Pricks traducir inglés
601 traducción paralela
Berlin buna kulaklarını dikti ve nefesini tuttu.
Berlin pricks up its ears and holds its breath.
Ya da gizli detayları görebilmek için ışığa tutulması gereken.
Or held against the light to reveal secret pin pricks.
Eline batar.
It pricks.
Çivi batıkları kötüdür.
Nail pricks are bad.
Tanıdığım erkeklerin çoğu serseri.
Most guys I know are pricks.
O heriflere ne ihtiyacımız varmış ki.
What do we need those pricks for?
Ödeme yaptıkları sürece küçük hergelelerden yana bir derdim yok.
I Iike the little pricks as long as they pay. what are you doing?
O adamlar... penisi olan insanlardı.
They're all people with pricks.
Saygısızlık etmek istemem ama ortalık sizi rahatsız edebilecek it kopukla dolu.
With all due respect, but there are all kinds of pricks who insist.
Bunların böyle aileşmesi gayet iyi.
I love it when these pricks get mean.
O adamlar tuhaf gibi. Kulakları acaip bir şey.
Those guys look like a bunch of pricks with ears.
Sadece onun hakkında ne dedin?
What did you just say about pricks?
Benim kulaklarım onu duydu.'"
I said, "pricks with ears."
Terror, bu bizim pislik göründüğümüzü söyledi kulaklarım duydu
Terror, this asshole said we look like a bunch of pricks with ears.
Size baktım demedim Kulakları acaip bir grup dedim.
I didn't say you guys looked like a bunch of pricks with ears.
Senin gibi göründüğünüsöyledim, Kulakları acaip grup!
I said you looked like a bunch of ears without pricks!
Sadece küçük bir şaka gibi kulakların duysun diye.
Just like your little joke about pricks with ears.
- Kulaklarına birşey mi oldu?
- Or was it ears without pricks?
Buradaki gerzekler gibi değil.
Not like these pricks.
Eğer o iki hergeleden başka kimse o parayı almayacaksa, ikimiz de keriziz.
We're both dumb if no one's gonna get this money except two pricks.
Pekâlâ pislik herifler, bir dahaki sefere önce biz çıkarız.
All right, all right, you pricks. Next time we go first.
O Güney Amerikalı hergeleler o güne dek her şeyden paçayı sıyırmayı başarmıştı.
Those South American pricks bought their way out of everything.
Joe, bu federal pisliklerin, seni kandırmalarına izin verme dostum.
Don't let those pricks talk you into anything.
- Ufak hergeleler nerede?
- Where are the little pricks?
O zengin piçleri asla yenemeyeceğiz.
We're never gonna beat those rich pricks.
seni hep dört göz delik halinle sevdim.
I always loved you four-eyed pricks.
İki fakülte mezunu hıyar.
Two college-educated little pricks.
— Ahmaklar!
- The pricks!
Vals edip duruyorlar çünkü hep senin gibi salaklara rastlıyorum.
Because all I ever meet are pricks like you.
İnattan vazgeçin.
Quit being such pricks.
Rezil Ameriklı Yavşaklar
The Dirty Rotten Pricks of America.
Çük yerine kasap satırı, kan yerine kerosen taşıyan kısa saçlı hergeleleriz.
We're short-haired bastards with meat cleavers for pricks and kerosene for blood.
Fakat daha sonra şu salaklar çıkıp bizi halletmeye çalıştılar. Ama onları durdurduk.
But then these pricks tried to take us on... but we soon fixed them...
- Onlar da mı öldürmeye çalışıyorlar?
You mean those pricks are trying to kill us too?
Evet, ufak iğne izleri.
Oh, yes, little pin pricks.
Kolundaki delikleri, ailesinin nefretini biliyorum.
Yes, I know she had pricks in the arm, a family that hated her.
Ne istiyor bu herifler?
What do these pricks want?
Şunu anlamanı istiyorum ki, ben ve Malcolm, seni her yerde bulabilecek... insanlar tanıyoruz.
Stevie... understand that Malcolm and I know people... who can find you anywhere. I hate those pricks, too.
Ama EdWard Dodd'un çapsız hergeleleri kurtarmak için yüce hukuki kavramlara... sığınmaktan başka yapacak işi olmadığına inanamıyorum.
But I just can't believe that Edward Dodd has nothing better to do... than invoke exalted legal issues to get off guilty little pricks.
Asıl siz dallamalar neredeydiniz?
Where were you pricks when I needed you?
Siz ikiniz birbirinizi pohpohlayın. Brennan'ı tehlikeye attığınızın farkındasınızdır umarım.
While you two pricks are congratulating yourselves, you better realize maybe you put Brennan's neck in it.
Hepiniz esaslı heriflersiniz!
Pricks, one and all.
Ateşli hatunlara ve leziz yemeklere!
Let's say, stiff pricks and wads of dough!
Bu pis herifleri durdurmak gerekiyordu.
Somebody had to stop these pricks.
İlk taşındığımızda bu zengin eksantrik puştların arasında dikkat çektiğimizi sanırdım, meğersem öyle değilmiş, burası... hayalperest, psikopat, ressam olmak isteyen banka müdürleri,... şair olmak isteyen tüccarlar bir sürü deli adamla doluymuş.
I thought when we moved here, we'd stand out, eccentrics amongst all these rich pricks, but not a bit of it, the place is full of madmen - dreamers, psychopaths, bank managers who wanna be painters, deep freeze merchants who wanna be poets.
Sen ve ben, götlere karşı.
You and me against the pricks.
Beyaz Anglo Sakson hıyarları.
William Hurt. White Anglo-Saxon pricks.
Bu, dallamaları yavaşlatır.
This ought a slow the pricks down.
Pislikler.
Pricks.
Çok bilmiş serseriler.
Spoiled little pricks.
- Hey, sizi piç kuruları!
- Hey, you little pricks.