bile sorundur.
But even smaller prey are a problem if you can't reach them.
Bu büyük dalgalar buzu kırmak için değil avı suya düşürmek için. Ve nadiren başarısız oluyorlar.
These big waves are not intended to break the ice, but to knock the prey into the water, and they rarely fail.
Avı kuyruğundan yakalamaları lazım. Aynı zamanda da güçlü çenesinden uzak durmaları gerekiyor.
They need to grab their prey by the tail, while avoiding its snapping jaws.
Kurtlar sürü hâlinde daha iyi avlanır. Fakat burada yalnızca iki tane var ve peşinde oldukları avlar birer dev.
Wolves hunt better in packs, but there are only two of them here and the prey they pursue are giants.
Bizonlar, kışın buradaki tek av. Kurtların başka seçeneği yok. Yakalamak zorundalar.
The bison are the only prey here in winter, the wolves have no option, they must tackle them.
Engin tayga ormanının sınırında gezegendeki en müthiş avcı-av ilişkilerinden birini görüntülemeyi umuyorlardı.
On the edge of the vast Taiga forest, the team hoped to film one the most remarkable predator-prey relationships on the planet.
Sürü, avlarına doğru yaklaşıyor ve hava ekibinin konumu mükemmel.
The pack are moving in on their prey and the aerial team are perfectly placed.
Ben kolay lokma değilimdir.
You won't find me such easy prey.
Sen onunla yatmadığın için Virginia onu TV ile bayıltmadı Lucy hiç yakalanmadı ve bir sonraki kurbanını bulmak için özgür kaldı.
Since you didn't sleep with her, and Virginia didn't knock her out with the TV, she never got caught, and was free to find other prey.
Ama yoluna daha güçsüz bir şekilde devam edecek.
But he'll move on to weaker prey.
Onlar çitaların avıdır.
Cheetahs prey on them
Yüzeye vurduğu anda bacakları ve kanatlarıyla kendisini iterek gagasını avına uzatıyor.
As he hits the surface, his legs and wings thrust backwards, forcing his bill around his prey.
Güney Amerika'dan gelen Alıcı kuşların da uymaları gereken randevuları var.
Birds of prey arriving from South America have their own appointments to keep.
Balıklar kaçmaya başlayınca pelikanlar şanslarını yeniden denemek için en iyi bildikleri yönteme başvuruyorlar : Avlarına havadan dalmak.
But as the fish make their getaway, the pelicans seize their chance and go back to what they know best - plunge diving on to their prey.
Etrafta bunca av varken kartallar rahat davranıp sosyalleşiyorlar.
With so much prey around, the eagles can relax and socialise.
Belki şimdi en sevdikleri avla beslenebilecekler. Özellikle yol yorgunu kazlar böylesine savunmasızken.
Maybe now, they will finally get to feed on their favourite prey, especially as the exhausted geese are at their most vulnerable.
Er ya da geç bir erkeğe takılacaksın.
Sooner or later, you will fall prey to a man Doomed
Sen, vücuduna ok saplı avım idin.
You were my wounded prey.
Belki de siz beyefendiler bana yardımcı olabilirsiniz.
Can you, gentlemen, I could have help to find an easy prey.
Böyle bir vurgun, ömrünün sonuna dek besler seni.
Such prey you could arrange for life.
O sihirli fasulyeler bana ait!
Those magic beans were my prey.
Bu yaratıklar da burda kolay ve.. ... temiz et arıyorlar
Yeah, these hyenas are looking for easier prey... heh, the new white meat.
Bizi yem olarak görüyorlar peşimizdeler
They think of us as prey. They thrive on us.
Kurbanına saldırıyor. Kusursuz kopyalama yapıyor. Sonra da içine saklanıyor.
It attacks its prey, copies it perfectly... and then hides inside it.
Av : Yeşil Yaban Arısı.
The prey, the Green Hornet.
# Ben tam bir av kuşuyum #
♪ Oh, I'm a real bird of prey ♪
Sanırım avını bir sülük gibi emiyor. Vampir mürekkep balığı gibi avının kanını bitiriyor.
So, I'm guessing this creature bleeds it's prey like a leech, consuming the blood like some sort of Vampyroteuthis.
Güçsüzleri rahat bırakmayanları cezalandırarak.
To punish those who prey on the weak.
Güçlü boyun kasları, üst çenesini avına doğru hareket ettiriyordu.
Its strong neck muscles driving its top jaw into its prey.
Yırtıcılar ve avları arasındaki sonu gelmeyen çatışmalar çok iyi bir biçimde dengelenmiştir.
The never-ending battle between predators and their prey is a finely balanced one.
Böyle büyük bir av için, bir ısırık her zaman ölümcül değildir.
With prey so large, a single bite isn't always fatal.
Bir sonraki kurbanı mı?
Other prey?